Beynindeki ağları kalbime örmeyeceksin
Sevgi dolu yalanlarını söyleyemeyeceksin
Sevgim öyle çöktü ki altında ezileceksin
Artık benim nefretim bile değilsin
Bir duygu ki,bir duygu bu
Düş değil,gerçek değil
Bir duygu ki,bir duygu bu
Aşk değil,nefret değil
Benim için artık sen koskoca bir boşluksun
Düşünülmeden yaşanılmış Bir kötü şarhoşluksun
içimdeki boşluğa el süremeyeceksin
Artık benden bir iz bile göremeyeceksin
Öylesine uzağım ki erişemeyeceksin
Artık benim nefretim bile değilsin
sevdiğinden ayrılan insanın hissizleştiğini anlamasıdır. gidenin arkasından dökülen gözyaşları sakin sular her zaman derin akar sözünün yansıması olarak kalır geride...
aysecan: bilocan senin bana karsi olan duygunun adinin ask olmadigina karar verdim.
bilocan: eeerrmm.. kemkum.. sey ben aslinda ayrilm..
aysecan: ama biliyorum benden nefret etmiyosunda.
bilocan: ee yani etmiyorum da, aslinda baskasi va..
aysecan: yani sendeki sempati de degil, sevgi de degil, cozemedim ben seni.
bilocan: eeeeee!! verince aliyon, isteyince veriyon. ask degil, nefret degil, sevgi degilse ne bu ozaman hamunagoyum?? haa?? ayriliyom senden!
aysecan: uhuuhuhu..
her ne kadar terkedilme korkusu var gibi görünse de aslında böyle bir anlam taşımayan, bilakis hala içi sevgi dolu bir insanın yakarışıdır. karşısındaki insan ona ne zaman dönerse kabuludur aslında. çünkü yazar sevmiştir ve dönülmez bir yolun başlangıcında artık rol yapma gibi bir lükse sahip değildir, olamaz da..