Bir çağlayan savrulur
mor uçurumlarından,
bir deniz türkülenir
gözlerinin arasından,
gökyüzünün cümbüşleri
kuşlar uyanır sonra
rengi yiter ıssızlığın
Gamzelerinin ucundan
kelebekler havalanır
bahar gelir usulca,
tenimi yollara böler
kımıltılar kervanı
taşır beni yüksünmeden
ürpertiler içine
çözülür zamanın pası
iki oda bir salonda
ipektir sözlerin şalı,
kapılar güne açık
pencereler demirsiz
maskeler duvarda süs
bir huzur bahçesidir
camlara dayanan dünya,
nazlı bir sevgili gibi
öpüverir sıcacık
aşk eksilmez ömrümden. **