ergenekon davası ile başlayan bir süreçtir.ak parti hükümetinin başlattığı orduda çürükleri temizleme planı çerçevesinde gerçekleşen halkın ve demokrasinin yararına olan bir uygulamadır. (bkz: ak partiye teşekkürler)
Asker yargı ile eskiden tanışıktır. iyi çocukarı tahliye ettirecek atraksiyonlara sahiptir. Fakat cürümü meşhud durumuyla çağrılınca dumura uğramıştır.
Yargı ama kimin yargısı... Kara Kuvvetleri komutanı olarak atanmasına 24 saat kala "ifade vermeye çağrıldığını" gerekçe göstererek terfi ettirilmeyen komutanlar için asker yargı ile tanışıyor mu demek lazım. iyi de meclis içinde cinayet de dahil olmak üzere nice suç işlemiş vekile görev verirken akıllar neredeydi ? Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın bile sabıkası yok mu? Bu bir meydan okuma ve açıkçası ordu bu tutum karşısında gerçekten maymun olmuş durumda. Daha önce hiç bir şekilde böylesi bir tutumla karşılaşılmadığı için, böylesi belden aşağı vurmalar görülmediği için anlaşılabilir bir durum olarak görülebilir. Ama bu iktidarın tüm ülke sorunlarını hiçe sayarak orduyu tasfiye etmesi karşısında bu savsak duruş bir zayıflık sadece. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk çok yıllar önce bu durumu öngörerek zaten gerekli uyarıları yapmıştı. Eğer bu uyarılar ilgili kurumlar tarafından daha ciddiye alınsaydı belki bu gelişmeler önlenirdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe hitabesini hatırlarsak "Zorla ve hile yapılarak kutsal vatanın, bütün temel devlet kurumları teslim alınmış (Siyasi hedef) , bütün temel ekonomik işletmeleri ele geçirilmiş (Ekonomik hedef) , bütün orduları terhis edilip dağıtılmış (Askeri hedef) ve yurdun her köşesi tamamen işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, ülkede, iktidara sahip olan hükümet ve devlet adamları gaflet ve sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla işbirliği yapabilirler. Millet, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir." Ne kadar mükemmel bir öngörü. Adeta nokta atışı.
19 aydır tutuklu olmasına karşın hakkında hüküm verilmeyen asker ya da sivil olsun içeride tutulan insanlarımızın hukuk devletinin kolları arasında olduğunu nasıl iddia edebiliyoruz? Doğru düzgün mahkemesi bile olmayan, ehliyetsiz ve söylemleri sürekli değişen uydurma tanıkların ifadelerine dayanarak bu insanlar içeride tutuluyor. Sonrasında da hukuk devletiyiz iddiaları ve 12 Eylül dönemini eleştiren demeçler...Ne farkı var ki? AKP iktidarının 12 Eylül iktidarından tek farkı muhalifleri idam ettirmemesi ve siyasi partileri kapatmamış olması. Olmaz olmaz demeyelim belki onu da yaparlar.
Bu dönem de elbette bitecek. iktidar elbet birgün el değiştirecek ve bugün hüküm sürenler için o zaman yargı yolu açılacak. Asıl önemlisi iktidarın bugün bu tavrını, bu kanun tanımazlığını eleştirenlerin iktidar olduktan sonra aynı hataları kendilerinin de yapmamaları. insanların eğer suçlu ise düzgün bir şekilde suçlanması, tutuklanması, yargılanması ve hüküm giymesi. Suçlu değilseler de bir suçlama ispat edilene kadar içerilerde tutulup zarar görmemeleri. Bu ülke ancak gerçekten bir hukuk ülkesi tanımına uygun hareket ettiğinde huzura kavuşabilir. Yargı iktidarın silahı değildir.
Kara Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan 1'inci Ordu Komutanı'nın sürpriz şekilde emekliye sevk edileceği, onun yerine, Jandarma Genel
Komutanı'nın Kara Kuvvetleri Komutanı yapılacağı iddia ediliyor.
*
Makarayı az geri saralım...
