bu hadise üzerine konuşanlar, bir ordu mensubu tarafından gündeme getirildiğinden ötürü bu sefer bildik klasik "aman orduyu yıpratıyorlar, tsk'ya iftira atıyorlar, asker öyle pis kaka şey yapmaz terbiyesiz hainler sizi" söylemiyle bastırılamadıkları için, sinsi bir taktikle pkk'ya sahip çıkıyormuş, eylemlerini unutturmak veya meşrulaştırmak istiyormuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. bu "sözde" saldırılara tepki gösterenlerin ancak pkk'ya sempati besleyenler olabileceğini farz eden çift kutuplu düşünce yapısının hastasıyım doğrusu.
yurtdışında türkiyedeki terör olaylarının anlatıldığı biçimdir. en son almanya'da, şırnaktaki otobüs taranması olayının bu şekilde duyurulduğunu görüp sinirimden delirmişimdir.
akıllara elli sene kadar evvel halkı azınlıklara karşı kışkırtarak 6-7 eylül olaylarını çıkartmak için mit tarafından tezgahlanan, yunanlar tarafından yapıldığı yalan haberi yayılan atatürk'ün selanik'teki evine "sahte" bomba saldırısını getiren olay.
bu isler böyledir.
ankara ya, izmir e bomba atilir; dis gücleri birilerine göz dagi veriliyor denir, diyarbakir a, sirnak a bomba atilir; tsk. hadi yavrum hadi! pkk li teröristler zati camiden toplaniyor, öyle ya bu savi savunanlar kendilerine soruyorlardir, "hiç adam kendi kardesine bomba atar mi?" çik çik melek onlar melek!
not: birde deginmeden edemiyecegim, ekside açilan bu basliklarda çosan da çosan "kekolar" is ankara ya, izmir e bomba atilinca birden kayboluyorlar, varlar da yoklar iste! inlerine mi giriyorlar yahu bize de bomba momba patlar diye?
bu iddiaya karşı silahlı kuvvetleri fanatikçe savunan bazı vatandaşlar, lutfedip kim söylüyor niye söylüyor diye okuma zahmetine katlanmadan söyleyene saydırırken laflarının, uğruna canını verecekleri ordunun "şerefli bir subayını" hedef aldığının farkında değiller. on kez yinelendi bunun emekli bir albay tarafından dile getirildiği. bunu ortaya atan ne pkk'lı, ne anarşik, ne de ekşi sözlük'teki entel dantel dediğiniz yazarlar.
bazı hıyanet içindeki generallerin düşük yoğunluklu savaş ortamından nemalanmasının sonucudur, ki bunlar gibi gizli aristokrasinin postalcıbaşları halen daha mevcuttur. ama sivillere yönelik düzenlenen her katliamın asker tarafından yapıldığını söylemek, götten komplo teorileri uydurmak sadece angutluktur, amaç saptırıp asıl niyeti gizlemek, onurdan bahsedip emperyalizmin köpekliğini yapmaktır. bu yüzden ateşli gençlerimizi biraz delikanlı olmaya, kendi savundukları oluşumların pisliklerini itiraf etmeye çağırıyoruz. hoş kandan, terörden beslenen otomatlara dönüşmüşlerdir, kana kan diye bağırırlar. o kadar da ... *dirler ya. neyse.
dünya üzerindeki her sistem karşıtı sayesinde büyür ve palazlanır. hele ki bir ülkenin tüm politikası kaos ve korkutma üzerine kurulduysa bu daha da açık ortaya çıkar.
bu ülkede terör olduğu gerçeğini yadsıyacak kadar gerizekalı olmamakla beraber bu terörden beslenenler olduğunu görmeyecek kadar da kör olmamak da lazım. kısacası terör ülke dinamikleri açısından maalesef ki çok önemli bir noktada. çünkğ bu ülkenin siyaseti ve yönetimi tamamen korku üzerine kuruldu. bu korku sonsuz bir itaat yarattı ülke insanında. bu korkuya karşı oluşturulan figürlerde hemen putlaştırıldı. bu sayede elde edilen sonsuz güç ve itaat kaybedilmek istenmediği için de korku figürleri daha aşağılık bir şekilde pompalanmaya başladı.
