beni acı acı gülümseten başlıktır. kötü yemeğe de razıydık, neredeyse yemek bile yoktu. çok aç aç gezmişizdir. yoğun bir şikayet olmuştu bu durum sebebiyle kolorduya asker velilerinden. bir de şikayet sonrası azar yemiştik binbaşıdan, gidin yemekhanedeki tablodaki listeye bakın atalarınız çanakkale'de ne yemiş diye. arkamdaki arkadaş "o.ç., zaten bizim yediğimizin o menüden ne farkı var" diye sessizce söylenerek güldürmüştü beni. çıkan yemekler de gerçekten kötüydü. yemekleri askerler yapardı. yalnız bazen şekerpare olurdu (velilerin şikayeti sonrası çıkmaya başladı) tatlı olarak. gerçekten kim yapıyorsa güzel yapardı onu. bak tek onu severek yerdim.
bir gün bizim alayda kalan bir sözlük yazarı bu durumu şöyle yorumlamış. beni iyi güldürmüştü bu yorum:
(#13822331)
6 aylık aakerliğim boyunca gördüğüm ilginç yemekler;mercimekli börek yemiştik
çiğ balık (şuşi falan değil,bildiğiniz çiğ istavrit)
kahvaltıda tam portakal bıçak yok..
mutfak için birinci sınıf sebze meyve vsirenin askerler tarafından mundar edilmesi sonucu harika olan yemeklerdir. ve bu yemekleri bu hale getirenlerde genelde kürt olur. aşçıların subay ve astsubay yemekhaneleri ile ilgilenip er erbaş mutfağını sallaması sebebi ile olur.
askerliğimi (bkz: kuşadası)'nda yaptığım için doğru olduğunu düşündüğüm tespit. hava atmak gibi olacak ama kusura bakmayın en kötü cep telefonumdan veriyordum siparişi, yemeğin kralı yarım saate nizamiye kapısında.
askerlik yapan her gencin bildiği durum. o çorbalar, o yemekler, o çaya benzeyen içecek...
ama en güzeli hindi eti diye kakalanan yemek.
beş yıldızlı otellerin mutfağını aratmaz.