aslında kolay diyenlerin aksine çok zor bir görevdir.
benim klavyem çok hızlı olduğundan askerde vukaat olduğu zaman komutan yazma işleri çıkınca beni çağırırdı. uzman çavuş tam piçin tekiydi. bir gün kız kaçırdığından dolayı yakalama emri olan bi lavuğu yakaladık. yanında sevgilisi de var. kız 18 e yeni girmiş. yani reşit. ama kaçtığı zaman reşit değil. işte gönlü var mı? zorla mı kaçırdı diye sorguya çekiyoruz. neyse, çocuk dışarıda bekliyor uzman kıza sorular soruyor. ben de tutanağa döküyorum falan. ama öyle sorular soruyor ki bunu gel de yaz. alttan bacağımı dürtüyo komutan, hani bunları yazma diye.
onlar dediğim de sorduğu sorular şöyle;
- nereye kaçtınız?
- teyzesine
-cinsel ilişkiye girdiniz mi?
-şeyy ( kız kafası eğik utanıyor)
-girdiniz mi dedim?
-girdik evet
-kaç kere?
-şeyyy ben bilmiyorum
- 10 dan fazla mı?
- hı hı.
- anal mı? normal mi?
- ....
- utanma. bunları bilmemiz gerek
- ikisi de.
- isteyerek mi?
- hı hı.
- seviyor musun?
- evet
- en son ne zaman yaptınız?
vs sorup duruyor. ulan askeriz amk. cama yapışan dişi sinek çırpınırken götünü süzen insanız biz. yazıcılık valla zor lan. çeken bilir insan uyuyamıyor.
Sanıldığı kadar iyi değildir. iş bitmez nöbet yazılacak askerlerin özlük dosyaları düZenlenecek komutanların çayı yapılacak bardağı yıkanacak odanın temizliği yapılacak derken herkes gider ama sen o odadan çıkamazsın çünkü bilirsin işleri yapmadan çıksan hem o işin altında ezilirsin hem de komutanın laflarının altında. Herkesin düşüncesi yazıcılığın çok kıyak iş olduğu yönünde olsa da yaşayan bilir ne kadar zor olduğunu.
bölük yazıcısının işi bitmez. hoş bölük astsubayı ve komutanının himayesi altında olursunuz. asker fazlalığı varsa nöbet de tutturmazlar.
s-1 yazıcısının da işi bitmez.
s-3 yazıcısının hele ki intikal hazırlığı varsa işi hiç bitmez.
s-4 yazıcısı ise, günde 2 saat mesai yapar yapmaz. en rahat görevlerden biridir. askerlik hizmeti süresince 38 tane kitap bitiricek kadar boş zamanınız olur.
türk silahlı kuvvetlerinin havacı veya denizci olsun seçtikleri tipler bellidir. sağlam karakter denilen tiplerdir. ama sivil hayatta o kişilerin üç kagıda meğilli olduğu görülmüştür.
evvel zaman içinde tersanede bir komutan vardı. adam eski deniz yatlarını, işçilere yeniletip yat ticareti yapıyormuş. kimse ihbar etmemiş. bir kaç yıl sonra nasıl olduysa biri şikayet etmiş. ihbarı alan komutanda yatları yelkenleri ortadan kaldırmış.
şu anda askeriyede komutanlar var ama savaşa girsek yüzünü gözüne bulaştırırlar. hele hele zeki bir türle karşılaşırlarsa hepten batarlar.
ikmal yazıcısı ol daha rahat edersin. fasulye hesabı yaparsın. sıkılırsan komutana fasulye atarsın.
saygı duymayan askere siktir git der komutan. bu yüzden asker ikiye ayrılır saygı duyan asker saygı duymayan asker. bu iki tür asker tümleşik değildir. ayrı ayrı muamele uygulanır. saygı duyana canım cicim muamelesi görür. saygı duymayan askerde sikir git muamelesi görür. saygılı tabur ve saygısız tabur diye ikiye ayrılır.
Askerlik yapmaktan ziyade 9-5 kamuda çalışmaktır.
Yazıcı olarak askerlik yapıp askerlik hatırası anlatan tipler var bir de, he amk he, a4 kağıtları pusu kurdu.
dışarda kazma kürek sallayan askerlere göre yapısı gereği yan gelip yatan bir imaj çizer yazıcı.
halbuki birliğin bel kemiğidir *
başınızdaki komutanın nasıl bir insan olduğuna bağlı olarak ilk başlarda oldukça sabırlı olmanız gerekebilir. ama sabrın sonu selamettir haberiniz olsun.
bir süre sonra o dışardan nalet görünen komutanlarla dost kıvamına gelirsiniz.
her şeyi size sormaya, birlikteki askerler arasında neler olup bittiğini sizden öğrenmeye başladı mı, sizden fikir almaya başladı mı tadından yenmez.
ha bir de yaşınız diğer askerlere oranla büyükse mesela kısa dönemseniz, komutanınızla aynı yaşta olabilirsiniz bile.
bilgisayar ve elektronik aletlerle aranızın iyi olması ise hakikaten olaya tat katan noktalardan biridir. bahsettiğim konu microsoft office uygulamalarından word, excel kullanmak değil yalnızca. gerçekten bilgisayar ortamında elle tutulur bir tecrübeniz olmasından bahsediyorum.