son seçimleri aklınıza getirin. ne kaldı aklınızda verilen vaatlerden? imralı vaatleri mi daha çok etkiledi sizi, yoksa sosyal sorumluluk projeleri mi? mitingde sallanan yağlı ip mi daha çok kaldı aklınızda, yoksa atılan karanfiller mi? cevaplar belli tekrardan söylemeye gerek yok.
ve son olarak bu bir sözlük yazarının saçmalaması değil bir emekli albayın sözleri. ordu da put değil bir kurum. sanırım daha derin düşünmekte fayda var.
vakt-i zamaninda askerlerin ellerine silah verdigi koy koruculari o silahlari askere dogrultmasinin bir sonucudur. pkk'nin karsisinda olan halk kadar pkk ile olan halk da mevcuttur. bu durumda insanlarin gozunu korkutmaya calisan tsk'nin yapmis oldugu normaldir. eger tsk masum yere sivilleri olduruyorsa o zaman cikin konusun. olayi neden akp karsiti bir tutum sergiledigiyle hic alakasi yoktur. tsk hicbir zaman onlara emanet edilen bu vatanin cocugunu oldurmek istemez. tsk'yi imrali ile kiyasliyan zihniyetin hangi urunun sonucu olustugu ise merak edilesidir. size bir kaynak sunulmasini bekliyorsaniz sanal olmayan bir kaynak oneririm. osman pamukoglu pasa'nin yazdigi unutlanlar disinda yeni bir sey yok kitabini gosterebilirim. eger okumak cok zor geliyorsa kan uykusu belgeseli izlenebilir. tsk'ya camur at izi kalsin.
---alıntı---
Temelde yatan soru şudur: Terörün perde arkasının aydınlatılmasına, bir başka deyişle "arzın merkezine seyahat"e cesaret edebilecek miyiz? Bu ülkede 23 yıldır terör belasından ciddi manada nemalanan, "terör bitecek" diye korkan birtakım "kalıntılar" var. O "kalıntılar" bu topraklardaki "ana mücadele"yi kaybettiklerinin farkındalar!
Devletin terörle mücadele yaklaşımının değiştiğini de görüyorlar. Son bir çırpınışla -provokatif eylemlere imza atarak PKK belasını yeniden imal etmeye, "Türk-Kürt kutuplaşması"nı tekrardan üretmeye çalışmaları, bu yüzden... "işbirlikçi Kalıntılar" son seri kahpeliklerini sergiliyorlar. Ama artık Ankara "Eski Ankara" değil: Kâbus senaryolarının dışarıdaki ve içerideki gulyabanileri, arzu ettikleri sonucu alamayacaklar...
Arzın merkezine seyahat ettiğimizde, Öcalan'ın filmin başında "Gizli Egemenler" tarafından saksıda yetiştirildiği gerçeğini görürüz! Öcalan, 12 Mart döneminde esaslı bir hapis cezası almak üzere iken "kurtarılmış" bir simadır... O dönemde sıkıyönetim makamlarının "yanlışlıkla" tutukladığı elemanları olduğunda -MiT devreye giriyor ve "Mensubumuzdur" yazısı ile adamlarını kurtarıyordu. Apo da bu şekilde "kurtarılanlar" arasındaydı. Öcalan'ın Türkiye'nin başına bela edilme süreci işte böyle başlamıştı... Önceki günkü Hürriyet'te -24 Mayıs 1993'te Bingöl'de PKK tarafından şehit edilen 33 askerimizin saldırıya uğradığı yere 33 metre bayrak dikileceğinden bahseden bir haber vardı...
Bakınız, sadece bu hadise dahi aydınlatılmış olsa Türkiye arzın merkezine seyahati başarabilir. Silahsız olarak otobüse bindirilen tezkeresini almış/dönüş yolundaki bu vatan evlatlarına taammüden koruma verilmemişti! Yani? O fidanlar resmen ölüme yollanmıştı! Şehitlerimiz için bir yandan 33 metre bayrak dikelim; bir yandansa, 33 metreyi geçtim ta "arzın merkezi"ne inelim ve orada dramatik gerçeği görelim!