*
Kara Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan 2'nci Ordu Komutanı sürpriz şekilde emekliye sevk edildi, onun yerine, Jandarma Genel Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.
*
2002'de.
*
O gün Kara Kuvvetleri Komutanı yapılan Aytaç Yalman, önce Ergenekon şüphelisi olarak sorgulandı, sonra Balyoz şüphelisi ilan edildi. Aytaç Yalman'ın yerine Jandarma Genel Komutanı yapılan Şener Eruygur, Ergenekon'dan tutuklandı. O günün MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Ergenekon'dan gözaltına alındı. 1'inci Ordu Komutanı Çetin Doğan, tutuklandı, bırakıldı, tutuklandı, bırakıldı, şimdi gene Balyoz'dan tutuklanması isteniyor. Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon, Ergenekon'dan tutuklandı.
*
2003?
*
Özden Örnek, o gün Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu, bugün, Ergenekon şüphelisi, gözaltına alındı. ibrahim Fırtına, Hava Kuvvetleri Komutanı oldu, bugün, Ergenekon'dan gözaltına alındı, yetmedi, Balyoz şüphelisi ilan edildi, tutuklanması isteniyor. 1'inci Ordu Komutanlığı'na getirilen Yaşar Büyükanıt, muhtıracı, darbeci ilan edildi, Dolmabahçe'den sonra madalya ve zırhlı Audi verildi. 2003 YAŞ kararlarıyla Genelkurmay ikinci Başkanlığı'na getirilen ilker Başbuğ, tarihin en zor genelkurmay başkanlığı sürecini yaşadı, ne Yahudiliği kaldı, ne oğlunun PKK kankası olduğu... Eminim, 25 gün sonra emekli olur olmaz, davası açılır! Şükrü Sarıışık, MGK Genel Sekreteri yapıldı, şimdi, Balyoz'dan tutuklandı, bırakıldı, gene tutuklanması isteniyor. Hasan Iğsız, o zamanlar korgeneraldi, şimdi Ergenekon'dan ifadeye çağırılıyor, kuvvet komutanı olması mayınlanıyor... Saldıray Berk, o gün korgeneralliğe yükseltilmişti, bugün Ergenekon şüphelisi, irticayla Mücadele Eylem Planı sanığı, Balyoz zanlısı... Kadir Sağdıç, o gün tümamiral olmuştu, bugün Kafes'ten sanık... O gün tümamiral olmuş Ali Deniz Kutluk'un, bugün Balyoz'dan tutuklanması isteniyor. Yurdaer Olcan tuğgeneral olmuş, Balyoz'dan tutuklandı... Tümgeneral olan Nuri Ali Karababa'nın bugün Balyoz'dan tutuklanması isteniyor. 2003 YAŞ'ının tümamirali Feyyaz Öğütçü, korgeneralleri Ergin Saygun ve yaşayan efsane Engin Alan'la, o zamanlar tuğgeneral olan, en son Başbakan'ın çömeldiği siperde brifing verirken görülen Gürbüz Kaya, Balyoz sanığı.
*
Listeyi uzatmayayım; AKP'nin iktidar olduğu günden bu yana görev yapanların alayı, ya sanık, ya şüpheli, ya zanlı... Kasaptaki ete soğan doğramayan, hariç.
*
12 Eylülcüler Marmaris'te.
28 Şubatçılar Bodrum'da.
Ortada darbe marbe yok...
Son 8 yılın hepsi darbeci!
*
Dolayısıyla, hâlâ olan bitene şaşıyormuş gibi YAŞ'ta sürpriz başlığı atan yalaka arkadaşları kutluyorum gerçekten... Çünkü, manzara kabak gibi ortadayken, atılsa atılsa YAŞ'asın başlığı atılmalı!
hukuksuzlukla hazırlanmış internet siteleri andıcı ve yasadışı kara propaganda faaliyetleri ile ilgili deliller ortadayken bu davanın baş şüphelisi olup kkk yapılmaya çalışılan generali savunmak, darbe ve yasadışı faaliyetler ile suçlanan askerlerin yargılanmasına karşı çıkmayı hükümet aleyhtarı sözlerle savunmak da düpedüz kara propagandadır.
