asgari ücretle çalışıp, telefon olarak iphone tercih etmektir. bilmem kaç katı maaş almanıza rağmen sizde iphone yokken bu kişide bulunmasına sadece güler geçersiniz. hayır babadan zengin diyeceğim değil, kredi kartlarına boğulmuş bir maldan bahsediyoruz. yazık... hayır bi de neden blackberry değil de iphone yani.
inanılmaz bir triptir bu.
şöyle ki: adamın aldığı maaş 900 lirayı geçmez. kredi kartı sağolsun der geçer. ha iphoneu alır ne yapar sizce? kaç kere kullanır i tunes u? ya da itunes u kullanmaya çalışır mı?
benim insanımın kullanacağı telefonun fiyatı 200 liradır. kullandığı fasilite o kadardır çünkü.
ayar oluyorum lan.
çok dolmuşum bu arada da farkettim gençler.
tamam tamam klavyeyi yavaşça bırakıyorum.
bana kapitalizmin bir oyunu mu bu... insanların statüsü elindeki telefon, altındaki araba, üstündeki kıyafete göre belirlenirken, kazancına bakmadan lüks bir şeye sahip olmak isteyen insanı ayıplayamazsınız. O kişide oluşan toplum baskısını düşünmek, onu anlamamıza yetecektir. kendini var etme biçimidir bir çeşit, kabul ettirme biçimi. onda bu algıyı da bizler yaratırız, daha fazla değer göreceğini sanır, çünkü toplumumuzun büyük çoğunluğu en azından %50'si güce tapan ve koyun gibi yaşayan insanlardır. bu yüzden de ekonomik güç göstergesi olan tüm nesneler, insanlar için cazip görünür. bir bar, cafe ya da her hangi bir yere altınızda lüks bir arabayla yanaştığınızda gördüğünüz itibarla, herhangi bir arabayla yanıştığınızda gördüğünüz itibar aynı değildir. aynı şekilde masaya bıraktığınız telefon da sizin itibar görme ya da görmeme sebebiniz olabilir.