---alıntı---
asker, hükümete bu konudaki görüşlerini bir çok defalar bildirmiş, bölgeye operasyon gerekliliğini vurgulamıştır, hükümet buna her nedense hiç yanaşmamış, topu abd ye atıp durmuştur, türk askeri de mahalle kabadayısı değildir ki,herkese göre hava hoşken gidip kocaman, ciddi saldırılar yapsın.
tsk'nin bu ulkeye ettigi hizmetleri goren hicbir vatandasimizin aklinin ucundan bile gecirmeycegi, yanimda dillendirilecegi takdirde de, o kisinin suratina tukurmeme sebep olacak deli sacmasi.
asker, pkk'nın popülaritesini azaltmak için verilen savaşın bir çeşidi olarak böyle birşey yapabilir ama kendi vatandaşına zarar vermek için yapmaz, pkk destekçilerine karşı yapabilir. askerin kendi vatandaşına zarar vermeyeceğini saptadıktan sonra kısaca işaret etmek istediğim şudur:
terör beraberinde bir endüstri yaratır. silah satışları bir yandan, lojsitik bir yandan, karşısında mücadele edenler de nem'alanırlar tabi (örnek : köy korucuları). terörle savaşın bitmesi onların maaşlarına ve ayrıcalıklarına inen bir darbe olacaktır netekim. mossad'dan ayrılan bir ajan kitap yazmıştı, orada mossad'ın arap-israil çekişmesinin bitmesini istemediğini, ajanların ellerindeki büyük ödenekler ve ayrıcalıklı yaşamı kaybetmek istemediklerini, bu nedenle karşı operasyonlar da düzenleyebildiklerini anlatmıştı.
kutsallıkların kurumsallaştığı, kurumların kutsallaştığı, hukukun kanunlarla çiğnendiği, yaşam vaadiyle insanların öldürüldüğü (hayata dönüş operasyonu) bir ülkenin pekte dillendirilmeyen gerçekliklerindendir.
insan ister istemez mumtaz er turkone'nin sozlerini aklina getiren durumdur:
"derin devlet, bazen devletin tehlikede oldugunu farketmekte, ancak halki da bu telikeye ikna etmek icin provokasyonlara girismektedir. (... ) devletin ve vatanin tehlikede oldugunu halk anlayamadigi icin, onlarin gozune tehlikeyi sokacak tarzda eylemler, bizzat derin devlet tarafindan yapilmakta, derin devlet cinayet islemektedir." **
gozumun onunde bardan cikmayan ama turban icin yargi elemanlarini oldurenler, anitkabir'deki meczuplar, 11 eylul ucaklari, vatansever kuvvetler ucusuyor.
neymis, elestirel dusunce muhakkak vazgecilmezmis. her duydugumuzu sorgulama yetenegi lazimmis!
edit: merak eden arkadaslara buyrun haberin linki:
hastalık olmazssa tıp bilimi ölür. doktorluk silnir ve olası bir salgında insanlık heba olur.
kontrollü hastalık şarttır. hastalığı kontrol edemezssenz terör olur, kontrol ederseniz aşı olur.
zafıflatılmış mikrop bünyeye aşı etkisi yapar. bünye kendini o mikrobun gerçeğine karşı dinç tutar.
terör varsa şartlar olağan üstüdür.
ekstra ödenekler havada uçuşur, kimse bunların hesabını sormaz.
ve tabiki, tanrı onları korusun, asker hep en önemli olur.
insanlar hiç hasta olmasaydı doktorlara bu kadar saygı duyulmazdı.
ispanya da terör yeniden hortlayınca bir ispanyol yönetmenin söyledikleri.
bizlerin, bu ülkenin doğusunda adı konmamış bir devlet terörü yapılmıştır diye barın barın bağırmasının sebeplerinden biridir. biz söyleyince inanan yok, emekli albay söyledi mi ne güzel inanıyorlar.ne güzel dünya yaw, halbuki senelerdir söylüyoruz biz bunları. söyledik, şoven duygularla bizi eksileyenler sayesinde eksi rekorkarı da kırmadık değil o zamanlar.* neymiş?bu albayda onlara kapak olsunmuş efenim.*
pkk'nın asker üniforması ile köy basması gibi bir şeydir. hatta bu sayede köylüleri tavlayıp asker baskınlarında kendilerini saklamaları için zemin oluşturmuşlardır. hatta asker köylerden ayrılırken arkalarından ateş açılması da bununla alakalıdır.
edit: ha şimdi bu söylendi ya, pkk masum oldu. apo nur yüzlü bir melek, leyla zana adeta bir huri... eğer bu söylenen gerçekse, pkk'nın yaptıklarının yanında devede kulak kalacağı aşikârdır.