Bursa'da bir çok ailenin ev kirasından az olan ücret. Eski Fakülte tarafında bile ev kiraları 450-500 ytl'na dayanmış iken, asgari ücretle çalışan bir türk vatandaşının bir ay boyunca nasıl geçindiği, en baba ekonomi profesörlerinin bile içinden çıkamayacağı iktisadi bir problemdir.
Lakin bunun sorumlusu iktidar değil, halkın kendisidir. Kusura bakmayın, işinize geliyorsa. Gelmiyorsa kapıkule orada.
Siz bütün gün kahvelerde pişpirik oynayıp memleket kurtarın, karı kız muhabbeti yapın, futbol otoritesi olun, ama hiç üretmeyin, hep tüketin, iş beğenmeyin, sonra da işsizlik var deyin. Sonra da asgari ücret niye böyle diye dövünün.
bekar olduğum halde aldığım ama geçinemediğim ücret. bu maaşla ev geçindirenleri düşündükçe şükür ettiğim olanaksız maddi yaşam desteği, biçilen en haksız emek değeri.
adı asgari ücret tamam az olucak eyvallah bir itirazım yok da insanlar geberecek be bu ücretle. öldürmeyecek kadar olmasının ne alemi var. şu boku biraz daha yükseltseniz boyunuz kısalır sanki sevgili hükümet üyeleri.
her ne kadar zengin bir insan olduğum için asgari ücretin sikimde bile olmaması gerekse de ben duyarlı bir insanım. bu adamlara insanca yaşayabileceği paraları, hakları olanı vermiyorlar. birtakım monşerler de bu insanları hor görüyor.
bizzat varlıklı arkadaşlarımın asgari ücretle çalışıp marka takılmaya çalışan insanlarla daşşak geçtiğine şahit oldum ve canciğer arkadaşlarımla dalaştım biraz.o insanlardan biri tartışma esnasında yanımızda olsaydı şöyle seslenirdi bunlara; "ulan puştlar asgari ücreti yükselttiniz de biz mi yok bize bu kadar yeter dedik" diye hayıflanırdı herhalde. tabi marka giymek bir tek monşerlere bahşedilmiş bir lütuf. emek verilmeden kazanılan paralarla aldığınız uyduruk kumaştan pahalı marka elbiselerinizi o "askeri" ücretli ezik diye tabir ettiğiniz insanların gözünün içine sokmadınız mı? siz ezik değilsiniz bravo? batı'da avrupa'da, mtv'de ne gördüyseniz taklit etmediniz mi? bu aşağılık psikolojisiyle yıllarca övünmediniz mi? şimdi altta kalan, horlanan, siktiredilmiş, ırgat gibi çalışıp , üç kuruş kazanmış, tıpkı sizin gibi birilerine özenmiş, binbir güçlükle belki de senede bir defa bayramlık olarak uyduruk markalı bir tişört almış gözlerinden öpülesi insana yüklenmek ne ile açıklanabilir? tamamen savunma mekanizması. bu aşağılık kompleksi hepimizi esir almış durumda. herhangi bir avrupa ülkesinde size hangi gözle bakılıyorsa ki bu göz ikinci sınıf aşağılık insan gözü, siz de dar gelirliye, altta kalanlara, ezilenlere o gözle bakıp, öyle hareket ediyorsunuz. ama bu aşağılama sizi ne yazık ki o özendiğiniz senyorlarınız yapmıyor topunuz eziksiniz.
devletin müdahale etmediği bir ekonomide arz ile talebin kesiştiği noktada belirlenecek olan ücrettir. Ancak devletin dışarıdan müdahalesi ile çalışanlar daha yüksek bir gelir elde eder, ancak daha az insan çalışır, işsizlik artar.
devlet bu rakamı(470 ytl), bir ailenin geçinebilmesi için öngörmüştür. fakat 2007 mart ayında başka bir devlet kurumu, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını 2.200 ytl olarak açıkladı.
Turkiye Cumhuriyeti Kanunlarina gore; Bir kisinin ailesiyle birlikte 1 aylik yeme, icme, sosyal faaliyet (tiyatro dahil), saglik, ulasim, kultur gibi ihtiyaclarini karsilayabilecek minimum ucrettir. 500 YTL ile bunun ne kadari hangi kalite ile yapilabilir bilinmez...
köleliği yasaklamanın romantik özgürlükçülerin değil kapitalistlerin başarısı olduğunun kanıtı.
asgari ücrete tabi bir çalışanın patrona gidip kölesi olmak istemesi halinde olacaklara bakalım: bu köleyi besleyecek, barınacak yer verecek, doğal olarak ailesine de aynı şartları sağlayacak. Nereden bakılsa her kölenin sahibine maaliyeti minimum 2300 ytl civarında olacak.
Kapitalistlerin özgürlükçü olmasının nedeni basit bir hesaba dayanır. "maaliyet" Köle sahibi olmak belki "prestigious"tı eskiden, ama hiç "cost-effective" değildi.
Şimdi verirsin eline devletin belirlediği bilmem kaç kuruşu ve diğer sosyal hakları. Taş çatlasa maaliyet 1000 ytl'ye ulaşmaz. Artık o parayla bu özgür işçi ne halt yer, onu da kendisi düşünsün. Yedi tane doğursun, sokaklarda dilendirsin, zorla mendil sattırsın, olmadı kapkaç çetelerine aylığı 1000 ytl'den pazarlasın. Herkes kendi değerini kendisi üretecek. Liberal ekonominin en sevdiğimiz yönü de bu değil mi? Rekabete açık, yaratıcılığı cesaretlendiren yapısı. (Hastasıyız)
ev kirasını ödesem elektirikle suyu kestiririm
küçük oğlan okula ara verse bu yıl büyüğü göndeririz
bu ay yemek yesem öbür ay aç kalır üstüme birşeyler alırım
gibi duyunca utanılacak hesaplar yaptırır bu ücret.
NEYE GORE HESAPLANDIGINI BIR TURLU ANLAMADIGIMIZ
ADI GIBI KENDI DE AZ OLAN HESAPLAMAYA KALKTIGIMDA HER AY ALDIGIM UCRETIN 2 KATI BORCUMUN KALDIGINI ANLADIGIM UCRET MI DESEM SADAKAMI???