12 eylül dışında yapılanların hepsinin türkiye'nin durumu için gerekli olduğunu hatırlamamız gereken olgu. elbette ki, askerin siyasete karışması mantıksız, ama bu mantıksızlığa karşı çıkan osmanlıcı tosuncuklar, kabinelerinde ''erkan-ı harbiye'' gibi başında bir askerin bulunduğu bakanlıklar olduğunu çabuk unutur hale gelmişler. komik oluyor.
beceriksiz iktidarların paçayı kurtarma yolu. o siyasiler yok mu o politikacılar, onlar her şeyden haberdar amk. hep mağduru oynamak için kışkırtıyorlar askeri.
mısır'da yaşanan olay. her ne gerekçeyle olursa olsun darbe tasvip edilemez. zira her darbe, çıkış noktası itibariyle derin bir örgüte hizmet ettiği açıktır. geçmişteki tüm askeri darbeleri toplayıp incelerseniz, gizli bir klik/cunta ve bu kliğin mensuplarının başrolde olduğunu görürsünüz. yani ülkenin terakkisi için askeri darbe yapılmamıştır ve yapılmayacaktır.
abd nin ülkeyi yönetenleri kontrol etme çabası.
abd izin vermeden darbe olmaz.
son örnek mısır ve zalim sisi.
baradey i de es geçmeyelim nobel ödülü almış katil.
sahi bu nobel in yanında barış kelimesi mi vardı?
Son olarak mısır ve tayvan da olmuştur. Ordunun yönetime el atması ve kendi adaletlerini insanları öldürerek sağlamaya çalışmasıdır. Her askeri darbe ele aldığı yönetimle ülkesini 50-100 yıl geri götürür. Ülkesinde sadece can kaybı yaşatmaz. Aynı zamanda güven kaybıda yaşatır. Umarım siyasetin silahlardan uzak stratejilerle yapıldığı günleri görürüz.
Ulan isterse param pul olsun isterse özgürlüğüm kısıtlansın. Şu insanların kanı yerde kalmasın.
(bkz: bırakın gelsin gel hele gel)
Gelirse o pişkin pişkin açıklama yapan HDP milletvekillerinin asılmadan önce yüzlerini görmek güzel olucak.
şu sıralar çok gerekli, siyasi temizlik yapsalar gelipte, hdp ve chp yi ortadan kaldırsalar ve mhp yi başa geçirseler mükemmel olur, bişey de diyemezler çünkü güvence zaten asker.
27 mayıs 1960 ve 12 eylül 1980 askeri darbelerdir.
12 mart 1971 muhtıra,
28 şubat 1997 postmoden darbedir.
27 mayıs darbesi takip eden tüm askeri müdahalelerin önünü açmıştır.
devleti yönetenlerin ülkedeki kaos, terör gibi olaylara karşı basiretsiz ve çaresiz kalması gibi durumlarda türk silahlı kuvvetleri'nin yönetime el koymasıdır.
ülkemizde son zamanlarda dozunu iyice artıran terör olayları, şehit sayısındaki artış, iç çatışmalar ülkeyi gitgide yaşanmaz bir hale getirmeye başlıyor. bu konulardaki sorunlarımız yetmezmiş gibi, devleti yönetenler hala suriye'ye savaş açmanın peşindeler. bugün başkentimizde, ankara'nın göbeğinde, tbmm ve genel kurmay başkanlığı'nın yanı başında içerisinde tsk mensuplarını taşıyan otobüslere bombalı saldırı düzenlendi. (bkz: 17 şubat 2016 ankara patlaması) onlarca şehidimiz ve yaralımız var. böylesine bir yerde, bu denli büyük bir saldırı yapılabiliyorsa, ülkenin yönetiminde yolunda gitmeyen şeyler vardır. devletin zaafiyeti bugün açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. şu dakikadan itibaren herkes görmüştür ki, bu ülkede yaşayan hiç bir vatandaşın can güvenliği yoktur.
askeri bir müdahaleyi savunmak, demokrasi açısından hiç doğru bir yol değildir. fakat türk silahlı kuvvetleri ülkeyi iç ve dış tüm tehditlerden korumakla mükelleftir. bugün, ülkenin geldiği durumu elini vicdanına koyarak değerlendirmelidir. sadece tsk değil, herkes yapmalıdır bunu.