insan değildir. anaların babaların gözünden bile sakınıp 21 yaşına kadar büyüttüğü evlatlarını bir fantezi aracı olarak görmüştür. şerefsiztir. tüm el bombalarının makatına girmesi gerekmektedir.
haber ğer doğruysa;
işin aslına bakarsanız asker adamdır.nöbette ne kadar uykusunu almış olsa bile evet uyur.halbuki o bölgede yaşayan yüzlerce askerin güvenliğinden o an o sorumludur.işinin ciddiyetinin farkında değildir.nitekim verilen ceza da komutanın tecrübesizliğinden kaynaklanır.
(bkz: şehit olmuş askere salak diyen orospu çocuğu)
askerin son sözleri salak olmadığını ve o bombayı patlatırsa askerliğinin yanacağını * bildiğinin kanıtıdır. bu nedendir ki asker pimi yerine takarak işleri yoluna koymak istemiştir. götü boklu bi tane komutanı * savunmak uğruna bir şehite salak diyen zihniyet bu savunduğu zihniyetten de aşağı ve iğrençtir. sırf haberin kaynağına bakarak vaziyetin ciddiyetinden uzaklaşan, şehitlik mertebesini dalga konusu haline getiren, haberciyi kötülemek uğruna neleri aşağıladığının farkına varamayan aşağı yaratıklar bu tür yaklaşımlarıyla olmayan seviyelerini belirlemeye çalışmaktadır. ulan piç bir tane bile değil 4 şehit sen nasıl savunuyosun ki hala, insan azcık hicap duyar. *
Hukuka çoktan intikal etmiş, adli bir olaydır. Katil tutuklanmıştır.
--spoiler--
17 Ağustos 2009 günü, Elazığ'daki bir askeri birlikte el bombası patlaması sonucu dört asker şehit olmuştur.
Aynı gün 8'nci Kolordu Savcılığı tarafından derhal soruşturma açılmış ve olayla ilgili olduğu değerlendirilen Piyade Teğmen aynı gün göz altına alınmıştır. 18 Ağustos günü ise Teğmen sevk edildiği Askeri Mahkeme tarafından 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan tutuklanmıştır.
Bu bilgilendirmenin yapılmasının nedeni, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin suç işlediği değerlendirilen personeli hakkında her zaman, yargı yoluna gittiği hususunun bir kez daha ifade edilmesidir.--spoiler--
Not: Tsk yı kötülemek için pusuda bekleyen ipneleri görmemezi sağlayan vahim olaydır.
yalnızca teğmen in tutuklanması yeterli değildir. teğmen in üstlerinin de görevi ihmalden cezalandırılması gereklidir. o askerler orada vatani görevlerini yapmak için bulunuyorlar, psikopat bir teğmen in onlarla onursuzca eğlenmesi için değil. o teğmeni kim görmemezlik ten gelmiş se en az onun kadar suçludur.yalnız teğmen in suçlanması yanlıştır. görevini ,sorumluluğunu yerine getirmeyen herkes suçludur.
nefes filminin fragmanını görüp gaza gelmiş eşsiz bünyenin şerefsizliğidir. ben ölenlerin ailesinde olsam dava açma hakkım varsa neresi olursa olsun dava açardım. buna aihm de dahil olmak üzere. bir psikopatın kendi kişisel mastürbasyonu için eğer benim ailemden birisi ölüyorsa bunun hakkını sonuna kadar arama hakkımda vardır.
dünyadan haberim yok valla. sol frame de görünce "sekter ulen, hiç komik değil" demiştim. hiç de merak etmedim. hele şükür öğrendim ki gerçekten olmuş ulan. türlü işkenceler duymuştum vatan borcu kisvesi altında, insanı askerlikten soğutan ama bu kadarını tahmin bile edemezdim.
