özlemeyi bile özler insan bir süre sonra.
özleyecek kadar hatırlarsanız yaşamı, henüz tam manasıyla asker olmamışsınızdır demektir.
askerdeyken, ben burada doğdum, burada yaşadım ve burada öleceğim diyeniniz varsa ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştır.
silahına yaslanıp, sırtını yalçın kayalara verdinmi, yüreğinde şehit arkadaşın, beyninde, elinden uçup giden intikam fırsatı, botun içinde soluksuz ayağın zonkladığı an, yaşamda, ölümde kamuflajına sıvanmış, bir selam çakmalık, emret komutanım oluverir.
1997 tarihli et yiyen arkadaşıma selam eder. 1958 damgalı, simsiyah kirpi dikenine benzer kılları olan haşlama eti, acemi birliğinde, egemin güzel foçasında, bir nefes hasret gibi, açlıktan başım döne döne nasıl höpürdettiğimi dün gibi hatırladığımı, selamlarıma eklemek isterim.