aşk için yapılmış binlerce tanımlama arasında en gerçekçi olanlarından birisidir kanımca.. önce o pırıl pırıl parlayan kırmızı şeker büyüler insanı. hele bir de tadına bakınca. insanı kendinden geçirir. başlarda sakin sakin, tadını çıkara çıkara yerken, içerdeki elmaya yaklaştıkça heyecen artar, "dışı böyleyse içi kimbilir nasıldır" diye düşünülüp hızlanılır. elmadan alınan ilk diş tam bir hayal kırıklığıdır. yine de devam edilir. elma kötü olabilir ama önceden yediğiniz şeker ne kadar da lezzetlidir canım.. ve sonuçta elinizde ne şeker ne de elma kalmıştır. ne yapacağınızı bilemediğiniz bir kazıkla başbaşa kalırsınız. fakat, o ilk başta yediğiniz şeker var ya, işte o öyle bir şeydir ki hafıza kaybı başta olmak üzere, geçici ve kalıcı bir çok hasar bırakır. bu sebeple elinizdekinin bir kazık olduğunu idrak etmeniz biraz zaman alır. bu idrak sürecinde siz çoktan yeni bir elma şekeri edinmiş ve büyülü şekerinin tadına yeniden bakmışsınızdır bile.
ama kazığında da izi kalır... kıpkırmızı şeker rengi. gözünüze gerçeği soksun diyedir. yerleşik duyguların yerleşik izler bıraktığını ispatlar gibidir.
kimisine o elma sekerini yemek bile nasip olmaz.
nasip olanlarinda kazigi gördükce yemez olaydim deditiren bir olay...
yani elma sekerini yesen bir dert yemesen ayri bir dert