ayrıca yargı madem bağımsız bir yapıdır, başkasının şurasının vaktini, öğle yemeği saatini, izin gününü dinlemez görevini kendi takvimine göre yapar. aksini istemek yargıya müdahaledir.
türkiye'de dikta rejimi olmasaydı, en azından normal anlamda bir demokrasi uygulanabilmiş olsaydı çok daha önce tanışırdı asker yargıyla. demokratik açıdan olması gereken bir durumdur. gerçi sağlık raporu falan bir şekilde kitabına uyduruluyor işler ama, kaçışı yok bunun. hem adalet hem ilahi adalet tecelli edecek bir gün.
Aynı başlık altında ikinci bir yazı yazmama neden olmuştur.
Şöyle ki askerin yargıyla tanışması aslında çok muhalefet edilecek bir durum değil. içinde 800 binin üstünde personel olan bir kurumun her üyesinin doğru düzgün insanlar olması beklenemez. Elbetti türk silahlı kuvvetler içinde de çürük elmalar vardır. ama iktidar oklarının hedefi bu çürük elmalardan ziyade kendi önlerinde durabilecek isimler oluyor ve elbette ki pekçokları gibi buna da karşı çıkıyoruz. üstelik bunu yaparken çok az bir gündem bilgisi olan insanların bile anlayabileceği şekilde pervasızca yapılıyor. Oysa ki yargı yoluna gönderilebilecek ve tüm kamuoyunun siyasi görüşü ne olursa olsun mutabık olacağı konular üzerine eğilinmiyor.
Bunun en büyük örneği Çukurca'da 6 askerimizin şehit edildiği pkk saldırısı öncesi, pkk militanlarının insansız uçak heronlar tarafından tespit edilip fotoğraflanması. Bu fotoğrafların türk ordusu'nun komutanlarına bildirilmesi ama sonrasında saldırının önlenmesi ya da püskürtülmesi amacıyla birşey yapılmaması. Bu konuda ki yazılar neredeyse bir haftadır iktidara yakın gazetelerin manşetlerini süslüyor. Survivor adası'nda ya da evcilik oyunu'Ndan fırsat bulabilenler bu durumu takip ediyor. Ama ne acaip bir iştir ki ne Genelkurmay başkanlığı ne de başbakan bu konu üzerinde tek açıklama yapmıyor. Yahu bu olay gerçekten oldu m? Olduysa neden suçlular yakalanmıyor. iktidar yanlısı ya da muhelefet yanlısı olsun hiçkimsenin bu ülkenin 6 evladı öldürülürken ideoloji güdeceğini sanmıyorum. Beklerdim ki Genelkurmay bu konu üzerinde "evet, ne yazık ki bu olay doğrudur ve suçlular şunlar şunlar şunlardır ve cezaları görüşülmek üzere mahkemeye sevk edilmiştir" ya da "Bu olay tamamen uydurmadır ve bu iftirayı atanlar hakkında yasal işlemleri başlatmış bulunuyoruz" şeklinde bir açıklama yapsın. Suçluysa eğer ve haberde doğruluk payı varsa asker yargıyla bu şekilde tanışsın. Doğru olması korkunç birşey ama heryerde herşeye hazır olmak lazım. Üstüne üstlük gazzede öldürülen insanları başbakanın daha fazla sahiplendiğini görüyoruz. Elbette ki orada olan insanlık dışı eylemlere sesinin çıkması takdir edilesi birşey ama kendi ülkesi sınırları içinde 6 gencecik insanı öldürülürken de aynı duyarlılığa sahip olmasını bekliyoruz. Aksi halde nasıl inanalım samimiyetine.
Asker yargıyla tanışacaksa bu şekilde tanışmalı. Yok iftira ise kendileri mahkemeye versin bu haberi yapanları ve yine tanışsın yargıyla. Üstelik bu haber doğruysa askeri sır niteliğinde olması gereken bilgilerin nasıl bu kadar rahat basının eline geçebildiğini sorgulamalılar.
