sabah, evladına mükellef bir sofra hazırlamanın telaşına düşen annenin mutfaktaki tıkırtılarına uyanırsın. bir müddet ööyle sırt üstü yatar tavana dikersin gözlerini. "vay amk evdeyim lan valla evdeyim" gibisinden şeyler düşünürsün. patates kızrtması kokusu o an seni en çok mutlu eden şeydir.
kahvaltıdan sonra özlediğin insanları görmek uzun zamandır yapmadığın şeyleri yapmak, ama hepsini bir güne sığdırmak için telaşa düşersin. akşama kadar özlediğin herşeyi yapmaya çalışırsın.
başka bir gezegenden gelmiş gibi kendini bir acayip hissettiğin gündür. Nöbet, iştima, kamuflaj, sakal tıraşı vb detayların olmaması bir tuhaf gelir. Sivile hemen alışamazsın. Onca zaman geçirdiğin evin sanki başka bir evdir. Pek konuşmazsın. Kahvaltıdan sıkılıp hemen kalkarsın vs. Bir acayiptir. Hemen giremezsin hayata.
Bir hafta babanın bulunduğu odaya topuk selamıyla girersin. Sonra babadan kahkahayla karışık tatlı bir fırça yersin düzelirsin.
Her sabah kalktığında otomatik suratını köpürtür sinekkaydı traş olursun. Sonra Sevgilin tatlı bir fırça atar topsakala dönersin.
Yemeğini yedikten sonra tabağını kaldırır lavaboda su tutar tezgaha bırakırsın. Sonra annen tatlı bir fırça atar, 'lan ben bunu neden daha önce de yapmıyomuşum amk' der tabağını kaldırıp ıslatıp bulaşık makinesine koymaya devam edersin.
O zaman anlarsın askerlik tuhaf bişey olsa da bazı şeylerde olumlu katkılarının olduğunu...