Çok farklı bir anlatım tarzı ve kurgusu vardır. Bir Yahya Kemal farkındalığı olan şairdir. Özellikle ibrahim şiirindeki, "ibrahim içimdeki putların yerine yenisini koyan kim" dizesiyle, tavan yapmıştır;ama ben kunâla şiirini daha çok severim.
simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
birgün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
birgün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek
bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde mahabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider
bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil
sözcüğü durulaştıran şair. ikinci yeni'nin asaf halet'in paltosundan çıktığı söylenir. yaşadığı döneme bakılırsa devrinin çok ilerisinde bir şairmiş. saygı duruşunda bulunulacak üstad.
'kendi göklerimden indim
kendi duvarlarıma
konduğum duvarlar yıkılsın
bahtiyaaar
havuzlarımda birkaç damla su içip
ağaçlarımın çiçekli dallarına uçtum
konduğum dallar kurusun
bahtiyaaar
seni bahçelerimde uyuttum
seni duvarlarımda sakladım
havuzlarıma güneşler vurduğu zaman
gözlerini açıp bana gülerdin
bahtiyaaar
kendi imgesel dili ile türk şiirinde mistizmi öne çıkaran bi anlayışla kaleme aldığı şiirleri ile bilinen şair. velev ki asaf halet bu dünyadan geçmemiş olsun, türk şiirinin bi parçası eksik kalacaktı. evet.
şekiller bir yerden geldiler
şekiller bir yere gittiler
şekiller görünmez oldular
büyük köse vur
bütün sesler bir seste boğuldu
mansur mansuuur
kedi
Tavan arasına kaçan çocuk
erik ağacından görünen göğü düşünür
akşamın acısı içine çökünce uyur
benim küçük bir kedim vardı
ahmak bir ayak ezdi
benim en güzel çocukluğumu
ahmak bir ayak ezdi
ağaçların arasında unutulan çocuk
yapraklarda güneşi görür
ve hareli denizlerde gezdiği günü düşünür
küçük kedim bana sürün
kediler ağlamaz
çöp tenekelerinde ölür
sıska kediler
damlardan çok mezbelelerde görünür
küçük kedim
molozlu sokakların ağır uykusundan gerin
bilirim ki sen
bu çöplükten değilsin
benim gibi garipsin
ikimizin de unuttuğumuz
kuşları bol
ağaçları bol bahçelerdensin
koca duvarlı sokaklarda sıkılmışsın
ve canından bıkmışsın
soyut şiir tanımlamalarıyla bilinir. hint ve fars edebiyatıyla ilgili yaptığı çalışmalar dergilerde yayınlandı. Bu konuda yazdığı makalelerden biri 1949'da Şadırvan Dergisi'nde bulunabilir.
mizah sever, gülen, eğlenen bir şairdir. şiire çok farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. kimileri onu garip akımının öncülerinden sayar fakat o hiç bir akıma ait olmamıştır. şiirlerini anlamak için ciddi bir kültür birikimine ihtiyaç vardır. genel itibariyle şiirlerinde yahya kemal in etkileri görülür. şiirlerinde çokca yabancı kökenli terim kullanmıştır. fiziki açıdan ise kısa boylu çekik gözlü birisidir. arkadaşları onu çinlilere benzetir. şiirlerinin mistik bir havası vardır. bu mistizm genellikle islam ve budizm kökenlidir. hayatı boyunca çocukluğuna özlem duymuştur. dolayısıyla yaşamı boyunca şiirlerinde hep farklı yerlere kaçış vardır. bazen 50 milyon yıl öncesine gider, bazen ilk insanlar dönemine kaçar, bazen hz.ibrahim e, bazende hz.muhammed e sığınır. iki evlilik yapmış, hayatı boyunca mütevazi işlerde çalışmış, az ama öz şiir yazmıştır. maddi açıdan çok sıkıntı çekmeselerde müreffeh bir hayatta sürmemiştir. om mani padme hum şairi olarak da tanınır kendisi.
sözcüğü durulaştıran şair. ikinci yeni'nin asaf halet'in paltosundan çıktığı söylenir. yaşadığı döneme bakılırsa devrinin çok ilerisinde bir şairmiş. saygı duruşunda bulunulacak üstad.
'kendi göklerimden indim
kendi duvarlarıma
konduğum duvarlar yıkılsın
bahtiyaaar
havuzlarımda birkaç damla su içip
ağaçlarımın çiçekli dallarına uçtum
konduğum dallar kurusun
bahtiyaaar
seni bahçelerimde uyuttum
seni duvarlarımda sakladım
havuzlarıma güneşler vurduğu zaman
gözlerini açıp bana gülerdin
bahtiyaaar
sen ikinci yeni'yi cebinden çıkaran adama bunca senedir tek kelâm etme fakat asaf, uyar, cansever dendi mi kepçe kepçe melankoli, kamyon kamyon destan dök. şevkim gevredi acılarınızdan. ha saygı duyuyor muyum: illâki duymuyorum. ulan 00.00'da akrep yelkovana saksoya yattı mı, yağmur olup yağıyorsunuz be. yalnızlık'ınızdan aşk'ınızdan, unutamayıp çok kederlenmelerinizden ve dahi 'çok sarhoşum'larınızdan adım atılmıyor. bileklerine kadar balçıkta, aksesuar niyetine hibrit kültür dolması yiyen paşazede, dökülüyor da ben bu yazıyı sana yazdım diye (kızılmasın ama), his nedir, nedendir desen şaşıfelek çıkmazı mendilci çocuğu psikozunda ühühühleyecek. iveği kemiğini sikeyim heheh çok sinirliyim.
asaf halet, vazolu şair diye de bilinen; şair. letrist değil. budizm hayranı. böyle bıyıklı, ceberrut dış görünümünün altında inceden bir taverna tabağı psikolojisi taşır hallerde, efendime söyleyeyim, işte tanımadığınız bir adammış nihayetinde. kunâla der, mara der, o zamanlar daha bakınız fasilitesi ve moderasyon yok ya, üfürür işte kendince.