Bir velet vardı, bıkmadan usanmadan sürekli asansöre sıçardı. Bina sakinleri olarak evinde tuvalet olmadığı kanısına varmıştık en son. Sidiğinin bir kokusu vardı sarhos ederdi adamı.
Binadaki moruklar da asansöre kamera takılması için gerekli olan parayı vermek yerine bok kokusu çekmeyi tercih ediyorlardı. Neyse iste bir şekilde geçti, artık o binayı özlüyorum. Sidikli asansörle gizemli bir bağ kurmusum herhal. Tabii o velet de büyümüştür şimdi. zırtapozun kimliğini asla tespit edemedik.
Sıçıldı efendim! bundan önce de sıçılmıştı! muhtemelen bundan sonra da periyodik aralıklarla sıçılacaktır. peki nedir asansöre sıçmak? freud'un anal dönem diye tabir ettiği 1-3 yaş arasındaki mevcut evrede, fiziksel olarak bir kenara ruhsal olarak resmen sıçmış insanların büyüdüklerinde geldiği neticedir. anal dönemi atlatamama nın verdiği psikoloji, monoton geçen günler, sıçanımızı fiili fantezilere, değişik tadlara doğru sürükler. sıçanımızın mevcut durumunun, seks hayatını renklendirmek adına yatak odasından ayrılıp parkta, bahçede, asansörde, bisiklette, sevişen çiftten hiçbir farkı yoktur hattı zatında. değişik heyecanlar arar, farklı maceralara yelken açar. asansör, tek başına bindiğimizde konsantre olunabilen, güven duygusunu peak yaptıran, samimi bir yerdir. bu özellik, farklı insanların farklı ruh hallerine, farklı şekillerde tezahür edebilir. sıçanımızın maruz kaldığı bu atmosfer, neticesini bu gibi bir eylem olarak bize gösterir.