"olmamış olabilir ama olmayacak anlamına gelmez" diyenler var.
söylenecek bir şey yok. yalnız insani duyguları kabaran arkadaşlara bir çift lafım var. o kadar üzüldüler ki orada şehit olan askerlerin adlarını yazmayı unuttular. onun ötesinde hepsi birer gazetecilik abidesi olan türk medyası da vermedi askerlerin isimlerini. ne de olsa önemli olan askerlerin isimleri değil türk ordusuna bok atmak. o ölenler de zaten kıro takımı değil mi? istanbul'daki plazalardaki yerleri anca camları silmek olabilir. kapıcı bile yapılmazlar.
olay her nasıl olmuşsa olsun soruşturmayı açan yer türk silahlı kuvvetleri. taraf gazetesinin haberi üzerine tutuklanmadı o subay.
bir de kalkıp "postal yalamaktan" bahseden sevgi pıtırcığı yazarlarla uğraşacak halim yok. buralarda insan hakları, demokrasi naraları atıp özelden "pkk keşke 30 bin değil 60 bin öldürseymiş, az öldürmüş" demeyin.
azıcık tutarlı olun.
bunlarda orada şehit olan askerler;**
Mesut Bulut
ibrahim Yaman
ibrahim Öztürk
Ali Osman Altın
tsk'yı yıpratmaya çalışan şeref yoksunlarına soralım da göstersinler bakalım bu ve benzeri olaylar koğuşturulmasın hasır altı edilsin diyen olmuş mu bugüne kadar? içinde yaşadığı topluma karşı nefret duygusu öyle bir hal almış ki terör örgütüne "gerilla" hatta "kürtlerin hakkını koruyor" diyebilen adamlar 4 türk askerinin kanını dava etme sevdasına düştü bu sefer.
kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? askerine karşı görevini yerine getirmeyen subay cezasını görecek ordusuna karşı orada burada takma adlarla hakaret etme küçük düşürme sevdasındakiler de cevabını alacak.
şimdi bu minvalde düşünün bakalım hangi lafı hakediyorsunuz.
Eğer askere bunun eğitimi verilmemişse hatadır.Şahsen ben o bombanın uzun süre elimde tutacağımda patlamayacağını bilirdim.Bu arada tarafın 2 gün üstüste Tsk ya saldıran haber yapmasında kesinlikle bir ibnelik vardır.
ezberci bir mantık ve refleksle tsk yı savunanların utanması gereken hadisedir.
tsk yı hata yapmaz ve eleştirilemez kabul eden dikta rejim yanlısı çağ dışı kafaların bu sefer pekde güvendikleri kaynakta:http://www.hurriyet.com.t...ndem/12355766.asp?gid=229
tekrar tekrar okumaları gereken ve ölen çocuklar adına ızdırap çekmeleri gereken hadisedir.
kimse kusura bakmasın ama "orospu çocuğu" nun önde gidenidir. tsk düşmanı filan değilim, 4 yıl o üniformayı giydim ben..
önce inanmadım, inanmak istemedim..
sonra çaktım, üzüldüm..
ben harem deyken aklıma asker uğurlayan tayfa geldi..
hey gidi, yazık lan..
tsk'nın envai çeşit psikopat, manyak vs. ile dolu olduğu, zevk için bile asker vurabilecek tiplerin fink attığı bilinen gerçeklerdir. zannedersem buna da kimsenin itirazı yoktur.
ama!
mandalı bırakmadan el bombası nasıl elden ele geçiriliyor, anlaşılamayan bir olaydır.
tanım: bu komutansa, anlaşılamayan bu olayda rol oynadğı iddia edilen komutandır.
anlaşılmama riskine karşı önlem olarak kişisel not: olmamıştır olmuştur konusunu bir kenara bırakalım. bunun mantıklı bir izahatını yapsın, varsın gelsin biri. yani söylemeye çalıştığım şey, bir takım pseudo-liberalin, şakirdin, tsk'ya toptan bok atmaya çalışan tiplerin yansıtmaya çalıştığının aksine, tsk'nın çok süper über sevecen, akıl sağlığı yerinde tiplerden oluştuğunu belirtmek değil(ki bir takım entrylerim okunursa tsk'nın içindeki çürüklükleri gayet de ağır bir şekilde eleştirdiğim görülebilir), bashi geçen bu olayın nasıl cereyan ettiğini anlayamadığımdır.
askerlik yapmamışsınız olum! bomba öyle patlamaz, pimi çekin, parça tesirli,elden bırakın, mukaddes türk komutanı, buna benzer bütün haberleri orta yerinden sikerim..
