kemal kılıçdaroğlu isimli kişinin sonuna kadar desteklediği söylem.
gıkını çıkaramıyor çünkü. yoksa chp nin "esas" genelbaşkanı kendisini görevden alabilir.
ordu darbe yapmadı diye dertlenen, efkarlanan sıraddan bir chp'li beyanatıdır. öyle gaf falan değildir. basbayağı darbe hayali kuran ve hayal kırıklığına uğrayan bir kişinin içten serzenişidir.
şimdi gelelim bu lafı fi zamanında bülent arınç'ın söylediği lafla kıyaslayanlara.
birisi, öncelikli meselesi olan terörle mücadele konusunda başarısız oluyor diye orduyu eleştiriyor ve üstelik 30 yılda gelinen nokta ortada...
birisi ise, üstüne vazife olmayan bir konuda davranmadı, darbe yapmadı diye eleştiriyor.
ve bu ikisi aynı kefeye konulsun öyle mi?
çok akıllısınız len...
kendinizi inandırabiliyor musunuz bari?
kahir ekseriyeti böyle düşünen bir pati içind çenesine en hakim olamayan ve tükürüklerle konuşan sözde anayasa prof.u olan süheyl batum un gündüz düşüdür.
isminde halk kelimesi mevcut olup da halk ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayan bir partinin bir mensubunun türk silahlı kuvvetleri hakkında sarfettiği tarihi söz.
ben bu adamın gizli akp casusu olduğundan şüpheleniyorum. yoksa dünyanın hiçbir ülkesinde ana muhalefet partisinin iktidar partisi lehine çalıştığı görülmüş şey değildir. enazından ben görmedim. gören varsa lütfen bana anlatsın.
Yoksa bu insancıklar, artık darbe dönemlerinin bittiğini, yeni dünya düzeni kurucu ve planlayıcılarının oyuna farklı oyuncuları soktuklarının farkında değiller mi?
Ülkede son 45 yılın en düşük enflasyonu yaşanırken, memleket örümcek ağı gibi otoyollarla kaplanırken, ta anasının örekesinden inşaat sektörüne talep gelirken, üretim rekor üstüne rekor kırarken, dış politikada gözler bölgenin süper gücü türkiye'nin üzerine çevrilmişken...
kim sallar askerin hangi malzemeden müteşekkil bir kaplan olduğunu?
kim sallar hamaset edebiyatını?
iktidar partisi aldığı talimat gereği üzerine düşeni fazlasıyla yapmaktadır. Bir ülke ancak, halkın değer verdiği, sözünü dinlediği güçlü bir iktidar partisi ile istenilen yöne sevkedilebilir.
fakir ama onurlu yaşamak mı yoksa refah içinde ama birilerinin güdümünde yok olmak mı?
işte halk buna kendisi karar verecektir.
Nasıl bir ironidir ki, uzun vadede ülkeyi kaybetme noktasına getirecek olanlar ülkenin menfaatine olan icraatları gerçekleştirirken, ülkeyi geleceğe güvenle taşıyacağı varsayılanlar ülkenin içine etmektedirler?
Yine askeri kullanarak bir örnek verelim. Ülkeniz yabancı bir ordunun işgali altında. Yabancı ordu mensupları asıp kesmeleri, türlü eziyetler etmeleri gerekirken nedense halka çok iyi davranmaktalar, onun rahatı için seferber olmaktalar, öte yandan halkı koruması, işgalden kurtarması gereken kendi askeri ise halkı gördüğü yerde vurmakta, geceleri evleri yağmalamakta, türlü eziyetler etmektedir.
bu örnekte bahsi geçen asker olgusu tamamen kurgudur. Ama siyasi anlamda reel olan da budur.
işte bu yaman bir çelişki, trajikomik bir hadisedir.
Ülkeyi kaosa götürmesi gereken iktidar halkın menfaatine çalışırken, ülkeyi aydınlığa ve refaha götürmesi gereken, ülkenin kurucusu sayılan muhalefet partisi halka eziyet etmektedir.
Bu düğümü çözdüğümüz zaman evrenin sırrını çözmüş kadar sevineceğizdir.
şehitlere kelle, askere benim memurumdur, sözümden çıkamaz diyen askerliği yan gelip yatma yeri değildir diye aşağılayan bir ülkede aslında tepki verilmeden dinlenmesi ve geçilmesi gereken seöylemdir. ancak muhalefet partisinden bir söyleyince iş değişmekte ve direk siyaseten söylemler başlatılmaktadır. neyse ordu kağıttan da olsa sonuçta kaplandır.
bunu söyleyen kişi (Süheyl Batum) hakkındaki düşüncelerimizde yanılmadığımızın kanıtıdır.
ne zaman doğru bir laf söylediki, işi gücü kışkırtmak. konuşurken ağzından salyalar akıyor, etrafa kin ve nefret kusuyor. sevmiyoruz efendim artık böyle particileri.
