-Gitmeden önce beyaz yastık kılıfı alın,Sararmış yastık kılıflarında yatmak istemeyeceksiniz.
-yanınıza bol telefon kartı alın,orada bulursun diyenlere aldanmayın,nereye gideceğini kimse bilemez,
-hızlı hareket edin,işiniz varmış gibi,biryerlere yetişmeye çalışın,
-Herkesle arkadaş olmayın,sizde inanamayacaksınız ülkemizde böyle insanların yaşadığına,
-kimseye borç vermeyin, tabiki ilk zamanlarınızda,
-gideceğiniz yerin iyi olması değil komutanınızın iyi olması herzaman daha önemlidir.bunu aklınızdan çıkarmayın,
-asla en başta ve en sonda yürümeyin. Yapılacak iş için adam lazım olduğunda ön sıradan 10 kişi gelsin denilebilir.
-terzi,berber gibi el becerileriniz yoksa ben şunu yapıyorum ben bunu yapıyorum demeyin,
-kimler fotokopi çekmeyi biliyor diye bir soru sorarlarsa el kaldırmayın 50 sayfalık notu kendi el yazınızla boş kağıtlara geçirebilirsiniz.yazdıklarınızda işe yaramaz,kısacası atlamayın,
-herkesin vereceği öğütler başkadır,çünkü herkes farklı askerlik yapmıştır birbirinden, aynı bölükte üst ranzanızda yatan birisiyle bile aranızda fark olacaktır,
-komutanlarınıza asla ve asla sadece adı ile hitab etmeyin,özellikle bölük astsubayının imzalatmak için verdiği sümeni yarbay hariç herkese imzalattıysanız.yarbayı kastederek 'komutanım sadece erol imzalamadı bugün gelmemiş' demeyin,
-asteğmenlerle muhabbet etmekten kaçınmayın çünkü onlarda sizinle muhabbet etmek istiyorlar,
-bazı asteğmenlerden uzak durun gerçekten yavşak olabiliyorlar,ulan ikimizde üni mezunuyuz havan kime diyebilirsiniz.
-koğuşlarda ilk uyuyan olmaya dikkat edin,o koku koğuşa yayılmadan uyudunuz uyudunuz yoksa sıçtınız demektir,
-ailenize kötü günlerinizden bahsetmeyin.büyük ihtimal ellerinden gelen bişiy olmayacak,boşuna telaş yaratmayın,
-dolaplara takılan kilitlere güvenmeyin sizin anahtarınız bile birçok kilidi açacaktır,
-iç çamaşırı,diş fırçası hatta traş jiletinizi bile çalacak insanlar var unutmayın,
-son olarak mümkünse denizci olmak isteyin ...
kişiliğini nizamiye kapısında bırak, eve dönerken alırsın. 5 veya 15 ay boyunca depodaki sivil çantanda uyuyan sivil cüzdanına dönüş biletini vs yerleştirdiğinde anlarsın ki artık yeniden ''sen''sin.
esnaf lokantalarının kasa arkalarında şeyh edebali'nin osman beye verdiği öğütler vardır. hayır karınca duası değil, altındaki; onu oku*. sonra gandhi'yi, konfiçyus'ü, tao'yu, budha'yı bir tencerede kaynat, süz, suyunu iç. madem vicdanın değil, günü kurtaran mantığın kazandı, başını eğ ve emre itaat et. sabır sabır yaa sabır gizli marşındır, rahatta dinle.
sakın gün sayma. seneye bu zamandan 3 ay sonra bitecek veya tezkereye bilmemkaç bin dakika kaldı gibi otistik hesaplar yapma. 460 karalamaca oynama. sayarsan geçmez zaman. müzik dinle, kitap oku.
bir paşa torunu olan istanbul beyi nazım hikmet'in anadoludaki cezaevlerinde antepin karayılanı, şahin beyiyle ve yüzlerce isimsiz destan kahramanıyla tanışmasından ve zenginleşmesinden dolayı sicilime işlemese de mapushaneye düşsem derdim eskiden. aynı fikirdeysen doğru yerdesin. sivilde o zırhına çarpıp sekenlerle aynı koğuştasın. filozofu, ayısı yan yana.
tecavüz kaçınılmaz madem, bari zevk al. çirpinma senin de hozuna gidezek. nöbetten kaçma; meditasyondur. çünkü kendinle kalabileceğin, gecenin üçünde böcekler bile uyurken hayatın boyunca bulamayacağın sessizlikte sen ve sen varsın sadece. kendinle yüzleş, ama çok dalma, nöbetçi astsubaya boş boş bakarken yakalanırsan seni ben bile kurtaramam.
son gününden bir gün önce sabah 3-5 veya 5-7 nöbetini bir çömezin yerine tut, esaretin bedeli de, doğan güneşe bak ve çık. kapıdan çıkınca, ayda yürüyen astronotun bizden 6 kat rahat zıplamasının bu gezegende nasıl gerçek olduğunu göreceksin.
bir çok yazarın belirttiğinin tersine sakın ola beyinsiz gitmeyin. düşünen, sorgulayan adam olun ama bunu sevimli bir şekilde yapın ki diskoya atılmayasınız.