çünkü diğer birliklerde bir şey becerilemediği zaman sizi bulurlar hiç merak etmeyin.
bu da diğer birliklerin komutanlarının sizin başınızdaki komutana yağ çekmeleri anlamına gelir. bu durumdan keyiflenen komutanınız sizi yerlere göklere sığdıramaz.
kendinize güvenin, sabırlı olun.
saygılı olun, saygı görün.
Eğer yazıcı bir devreniz varsa sırtınız yere gelmez. Gece gider tutağınızı bulup yırtar atar. Siz de teskere aldıktan sonra onu bir kere bile aramazsınız.
subay, astsubaylar saat 5 den sonra mesailerini bitirip gidince kapıyı kitleyip bilgisayardan neler neler yaptıkları belli olmayan askerlerdir. lan biz kolluk ile tüm gün bölük ile uğraşıp gece sansar gibi kuledeki nöbetçileri gezerken bu ibişler ( bizim yazıcı öz devremdi selam olsun ) yazıhanede günlerini gün ediyorlardı.
bir kere angarya işler asla size kitlenmez, askerler arasında gereksiz bir şekilde saygı görürsünüz, komutanlarla samimiyet kurarsınız, askerliğinizi askerlik yapıyor gibi değil de memurluk yapıyor gibi geçirirsiniz, yazın sıcağında ya da kışın soğuğunda dışarıda bok püsürle uğraşmazsınız. misal bizde çay ocağını askerlerin kullanması yasakken yazıcılar bu konuda torpilliydi. biz istediğimiz zaman çay ocağından çay, kahve alır içerdik (bize beleşti).
şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. yazıcı olursanız her türden adamla muhatap olursunuz. hele ki s1 yazıcısıysanız götünüz yer görmez. ben alay karargahında s1 yazıcısıydım ama asker kıtlığından s2 ve s4 işleriyle bile ben uğraşıyordum.
takım komutanımın yanına gidip "beni gerekirse meydana verin, köpek boku temizleyeyim." diye yalvardığımı bilirim. bir boktan anlamayan iki satır yazıyı bile yazamayan heriften azar işitmek, hakaret yemek insanın gururuna dokunuyor.
neyse konuya dönelim. ben s1' de olduğumdan her sabah personel yoklamasını hazırlayıp alay komutanına götürmem gerekiyordu. taburdaki yazıcının yoklama hatası yüzünden bile ben fırça yiyordum.
hiç öyle "sabah 9 akşam 5 çalışırım." diye hayal kurmayın. çalışma saatleri çok esnektir. akşam nöbetçi subay bile sizi çağırıp bir iş kilitleyebilir. o derece. hele ki tatbikat zamanları... diğer askerler iki tane çadır kurup gölgesinde kola içerken siz akşam 10 a kadar evrak işiyle uğraşırsınız.
böyle uzar gider bu liste. görev yaptığınız birlik ve başınızdaki komutana göre iş yoğunluğu değişebilir.
Bölük yazıcısı olarak yaptığım için malûm arkadaşlar, oldukça güçlü bir otoriteye sahiptim. Ama sırf yazıcı diye kaçmadım işlerden. Çavuş olmanın verdiği ağırlık bizlere yetiyordu.
Birçok erilin, askerlikteki görevini tanımladığı sıfat.
Lan olum, patatesi hanginiz soydu, tuvaletleri kim temizledi, komutan eşlerinin kaprisli Emirleriini kim yerine getirdi, bütün tugayı kim badana yaptı, kim sildi, kim bulaşık yıkadı, kim paspas yaptı len?
Hepiniz yazıcı, komutan şoförü, kantinci maşallah!
Yemezler anneeemm!
iyiydi half life araba yarışı oynardım hafta sonu. Nöbet zaten yok her hafta çarşı izni iki gün. Ha sıkıntısı neydi başçavuş nöbet işini bana ihale etti listeye de mutlaka her gün bikaç göt veren itiraz ederdi illaki..bir de tugay seviyesinde eğitim birliği olduğumuz için gelenin gidenin haddi hududu yoktu yaz allah yaz özlük dosyalarını. .