Süheyl Batum dedi ki; "Referandumda 'evet' diyeceğini açıklayan ünlü sanatçı Sezen Aksu'yu "Sazan Aksu" olarak niteledi."
kesinlikle onayladığım süheyl batum sözü. bundan yaklaşık 10-15 yıl kadar önce 'iktidara geldiğimizde orduyu tasfiye edeceğiz' diyenler, dediklerini yaptılar. geldiler ve orduyu bir güzel dağıttılar, içini oydular. işlerine gelmeyenleri hapse tıktılar. ordudan bir allah'ın kulu da çıkıp 'kardeş sen napıyorsun?' demedi. diyecek yüzleri de yoktu çünkü. o ergenekonlar, balyozlar, darbe planları hepsi doğruydu. neyi savunacaktı ki bu kağıttan kaplanlar? madem yaptınız bir plan, uygulasaydınız abi? niye sadece planda kaldı bu darbeler? ondan sonra istedikleri gibi oynarlar işte sizinle böyle. kağıttan kaplan da derler, iyi ki bu orduyla savaşa girmemişiz de derler.
o değil de, gece gece merak ettim. biz konuşunca asimetrik yıpranıyor da, bu adamlar böyle ipe sapa gelmez laflar edince yıpranmıyor mu bizim ordumuz? bu arkadaşların sözleri orduya tesir etmiyor mu nedir yani olayı? bilelim de bi dahakine biz de bu şekilde konuşuruz.
chp lilerin içindeki gizli darbe fetişizminin add ortamında erken siyasi boşalma ile dışa vurduğu andır.
yazık, 21. yy. dayız, darbe ihtimali de kalmadı.
n olcek bu iktidarsızların hali?
ilk duyduğumda ''kaplanmak'' yani bir maddenin üzerini, sağını, solunu, altını, kenarını, köşesini başka bir madde ile çevirmek,çevrelemek, örtmek olarak kullanıldığını zannetim. ilerleyen dakikalarda stv tarafından yaklaşık 89755416545 defa daha kullanılınca ''haaa!'' dediğim cümledir. zonguldak savcılığıda dün inceleme başlatmıştı zaten.
ayrıca önder sav' ın hacı adayına hitaben; ''ne işin var arabistanda. araplara para mı yedirecen, bak! hem muhammed tutar seni orda, bırakmaz haa!'' diyerek pot kırmasından sonra, chp' nin best of the pot listesinde number one' a aday olabilecek kalitede bir açıklama. hayırlısı olsun bakim.
defne joy lakırdısında olduğu gibi forumda,sözlükte aksi söylenen ama insan kendiyle başbaşa kalınca gene kendine sorduğu sorular gibidir. yeniçerilerden , ittihat terakkiden beri darbeci ve müdahaleci bir geçmişi olan bir kurumun uçan kuşa hesap sorduğu bir memlekette, "bir anda ne oldu da bu kadar tepkisiz oldu bu ordu" diye insan kendine soruyor ister istemez. 12 eylül ya da 12 mart döneminde sivil otoriteye ve seçilmişlere neden bu kadar tahammüllü olamadılar ? uçan kuştan mana, durumdan vazife çıkaran komuta kademeleri recep tayyipden , kılıçdaroğlu'na kadar yerleri değişen satranç tahtasındaki taşların sonu belli hareketlerine neden bu kadar teslimiyetçi ?
not : darbeci falan değilim. taliban gelse iktidara ordunun müdehalesine gene karşı çıkarım. "millet" kendi iktidarıyla yönetilmelidir... ama bu milletin seçimi sorgulanamaz demek değildir.
ben de şahsen bunun bir darbe çağrısı açıklaması olduğunu düşünmüyorum. daha çok "size güvenmekle çok yanlış yapmışız, biz sizi böyle bilmiyorduk" pişmanlığıyla dolu bir açıklama. bugüne kadar ordu cumhuriyetin koruyucusu, kollayıcısı görevini üstlendiği, demokrasiyi ve demokrasinin olmazsa olmazı siyasetçileri çok fazla ciddiye almadığı için, chp de bir yerde yeniden yapılanma sürecine girecek. bu açıklama bir milat olmalı, chp artık askerin ardına geçerek sen aslansın, kaplansın, cumhuriyeti sen korursun siyasetini terketmeli. daha önce de söylemiştim ordu ilker başbuğ döneminde darbelerin çözüm olmadığını iliklerine kadar anladı, hissetti. bundan böyle artık kendi alanında kalmalı. çünkü kışladan çıktığında zarar veriyor. hiçbir ordu demokrasiden, çok seslilikten hoşlanmaz, anlamaz. eğer akp döneminde yolsuzluklar, işsizlik, hukuksuzluklar artmışsa bu halk oraya getirdiği gibi onu yollamasını da bilir.
