boşverin o başlığı da durumu birlikte bir daha düşünelim.
ordu komuta kademesinin devletin başı ve başkomutan tarafından verilen ve milletin temsilcilerinin katıldığı kutlamaya alternatif kutalma düzenleyerek katılmaması, ordu komuta kademesinin düzenlediği alternatif kutlama toplantısına ankara'daki birbirlik/kışla komutanı katılmayı reddedip kendi kışlasında alternatif kutlama yapması ile eşdeğerdir.
genelkurmay başkanının davetine icabet etmeyip kışlasında kutlama yapan birik komutanının düşeceği durum 29 ekim 2010 günü cumhurbaşkanının verdiğ cumhuriyet bayramı resepsyonuna alternatif resepsiyon düzenleyip katılmayan komuta kademesindeki devlet memurlarının düştüğü durum olacaktır.
ülkenin cumhurbaşkanı en büyük asker olmadığı için, ( askeri eğitim almamış zamanında patates soyan er bile cumhurbaşkanı olabilir) ASkerin davete katılmaması demokratik bir haktır. Öyle olmasa ona davet denilmezdi zaten.
Ülkenin cumhurbaşkanı bile olsa sözünü sonuna kadar dinleme zorunluluğu dikta etmektir, faşistliktir.
o değil de, asker ile hükümet, asker ile devlet, asker ile millet yav ne derseniz diyin işte.. askerle hiç bir mercinin arası eskisi değildir, olamayacaktır da... çünkü artık askerden tırsan bir yapı yok. herhangi bir partiyi savunarak değil sadece bir vatandaş olarak belirtmeliyim ki her şey ama her şey değişiyor, değişmek zorundadır.
aslında çok ama çok sevindirici bir hal içindeyiz. bu sözlerimin akp ile alakası yok, gelişen beyin yapılarından bahsediyorum. askerden korkmak niyedir?
hea gelelim konumuza, davete icap etmemek benim yukarıda söylediklerimle çelişiyor değil mi? şöyle bağlayayım; köşeye sıkıştırılan çaresiz kedi cırmalar.
askerin resepsiyona katılmamasından rahatsızlık duyan ifade. oysa ben olsaydım bu durumu "asker resepsiyona katılmamış; çok da fifi!" şeklinde dile getirirdim. ne yani, sen katılmadın diye tadı mı çıkmadı resepsiyonun, çok mü üzüldük sandın, cumhuriyet mi gitti elden, yoksa sahipsiz mi kaldı koca cumhuriyet!
devlet memuru amirine kafasına göre itaatsizlik edemez. kelime oyunlarıyla kıvırmaya kalkmayın. demokrasi sorunuza gidiyorsa patates soyan değil omzunda dört yıldız olan cumhurbaşkanları başbakanlar istiyoruz, biz askeri diktatörlük yanlısıyız diyin açıkça.
cumhurbaşkanı veya başbakan milletin demokratik temsil kanalarıyla seçmiş olduğu yöneticileridir ve herhangi bir kurul kararıyla ya da makam tarafından atanmış asker sivil tüm devlet memurlarının amiridir. bunu bilmeyen cahiller boşuna zırvalamasınlar.
ankara'da zırhlı birlik okulu tümen komutanının genelkurmay resepsiyonlarına alternatif kutlama yapma hakkı ne kadar varsa genelkurmayın da cumhurbaşkanına alternatif olmaya kalkma hakkı o kadardır. birinin anlamı ve sonucu neyse diğerinin de odur.
zorunuza gidebilir ama genelkurmay başkanlığı darbe anayasasıyla milli savunma bakanlığı yerine başbakanlığa bağlanmış olsa bile anayasa gereği seçilmiş yöneticilerin emrinde olan ve onlar tarafından atanmış bir devlet memurunun bulunduğu bir makamdır. muhtemelen ilk kapsamlı anayasa değişikliğinde de dünyanın tüm gelişmiş ve demokratik ülkelerinde olduğu gibi milli savunma bakanlığına bağlanacaktır.
2007'den önce birilerinin yaptığı terbiyesizliklere her türlü kılıfı uyduran minare hırsızlarının şimdi "özgürlük" sevdalısı kesilip amir memur ilişkisini öne sürmesine neden olay.
evet resepsiyona katılmamakla bir tepki gösterilmiş belki de amire karşı suç işlenmiştir ama bu terbiyesizlik değildir.
terbiye yoksunlarının terbiye dersi vermesi de ancak güzel ülkemde olur zaten!