bulutlara dokundurabilecek bir sevgili varsa, doğrudur. ama hangimiz, dokunduk veya uzun süre dokunabildik ki? dokundum diyenler de, hep kara bulutlara dokunmuşlardır.
chakra diye bir yerin/markanın gazetelere boy boy verdiği 14 şubat reklamının başlığı... şöyle de devam eder;
--spoiler--
küçücük bir dokunuşla bağlanırsınız önce... bulutla dokunur gibi, dokundukça içiniz kıpır kıpır olur, daha çok hissetmek istersiniz... gözleriniz kapalıyken dokunursunuz, her detayını aklınızda tutmaya çalışarak... bazen gözleriniz açıkken doyasıya bakarak... bazen sadece gözlerinizle dokunursunuz... sanki gökyüzündeymiş gibi, nın büyüsüne kapıırsınız... ve bir kez bu aşka kapıldınız mı, bir daha başka hiçbir şeyde aynı dokunuşu bulamazsınız... aşkla dokunmanın, dokundukça aşık olmanın mutluluğunu yaşıyorsanız, harika bir gün geçirmeniz dileğiyle...
--spoiler--
yaz aşklarını yalancı çıkaran söylem. kaldı ki iskandinavların dünyanın en romantik insanları olması gerekir bu çıkarıma göre. ama bakıyoruz dünyanın en soğuk insanları kuzeydekiler ya da biz öyle biliyoruz. aslında söylenmek istenen şeyi anladım ama aşkın somutlaştırılması beni öküzlüğe itiyor, anlamak istemiyorum. niye çünkü bugün bulut, yarın araba, ertesi gün para ile endekslenecek bir şey halini alıyor bu. bu konuda öküzüm, bulutları çıkar bu başlıktan öküzlüğümü kaldırayım, dokunayım...