bölük komutanı verdiği bir emri yerine getirmeyen bölük çavuşuna bütün bölüğün önünde kızarak sordu;
-sen beni siklemiyor musun lan?
bölük çavuşu başı önde korkarak ama bağırarak cevap verdi;
-sikliyorum komutanım.
bir görev sırasında iki gün boyunca kısa molalar vererek devamlı yürümüş ve nihayet üs bölgesine konuşlanmışızdır. mevzilerde dört kişi kalmakta, ikişerli olarak sırayla nöbet tutulmaktadır. sıra bize gelip nöbeti devraldığımızda, komutan toparlan emri vermiş ve nöbeti devralan arkadaşım kalkmamaktadır. yanımıza gelen astsubay kıdemli çavuşun yüzüne şaşkın şaşkın bakan arkadaşa şu unutamayacağım sözü söyler:
"kalksana lan yarram, şafakta sikişen kedi yavrusu gibi ne bakıyon."
şafak dolce gabanna (doğan güneş)
aynı mal gibisin
sikimde olur mu
baba yatar şafak atar
ben mi ortak parantezinde yapayım,gideyim,taşıyayım vs..
yarrağımın kurma kolu
"askeri boş bırakırsan ya birbirini s*ker ya da 31 çeker."
istirahat* verdiğimizde acemi askerlerin önlenemez hareketleri sonrasında kurulan cümledir. sonra düdük çalar herkes düdüğe döner *
bizde istirahat ve eğitim zamanlarını başçavuşlar belirliyordu. biz de başçavuş ya da üsteğmen eğitim vaktinin geldiğini anlatmak için düdük çaldığında "düdüğe dööön" diye bağırırdık. *
kapıdan yeni giriş yapan acemilere "bilet var mı bilet torun?"
piyade marşına yüksek ve gür bir sesle başla (buna sinir olurlardı)
manyak bir başçavuşumuz vardı. acemi birliğinde iken* bir emri yerine getiremeyince bizi bir güzel sıraya dizer ve seri halde şu cümleyi söylerdi. "sağa dön, sola dön, geriye dön, geriye dön, sağa dön, sola dön, geriye dön, geriye dön." postallarla toprakta ufak çaplı bir delik açana kadar devam ederdi.*
asıl unutulmaz olan cümle ise;