komutanlarınızla yakın olmaya çalışın. onların yükünü ne derece hafifletirseniz o kadar sevilir ve dolayısıyla rahat bir askerlik yaparsınız.
bu sıcaklarda botlar fena pişirecek ayaklarınızı, pudranızı unutmayın. ayrıca ayak kremi alırsanız daha iyi olur. iç çamaşırlarınız mutlaka haki yahut yeşil, çoraplarınız da siyah olsun ki canınız sıkılmasın.
eşyalarınızı mümkün mertebe ucuzlarından seçin. askerde yer değiştirme çok yaygın olduğu için sizinkiler de yürüyecektir dolabınızdan. arkasından ağlayacağınız bir şey olmasın yanınızda. misal benim kız gibi adidas eşofmanlar gitti, hala yutkunamıyorum bu yüzden.
askerliğiniz yaklaşınca hayal kurmayı bırakın. nöbetlerde zaman geçsin diye ihtiyacınız olacak düşünmeye. en güzel hayallerinizi, fantezilerinizi -yanlış anlamayın ulan- oraya saklayın.
bavulunuza kimseyi koymayın. hadi biraz yumuşatalım; aileniz ve bir kaç arkadaşınız haricinde kimse olmasın düşüneceğiniz. özgürlüğünüzden başka bir şeyi, kişiyi özlemeyin. sevgiliniz varsa ayrılın çünkü muhtemelen orada terk edileceksiniz. bu olursa evlat acısı gibi koyar.
uzun dönem/kısa dönem ayrımı yapmayın. sonuç olarak hepimiz aynı duvara işiyoruz orada. tertipçilik/sıracılık yapanlara engel olmaya çalışın mümkün olduğunca fakat şunu da bilin ki komutanlar yol veriyorlar onlara.
askerlik bittikten sonra herşey toz pembe olacakmış gibi hayaller kurmayın orda. hayat sizin dışınızda akıp gitmeye devam edecek, kışladan çıkınca nevrotik şebeğe dönebilirsiniz, hazırlıklı olun.
arkadaşlarım neden aramıyor diye dertlenmeyin, milletin tek düşüncesi siz değilsiniz. az ama öz arayıp soranları da ayrı tutun, değerlerini bilin. kimsenin gözleri yollarınıza baka baka dolmayacak. anneniz hariç...
zamanınızın bol olacağını düşünerek çok kitap götürmeyin yanınızda. oralarda okuyacak bir şey bulursunuz zaten. mizah dergisi kat'a yasak! fhm, esquire ve boxer alın, kimse ses etmez.
kısa dönem askerseniz eğer çavuş olacaksınız. ayrıca yaşça büyük olmanız sebebiyle de saygı duyulacak size. bunu iyi kullanmaya bakın, adaletli olun. çok temiz ve iyi niyetli çocuklar genelde ezilir diğer askerler tarafından, siz savunun onları.
sürekli bir şeylerle meşgul olun, okuma yazma bilmeyenlere ders verin, cahil cühela diye küçük görmeyin kimseyi. bu sayede bir işe yaradığınızı düşünürsünüz. depresyona birebir...
askerlere gideceklere öğütler:
1-askerde yetmişikibuçuk insan vardır. şimdi abi bu bu yetmişiki yi anladıkta buçuğu ne oluyor deme nizamiyeden girir girmez bir kaldırımda eti topkek ile ayran içen bir vatandaş göreceksin. işte o buçuk milletten.
2-mantık arama . komutanlarına bağır. yani künyeni okur iken bu onların hoşuna gider. ne bağırıyon lan manyak demezler.
3-fazla sivrilme. ne en önde ol ne en geride.
4-bir iş yaptırılacak zaman eğer gönüllü varmı diye soruluyorsa hepsi olmasa da çoğunda gönüllü ol. çünkü genelde gönülsüzlere iş yaptırlır sana istirahat verirler dahası çaylar komutandan olur. ama acemi iken yap bunu. usta olduktan sonra fazla sivrilme çok kullanırlar.
5-arkadaşına borç u bir kere ver. geri alsanda alamasanda.
6-ilk başlarda kimse ne yapacağını bilmediğinden sen ne yaparsan nereye gidersen peşinden gelen adamlar olacak. hani millet ne yaparsa bende onu yapayım düşüncesi ile . yani tualate bile senin arkandan gelecekler korkma bir şey olmaz. onlarda senin gibi yeni askerdir.
7-askere gittiğin ilk günlerde nöbet çizelgesi hazırlanmaz.ranza sırasına göre bot nöbeti tutturulur. sen kaldırıldıktan beş dakika sonra yanında yatan elemanı korkmadan kaldırıp sıra senin diyebilirsin.
8-botlarına ismini yazıp kaybolmaz diye rahat davranma . 15 binlik tugayda herkese botunun altını kaldır ismime bakacam diyemssin.
9-adın s harfi ile başlıyorsa atletine s harfini iplikle yazma lakabın süpermen olabilir.
