zindan edilen hayatın süresi yine aşk acısı çeken kişiye göre değişmektedir... hemen hemen herkes yaşamıştır bu aşk acısı denilen mereti... yüreğine oturttuğu o kişinin bir anda çekip gitmesine dayanamayan insan kendini bu dünya'nin en şanssız kişisi ilan eder... alkole sıgaraya vurur kendisini... o hiç dinlemediği arabesk şarkıları ardı ardına listeler winamp de odası resmen bir batakhaneyi andırır...
geceleri poposunda pireler uçuşturarak uyumak varken, yorganın altında sabahlara kadar ağlayarak harab eder kendini... daha ilk terk edilişi ise atlatması da epey uzun zaman alacaktır... hatta bu terk edilişi hazmedebilmesi için etrafından epeyce bir uzaklaşacaktır... zaten etrafındaki insanlarda bu aşk acısı çeken arkadaşlarının kendini bir türlü toparlayamamasından dolayı sıkılmışlardır...
- yeter giden gitti, o şimdi kimin kolunda allah bilir... sen neden hala onu düşünüyorsun?
tarzında yaklaşarak aklını başına getirmesine yardımcı olurlar...
aslında bu acının geçici olduğunu anladığında ise kendinden epey bir şey kaybetmiş olur... artık yeni aşklara yelken açmak için arkadaşlarının arasına bomba gibi geri döner... artık gelsin biri, gitsin biri tarzında yaşamaya başlamıştır bile...
bundan böyle karar verdim; hayatımı kendime zindan etmeyeceğim deyip, kendin için bişeyler yapmaya uğraşıp, yaşanan onca güzel şeyi unutmaya çalıştıkça, iç organlarını daha bi içinde hissedersin ve için acır.. ve en kötüsüde nedir bilirmisiniz? bu acı da neden olagelen şey ne bir ihmalkarlık ne de bir kendine bakamama( üşütme..)dır. sadece sevmişsindir. reçeteye yazılacak olan tek şey budur.
açsındır sevmeye sevilmeye, fahişe gönüllerden bıkmış, sokak delikanlısı tabiriyle; ''delikanlı aşk'' aramaya başlamışsındır. borç harç, geçim derdi derken zaten hayat yeterince omuzlarına küfe yüklemiştir. arada birazcık olsun kafanı kaldırmak soluklanmak istersin, bir kadına arkadaştan öte bir şekilde sarılma hissiyatı seni yer bitirir...
klişe bir türk filmi karesinden alınmış kader ağı modelinde biri çıkar karşına, dersin işte bu, dersin galiba bu sefer gol olacak...
akabinde olaylar gelişir, nasıl zor gelir şimdi tanışmak başka biriyle, daha bir ağırdır kurmak o devrilen cümleleri ve anlatmak herşeyi ilk kez anlatır gibi...
rayında görünür ilk başta, çabuk tükenir canım cicim denen taze zamanlar, kalırsın cami avlusunda ki piç modeli gibi ortada, sen onu tutmaya çalışırken o sana çoktan sırtını dönmeye hazırlanmıştır.
heycanımı kaybettim, ben sana alışamadım gibi lanet ötesi hezeyanlar koyar önüne, dersin ''nasıl olur'', ''ben bunu haketmedim''... feryadını sadece duyarsın birde seni anlayabilen 3-5 kişi...
böyle kurdu bırakır gider içine, vicdanınla duygularının savaşını bitirmek için mi paralarsın kendini o saatten sonra, yoksa biraz tebessüm etmişken, zarıl zarıl ağlamak zorunda kalışına mı yanarsın?
hani der ya çok sevdiğim bir şair;
eskisi gibi ağlayamıyorsa sadri alışık,
çapkın şöför gülüsünü kaybettiyse ayhan abi,
ve aşık olamıyorsa izzet günay mahallenin en güzel kızına,
bilki senin dünyanda kıyamet vaktidir artık...
sadece kendisine zindan etse iyi. puyşt bir de sanal aleme blog, sözlük yazarı olarak dadanıp bize de zindan ediyor. eski sevgili temalı yazılardan maksimum hızla kaçar oldum.