"darbeye çağırıyor bu adam orduyu" diyenlerinki kadar yanlış bulduğum söylemdir.
bir insanı seversiniz ya da sevmesiniz bu ayrı bir mesele. siyasi görüşünü desteklersiniz ya da desteklemezsiniz , bu da başka bir mesele.
ama bir adamın sözünü kafanıza göre kesip-biçip insanlara aşılamaya çalışmak ahlaki değil.
süheyl batum'un bu söyleminin neden olduğu ortada. gencecik bir teğmenin telefonuna emniyette kayıt eklenerek suçlu duruma düşürülmesine bile ses çıkaramıyorsa bir ordu, bu eleştirilir. bunun militaristlikle, darbe şakşakçılığı ile alakası yoktur.
aynı şey bir emniyet genel müdürlüğü personeli için de söz konusu olsa emniyet genel müdürlüğü bu hususta tepki göstermelidir. yıllarca emniyetin koridorlarında gezdim, teşkilat dayanışması denen şeyi bilirim.
tepki göstermek tankları sokağa da dökmek demek değildir. hukuki işlem başlatılır, halkla ilişkiler çalışmaları yürütülür ve bir şekilde bu olayın sorumlularından hesap sorulur.
bu, bir teşkilatın yapması gerekendir. hem de imajını ve gücünü koruması için yapması gerekendir. sen bunu yapmazsan terörle mücadeledeki başarılarından dolayı devlet şeref madalyası alan adamlar kafasına sıkar, her gün subaylar intihar eder.
süheyl batum'u asker şakşakçılığı ile suçlayanlar nasıl aynaya bakabiliyor ben merak ediyorum. muhıra yazarı yaşar büyükanıt'ın yargılanması için tek bir adım atmayan siyasi iktidarı "türkiye'yi demokratikleştiriyor" diye hangi yüzle savunuyorsunuz?
referandum öncesi darbe ile hesaplaşacağız deyip de referandumun üzerinden vakit geçmesine rağmen darbenin sorumlularıyla ilgili tek bir hukusal sürecin başlamadığını bile bile hangi yüzle buraya gelip ahkam kesiyorsunuz?
chpnin en üst düzey yöneticilerinin bile akıldan ne kadar yoksun olduklarını gösteren söz. ulan gerzek adamlar en büyük destekçiniz ordu onun hakkında bile mal mal konuşabiliyosunuz ya daha ne yapsanız nafile bi bok olmaz sizden.
batuma ait, saçma sapan, kendisinin tsk'ya ne kadar saygı gösterdiğini açık ettiği söz. ama asıl saçma olan kafatasçı chplilerin bu lafı desteklemesi ve hemen bülent arınç ve başbakanın sözlerini ortaya atarak konuyu değiştirme,başka yere çekme çabalarına girmesi.ortada bir yanlış var, kabul edin yahu.bu halinizle acizliğin son noktasındasınız.
sözlükte nedense pek dikkat çekmemiş bir açıklamadır. halkı isyana, orduyu darbeye çağıranlar olduğu sürece chp nah iktidara gelir. bu tür anti demokratik açıklamalar yapanları chp tasfiye etmediği sürece halk chp'yi sandığa daha çok gömecektir.
Doğru söylemiştir. Bu ülke göz göre ve dünyada eşi benzeri görülmedik bir toplum mühendisliği ve dezenformasyonla Çağdaşlaşma yolundan alikoyulup, cahil yiginlar, birilerinin iktidarını ilelebet sürdürmesi için kullAnılıyor ve bir ülke demokrasi kullanılarak farklı bir rejime Sürükleniyorsa ve asker de o ülkenin kurucusu olan kişinin Emanetini korumakla mükellefse, sen emelini gerçekleştiresin diye öyle kös kös bekleyemez.
Ayrıca "ulan süheyLim" tarzı bir hitap Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilebilir mi? Yöneltilirse sözlük yönetimi ne yapar, sözlük yönetimi bir Şey yapmazsa rte ne yapar bilmek isterim.