öyle ya, askerlik yapan ve askerliğin sağladığı türk erkeği olma aşamasına gelmiş insanların asla yanlış yapmayacağını beklediği komutandır. aslında kendisiyle beraber üç arkadaşını da öldürme planı güden askerin bu sinsi planından dolayı haksız bir şekilde tutuklanan komutandır da.. küçük bir hatadan ötürü saatlerce dayak yeyip, bayılması üzerine revire kaldırılma ödülüyle mükafatlandırılan askere sorarsan, kesin bu işi yapabilecek donanıma sahip komutandır oysa..
bu adamın yaptığı hatanın perdelenmesinde kullanılan tsk kelimesinin, ört bas etmekte güçleneceği bir kusura imza atmış insandır. belki de böyle bir şey yoktur ve belki de hepimiz bir şeyler sallıyoruzdur. lakin; hadisenin gerçekleşme ihtimalini askerlik tecrübesiyle sabitleyen insanın, sözkonusu olaya karşı geliştirdiği objektivitenin namusu pek temiz görünmüyor. böyle bir şey olamaz, ben askerlik yaptım hiç böyle bir şey görmedim diyen insanın böyle bir duruma akıl erdirebilmesi için ille de, sırf komutan diye, kahraman addettiği bir insanın pimini çektiği el bombasıyla havaya uçması mı gerekiyor?
yıldıray oğur'un yazısında çok güzel ifade ettiği çarpıklık
Bir teğmen, emri altındaki bir erin eline pimi çıkarılmış, bırakırsan patlayacak bir bomba tutuşturup onu diğer erlerin içine bıraktığına göre şundan epey bir emin olmalı; Kimse bana hesap sormaz.
Teğmenin ifadesini okuyunca pek tırlatmış biri olmadığı da anlaşılıyor. Dört ölümün üstüne o hâlâ yaptığının "fırsat eğitiminin" bir parçası olduğunu iddia ediyor. Özetle "Asker ölerek ve kendisiyle birlikte üç arkadaşını da öldürerek tedbirsiz davrandı" diyor.
Bu haberi okuyan ve askere gitmiş herkes biliyor ki o ünlü sözde söylendiği gibi "Askerlik mantığın bittiği yerde başlıyor." Ve yine herkes az çok ayarındaki askerde böyle şeyler olabiliyor.
Peki, genç bir teğmen bu deli cesaretini nereden alıyor?
O dört askerin ailesine bu kadar rahat "oğullarınız kazayla öldü" diye yalan söylenmesinden olabilir mi?
Yoksa Elazığ Valisi'ne "olay tamamen kaza sonucu olmuştur" açıklamasını yaptıran komutanlarına güvenerek mi?
Belki de Taraf ortaya çıkarmazsa bu cinayetin hiçbir zaman ortaya çıkmayacağına olan sonsuz inancınadır.
Ama sadece onlara güvenseydi yine de bu kadarını yapmaya cesaret edemezdi.
Onun güvendiği daha büyük dağlar olmalı.
Mesela o teğmen "Dağlıca ve Aktütün'ün hesabı sorulabildi mi ki bunun hesabı sorulsun" diye düşünmüşse, haksız sayılabilir mi?
Dağlıca ve Aktütün'deki askerî ihmalleri örtbas etmek için asker-medya ittifakının gayretkeşliğinden etkilenmiş, "Er ölse bile bu haberi yazmaya hiçbir gazete cesaret edemez" diye hesap kitap yapmıştır, ne dersiniz?
Hiç olmadı, Ergenekon paşaları gibi tutuklansa bile aniden hastalanıp tahliye edileceğine güvenmiştir.
Tabii ordunun "kol kırılır yen içinde kalır" prensibine, TSK'ya yönelik en ufak eleştiriye Genelkurmay'dan, CHP'den ve medyadan yükselen "malûm çevrelerin askeri yıpratmaya dönük kötü niyeti" açıklamalarına güvenmiş de olabilir.
Kim bilir o teğmen belki de Kenan Evren'i düşünmüştür; "Adam darbe yaptı, çocukları bile astı hala itibarlı, hala el üstünde."
Çevik Bir'i de düşünmüş olabilir: "Az kalsın darbe yapacaktı. Az kalsın uydurma andıçlarla bir adamı öldürtecekti. Kimse dokunabiliyor mu?"
"Terörle mücadelede olur böyle kazalar" diye yırtabileceğine, "Görev zayiatı" diye işin içinden çıkabileceğine, dağlarda teröre karşı mücadele veren bir askerin böyle bir mesele için kolay harcanmayacağına da inanmış olabilir ve haklıdır da.
"15 bin faili meçhulün yanında dört tanenin daha ne hükmü olur ki" diye içinden de geçirmiştir herhalde.
O teğmen Genelkurmay Başkanı';nın iki kelimesiyle iktidarın, muhalefetin nasıl hazırola geçtiğini, "Asıl bizim gibi düşünüyor" diye rütbelerin tutanın elinde kaldığı kahredici siyasi tartışmaları görmüştür.
