hayatımın en korkunç anı... aynı zamanda en kompleks dumuru.
aslen kendisi de asansörcü olan dayımın apartumanındaki asansöre ne de olsa bişi olmaz diyerek annem, teyzem, evli barklı kuzenim, ufak kız kardeşim ve ben biniyoruz. asansör iki bilemedin üç kişilik. o gün hala niçin bindik o asansöre bilmiyorum. neyse bir yerden sonra asansör doğal olarak dayanamıyor. sıkışıyor, kalıyor. ancak geçici bir sorun farkediyoruz. teyzem farketmiyor işte, keşke o da farketseymiş. çünkü çok fena osuruyor abi asansörün içinde. iki eliyle de olanca gücüyle kapıya vuruyor. bizi kurtarın, kaldık biz diye bağırıyor. hatta bi rivayete göre (annem) teyzem altına sıçmış olabilir orada. heh işin enteresan tarafı kuzenim osuruktan çok fena tiksinen bir adam ki öyle böyle değil. ufak kız kardeşimin de korkmaması, teyzemin o tarzani hareketlerinden daha çok tırsması ve annemin bacağını ısırmasıdır olay. inanılmazdır.
iki gündür asansörün ışığı yanmıyor.
Korku tüneline binmek gibi yemin ederim katları çıkış süresi katlanıyor sanki. Astım olmasa merdivenleri kullanacağım ama beş kat yahu.
Buradan apartman yöneticimiz servet amcaya sesleniyorum.
-Yönetim istifa. Giriş katta oturuyon tuzun kuru tabi.
Asansörde yiyişen dayılar videosunu aklıma getirmiştir ulan ne güzel geceydi niye yaptınız lan bunu niye hatırlattınız lan gene bak yine hayattan tiksindim.
klasiktir, dizi/filmlerde geçer.
yabancı zat kulaklıkla telefon görüşmesi yapmaktadır. aşırı aşırısı dikkatsiz ve alık olan bendeniz, tabi ki kulaklığı farketmem ve kişinin benimle konuştuğunu zannedip, sonrasında kulaklığı farketmemle dumura uğrarım.