geliyorum da demiyor ki..
hayır, bari onu söyle bir hazırlık yapalım değil mi?
onu bırak, merhabası bile yok nemrutun.
öyle çat kapı geliyor, ayıp diye bir şey var..
insan bir haber verir, börekler filan açardık nazan ablayla oturup ne bileyim işte..
"aşk gidiyorum demez"miş! böyle diyor rahmetli duygu asena. oysa aşk sana hiç bir şey demez ki, sinyaller verir ve anlamanı bekler. böyledir o,kabullensen iyi edersin. eğer alıcılarını kapatıp sadece içindeki o sonsuz sandığın aşkının büyüsüne kapılıyorsan, bir düşmana dönüşür belki de sevdiğin sen anlamadan...
neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda az çok fikirlerim vardı aşka dair. kitap, beni tüm düşüncelerimi gözden geçirmeye zorladı. aşkın, tutkunun peşinden koşup her şeyi dolu dizgin tadıp anı yaşamak mı, sorumlulukların ve sadakatin sözlerine uyup içini kavuran hislerden kaçıp hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmek mi? ikinci seçenekte yaşamak dedim; tabi o halde nefes aldığın süreçte yaşadığını iddia edebiliyorsan...
anladığım en önemli gerçekse aşkın faniliği oldu... o çok büyük cümleler sarfedenler, asla diyenler nerede hani? eskiden sevdiği kişinin beraber olduğu kişileri tanımadan yargılayanlar geldi yerine, eskiyi karalayarak unutmaya çalışanlar. varsın öyle yapsınlar, kendileri için en iyi olanı kendileri bilirler. Aşk fani dedim ya, bak hemen nasıl da kaybolup gidiyor ortadan... başta ılık bir meltem gibi içini okşayan, ardından fırtına gibi oradan oraya sürükleyen, hortum gibi darmadağın eden ve sonra hiç bir şey olmamış gibi durulduğunda geride savrulmuş kalpleri, bedenleri bırakan hissiyat...nerede?
bir diğer gerçekse aşkın bencilliği, aşıkların.. bencil insanların bencil aşkları da bencil oluyor ve herşey tıkır tıkır işleyen şu zaman mekanizmasının içinde bir kısırdöngü halinde devam ediyor. ne zaman ki kalp, akla hükmediyor; o zaman ver elini melankoli, hüzünlü şarkılar, geçmiş duygulara savrulan küfürler, iç çekişler.. seveceksen ya sonuna kadar seveceksin, ya da vazgeçtiğinde olduğu gibi kabul edecek kadar güçlü, çirkinleşmeden, kirletmeden kirli olmayan elleri.. bir seçim yapmak gerekiyor ve tüm seçenekler çeldirici, hepsini seçmek istesen de imkansızlığını bile bile kahrolmaya devam ediyorsun. Saçmalık... o kadar sevdik, savaştık, yenildik... Kazanan kim? o mu? ben mi? aşk mı? hiçbiri... yanlızlığımız.
içten ve akıcı anlatımıyla kolayca okunup bitirilebilen çeşitli senaryolarla 4 ana karakteri ayrı ayrı sentezleme imkanı veren duygu asena romanı.
aşkın ne olduğunu neye benzediğini yazarın okuyucuya yöneltiği ve okuyucuyu da sadece okuyarak değil konuya dahil ederek düşündüren aşkın nereye gittiğini bulma oyunu.
kesinlikle kişinin içindeki yüreğe baglı kimisi bı yerden sonra bıkar yavas yavas askıda sevgiside biter kimisi etkilendiği bir olay sonucu birden karsısındaki ınsana olan duygularını kaybeder kimiside karsısınaki insana duydugu askı hic yetirmez aksine gun geçtikte sevgisine sevgi katar.