Bu haber velev ki Taraf gazetesine ulaşırsa "Peki kim sızdırdı bu belgeleri, asıl o açıklansın" reflekslerinden de cesaret almıştır. O teğmenin azmettiricisi "Asker sorgulanmaz, hesap vermez"e olan imandır. Askeri eleştirene hemen yapıştırılan "hain, CIA ajanı, şeriatçı, bölücü" yaftalarıdır.
Şimdi Taraf skandalı ortaya çıkarınca teğmeni apar topar tutukladılar. Peki ya onu azmettiren, sırtını sıvazlayan, yürü koçum diyen askerî vesayet? O ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor. Ve o öyle dolaştıkça bir gün bir başka birimizin eline pimi çıkarılmış bir bomba tutuşturulmayacağını kim garanti edebilir?
fazla söze gerek olmayan komutandır, pardon artık komutan değildir türkiyemin gözünde. resmen o rütbenin elinden alınması ve birtarafına sokulması dileklerimle... yazıklar olsun.
hiç bir türk subayı askerini böyle kesin bir ölüme göndermez.
o teğmen tutuklanmış olabilir. bu da hiç bir şeyi göstermez askeri kanunlar gereği üstler alt kademenin her eyleminden sorumludur. dört kişinin ölümüyle sonuçlanan her kazada o an emir komutayı elinde bulunduran subay tutuklanır. tutuklanmaz diyen varsa askerliğin ne olduğundan haberi yoktur.
hiç bir aklı başında subay askerin eline el bombası verip de ortada dolaştırmaz.
olay muhtemelen el bombası eğitiminde gerçekleşti ve subay eğitim sınırları dışına çıkan bir uygulamaya gitti. mesela pimi çekilmiş el bombasıyla belli bir mesafe yürüyüp öyle fırlatmak gibi bir şey olmuş olabilir. aklınca el bombasını tanısınlar diye bunu yapmış olabilir veya benim şu an öngöremediğim başka bir kural dışı ama akıl dışı olmayan bir eğitim uygulamasına gitmiş olabilir. ki zaten bu yüzden (söylenenler doğruysa) tutuklanmıştır.
yoksa pimi çekip askeri birlik içinde dolaşmaya gönderecek olacak iş değil. askerliğini yapanlar bilirler bölük astsubayları ve komutanları düzenli aralıklarla askere yemek istihkakında adil davranılıp davranılmadığını bile sorgulamakla yükümlüdür. bunu insaniyetinden değil görevi olduğu için yapar. kış günü yemekhanede dolaşıp millet mandalina-portakallarını yiyor mu yemiyor mu diye denetleme yapar. çünkü genel bir grip hastalığı vakası olur da askerlerin vitamin almadığı ortaya çıkarsa o subay astsubayı öttürürler.
askerliğin nasıl bir şey olduğundan bihaber ve aynı zamanda kansız olan kimselerin iftiralarıdır. başka bir şey değil.
halen askerliği süren erlerin komutanlarına verdikleri ifadeler taraf gazetesine nasıl ulaşıyor onu merak ediyorum. ordu içindeki her türlü usulsüzlükten önce taraf gazetesinin haberi oluyor. tsk yayın organı olarak tarafı mı kullanıyor artık. yoksa tarafın ordu içinde ajanları var da tsk ya karşı mı çalışıyor.
ikinci konu ölen gençler doğuda askerlik yaptığına göre muhtemelen gariban gençlerdir. o yüzden bu konu yakında kapanır unutulur. o teğmen de biraz hapis yatar çıkar. sonuçta kimseye bişey olmaz. allah zengin çocuklarını ölümden korusun. o zaman çok insanın başı ağrır. bu konu unutulur sonra yeniden ölecek gençlere hazırlanılır. ölen de öldüğüyle kalır. 4 hayatın devlet için önemi yok sanırım. yoksa bugüne kadar böyle boş yere ölen binlerce gencin arkasından bir önlem alınırdı heralde. alınmadığına göre önemsiz demekki. bir gençle tanışmıştım çanakkale otogarında. şırnak a gidiyordu usta birliğine. jandarma olarak. sordum acemi de silah eğitimi nasıldı diye. 3 el ateş etmiş tüfekle eğitimi boyunca. bu delikanlı gidip profosyonel teröristle savaşıcak. varın gerisini siz hesabedin.