10-görmemsini duymamasını bilmemesini gitmeden önce öğren. bu lazım olacak.
11-senden yaşça küçük türkçe konuşmasını dahi bilmeyen çocuklara abi yada komutanım demek senden birşey eksiltmez . boşver.sayılı gün çabuk geçer.
12-lan çömez şafak kaç dediklerinde vereceğin cevaba şunu söylediklerinde
-o ney lan . benim kasatura numaram o. derlerse aldırma .
13-bir iyi haber . sayılı gün çabuk geçer.
14-bir kötü haber . o ğünler sayılmaz
15-allah yardımcın olsun
16-teskere mi aklına dahi getirme.
Yıl olmuş 2017 hâlâ askerliği "yürek işi" olarak tanımayanlar var. Evladım, çocuğum kusura bakma da kıt mısın biraz sen?
Ben bu vatan için ölürüm. Evet seviyorum Türkiye yi. Ama TSK nın açılımı olmuş tayibin silahlı kuvvetleri, boğaz köprüsünde, Suriye de, Katar da ölmek "vatan için ölmek" değildir.
Keşke bundan 20 sene önce asker olsaydım diyorum. O zamanlar ülke daha yaşanılabilir bir yerdi. Ama şuan?
Hayır hayır, ben Suriyeliler daha rahat tatil yapsın diye
1 hafta önce arkadaşıma yaptığım öğütlerdir.
- öncelikle ne olarak giderseniz gidin (kisa dönem , uzun dönem , asteğmen vs..) orada geçireceğiniz süre zarfi içinde kendinizi çok çok daha iyi taniyacağiniza emin olun.
- "hayatta yapmam lan öyle bişey" lafi eskide kalmiş olacak. buna emin olun..
- hayatinizdaki herşeyin bir anda pata küte değişeceğini bilin. arkadaşlarinizin , sevgilinizin , ailenizin. o dişarida süren hayata ait onlar. artik siz o hayata ait değilsiniz. yaşadiğiniz bilinir ama çok umursanmayabilir. yalniz kaldiğinizi anladiğinizda , askersiniz.. (acemi birliği)
- yillardir arkadaşiniz olan insanlarin bir anda silindiğini görürsünüz. evet gerçekten görürsünüz. "ulan bi arayip sormadi ibneler" diyerek başlar burda olay.. sonra devam eder.. arayip sormazlar. zor gelir.
- 40 yilda 1 aranirsiniz , taklalar atarsiniz , "vay babo naber!" diye girersiniz konuya saatlerce herşeyi konuşmak istersiniz ama 10 dakikaya siğdirmaya çalişirsiniz ancak..
- sevgiliniz vardir , her akşam telefonda abuk sabuk kavgalar eder siniz , koğuşta uyuyamazsiniz , dört döner dört dönersiniz. o ise hala üçün beşin derdindedir. (askerden önce terket!)
- izne veya hava değişimine geldiğinizde , herşeyin aslinda ne kadar ayni , ama aslinda bir o kadar da değişmiş olduğunu farkedebilirsiniz. çünkü siz yokken , buna uygun bir düzen kurulmuştur. sonuçta sizsiz de yaşayabilenler , artik sizi unutmuştur. sizi görünce , suratinda "dayak istermiş gibi" bir gülümsemeyle "vaaay napiyon be abi.. ehe askerrr eho eho" gibi yavşakça davranip , sinirleri ziplatabilirler..
- "hayatta işim olmaz" dediğiniz insanlarla , askerde öyle bi işiniz olacak ki , bunu kelimelerle anlatmak zor. ancak çat pat kürtçe öğrenmek zorunda kaldiğimi belirtmem yeterli olacaktir sanirsam.
- tuvalet koridorlarina siçmiş adamlar göreceksiniz.
- yahudi ile komünisti ayni şey zanneden insanlari göreceksiniz
- yabanci hatuna türkçe attiği sms in , ingilizce gittiğini sanan insanlari göreceksiniz
- her türlü uyuşturucuyu kullandiğini söyleyen , kollari faça içinde bir sürü insan göreceksiniz.
- "tamam sakin olmaliyim" diye kendinizi şartlamiş olsaniz bile , daha acemi birliğinde , adamin birinin kafasina çatal saplayacak kadar sinirlenebilirsiniz. aman..
- ve işin en kötüsü. bir noktadan sonra askerliği seveceksiniz..
paşanın kızına asılma, paşanın kızı bana iş oluyordu hatta paşa da bana kızını verecekti diyenlerin hepsi yalan söylüyorlar. eğer yok ben asılırım diyorsan .aşaklarından asılmayı göze alacaksın.
gitmeden önce laptopunuzu, cep telefonunuzu, ipod ya da zen'inizi iyice şarj edin. hatta mümkünse yedek bataryalarını yanınıza alın. ilk günlerde apartlarda karışıklık yaşandığından elektrik prizi bulmak konusunda sıkıntı yaşanabiliyormuş. ha ayrıca her kışlanın kendine has wireless şifresi varmış. komutandan nazik bir biçimde isteyince hemen alabiliyormuşsunuz.