yarim mektup yazmışsın, yalandan ağLamışsın..
sen orda aşna fişne, bana dert yollamişsın..
sigaramın küLü yok, acısız bir günüm yok..
satıldım kahkahana, kız senin imanın yok..
eteklerin kısalmış, dudakların boyanmış..
kalbin yol gecen hanı, hovardalar dadanmış..
sigaramın küLü yok, acısız bir günüm yok..
satıldım kahkahana, kız senin imanın yok..
tezkereme az kaldı, şimdi istanbul yandı..
seni barlar guzelı, sana kimler inandı..
sigaramın küLü yok, acısız bir günüm yok..
satıldım kahkahana, kız senin imanın yok..
ayrıca; er ve erbaşLar'ın sevdikLerine yazdıkLarı mektupLardır.. bazen o kadar uzun oLur ki, bu mektubun başından bir cümLe, ortasından bir cümLe ve son cümLeyi okuyup mektubu sonLandırırsınız..
bir af beklentisindeyken, af yerine uzuuuun bir of ile ödüllendirilmiş, gösterişli harekatların kırışılan piyonlarına döndürülmüş, dağ çocuklarını öldürmek için dağa çıkarılmış başka gençlere, yakınlarından yazılmış her mektup bu kategoriye girer;
ve onların dağlardan yuvarladığı, içine kardelen koyulmuş her mektup bir kartopudur aslında ve ovaya inene dek çığ olur basar yüreğimizi;
çocukların yakınları ağlar, ağıt yakar, yürekler dağlanır her ölüm haberinde... üstelik ölümler soy, sop, köken, düşünce müşünce ayırmıyor. yanlış savaşların kaçınılmaz ölümleri bize asker mektubu olarak vicdani borcumuzu anımsatıyor ki ilerde bir gün birimizin oğlu bize hesap sorabilir diye:
- o zamanlar, bunun yanlış savaş olduğunu dile getirmiş miydin baba *?
zorunlu ek:
eksilerinize rağmen, gençlerin gençleri kirli politikalar, taktikler ve stratejiler için öldürmesine alkış tutamadığım için üzgünüm. eksileriniz bana insanlığımı bir kez daha anımsatıyor.
15 askerin artık yazamayacağı şeydir; 122 adet başka düşüncenin askerinden ise söz edemiyorum...
bir acının böylece hissedilmesi, böylece ifade edilmesi onu hafifletmiyor, ağırlaştırıyor. 15 askerin yakınları artık böyle asker mektuplarını başka birilerinden alacaklar... ne acı, ne yazık! daha yazık olan ise, çılgın bir savaş ve ölüm tacirliğinin, yeni asker mektubu yazarlarını kıskacına alması ve kimi sözlük yazarlarının da isterik çığlıklarla bu korkunç gidişe, bu çağ yangınına körükle gitmesi. yeni acılar ve yeni ölümler niye kimsenin umurunda değil? haaa, onlar teferruat, onlar sıradan bir zayiat listesi elemanları... çünkü söz konusu olan vatan!
yanlış vatan tanımları... yanlış vatan savunucuları... yanlış çözümler... çözümsüzlükler... bu vatanın bölünmesini istemeyip de daha akılcı ve insancıl önerileri olanlar, nerdesiniz? asker mektupları kanıyor...
1929'da, doğuda, o günün en modern savaş aracı sayılan uçakların yanında fotoğraf çektirip: isyancı kürtleri bitirdik! diye demeç verenler, o gün nasıl halkımızı yanılttıysa ve isyan sayısı 29'a kadar geldiyse, bugün de bu aldatma sürüyor. demek ki sorunu doğru teşhis edememişiz ve çözümü yanlış yerde aramışız... nasıl yanıltıldığımızı algılamak ise acıma ve adalet duygusunu yitirmemiş kardeşlerimize kalmış...
asker mektupları artık kanamasın! gerçek acıyı onların en yakınındakiler yaşıyor... bize kalan sanal bir acı... ama acı!
yine yakmış yar mektubun ucunu
askerlikte sevda çekmek zor diyor
yükleyip postanin bana suçunu
hatırımı teller ile sor diyor
askerlikte sevda çekmek zor diyor
dinlenmeler bir sigara içimi
duman duman sen kaplarsın içimi
çiğdem çiçek açmış tezkere yakın
yeşiller giy artık yollara bakın
sevgilim kendini nazardan sakın
seni düşte gördüm hayra yor diyor
askerlikte sevda çekmek zor diyor
dinlenmeler bir sigara içimi
duman duman sen kaplarsın içimi
duygusal patlama yaşayan asker ırkını, bağlama eşliğinde bir kez daha bunalıma sürükleyen selam kelam topluluğu. genelde kokulu ve renkli kağıtlar üzerine döşenir nameler. içine gül vs sıkıştıran da görülmemiş değil hani. ben değil de bizim bir arkadaş var o görmüş.
Yıldızları al götür nazlı yârime yetir,
Ona gidemem ana onu kabrime getir,
Ah ana ben ölürmüyüm acep yok olurmuyum,
Nazlı yârin dilinde ad olur kalırmıyım..
Mataram yıldız dolu yar için sakla anne,
Her gün benim yerime papatya kokla anne,
Kavuşuruz ötede düşlerde bekle anne,
Ben nazlımdan ayrıldım dağlar dağa kavuştu dağlar dağa kavuştu..
Nazlı yar beklemesin kınayı saklamasın,
Sürsün pamuk eline kabrime gelsin anne,
Ah ana ben ölürmüyüm acep yok olurmuyum,
Nazlı yârin dilinde ad olur kalırmıyım..
ana beni sakın sakın öldü bilme,
Canımda can gitti deme,
Koparsa yine bir fırtına ve kem göze gelirse yurdum,
Bu toprak taşırmı beni kudururum.
Anafartada gelincik Sarıkamış'ta kardelendim,
Sakarya'da boy verdi diktiğim fidan,
Ana şimdi sana ağlama derim ya,
Bilirim sen gine ağlayacaksın,
Göz pınarların ne zaman kurudu ki
Şimdide kurusun,
OLSUN BE ANA VATAN SAĞOLSUN !
savaş belgesellerinde döneme tanıklık etmesi bakımından bazılarını okurlar ama insanın içi kıyılıyor dinlerken. ben askerde mektup yazmadım. belki kısa dönem olduğum için yazmadım ama uzun dönem de olsaydım yine yazmazdım herhalde.