Onu okuduğumda hatırlıyorum en çok adımı... O her ne kadar kendi adını unuttuğunu söylese de...Mevlana aşığı bir şair
şiirlerinde tasavvufun lezzetini tatmak mümkün...
adımı unuttum
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî adem
zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden
çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak
içimdeki magarada
kurumus ölüler yatar
zehirle gülen zümrüt
ve yakut yatak içinde
bir zaman
beni ugurlamaya gelen
haramîler
içimdeki magarada
bir yigin kitap var
bakinca yakindan
tasvirlerin gözleri oynar
ve konusur
hepsinin yüzleri benim yüzüm gibi
ve gözleri benim gözüm gibi
bilmemek bilmekten iyidir
düsünmeden yasayalim
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksin
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanidigim günleri hatirlarim
ne seneleri
yalniz seni hatirlarim
ki benim gibi bir insansin
tanimamak tanimaktan iyidir
seni bir kere tanidiktan sonra
yasamak acisini da tanidim
bu aciyi beraber tadalim
mâra
basim omzunda iken sayikladigima bakma
beni istedigin yere götür
ikimiz de ne uykudayiz
ne uyanik
dünyalar ve yildizlar
en küçük sey
acikan dilimi uzatip
hepsini birer birer yaladim
ve yuttum
biraz serinlemis gibiyim
50.000.000 sene evvel
ilik bir denizde bir trilobitken
duydum melâli
zaman nedir unutarak
açip agzimi
bütün denizleri içtim
ve kendim kaybolup
deniz oldum
sonsuz deniz oldum
29 Aralık 1907'de istanbul'da doğdu. 15 Ekim 1958'de yine istanbul'da öldü. Dahiliye Nezareti memurlarından Mehmet Sait Halet Bey'in oğlu. Galatasaray Lisesi'nde 8 yıl eğitim gördü. Kısa bir süre Sanayi-i Nefise Mektebi'nde öğrenim gördü. Adliye Meslek Mektebi'nden mezun oldu. Üsküdar Adliyesi Ceza Mahkemesi zabıt katipliği yaptı. Osmanlı Bankası, Devlet Deniz Yolları işletmesi'nde çalıştı. istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kitaplığında görevliyken yaşamını yitirdi. Gençlik yıllarında divan edebiyatından etkilendi. Gazeller ve rubailer yazdı. 1937'den sonra serbest ölçü kullanmaya ve Batı şiirinin tekniklerine yönelmeye başladı. Şiirlerinde dinlerden, ideolojilerden, toplumsal olaylardan çok Anadolu-iran-Hindistan çizgisi üzerinde uzanan bir yaşamın görünümlerini sesler aracılığıyla dile getirdi.
türk edebiyat tarihinin tozlu raflarında bekleyen önemli hazinelerden biridir. soyut ve anlaşılması güç şiirler yazdığı için yurdum insanı tarafından anlaşılmamıştır zira kendisi semavi dinlerden, tasavvuftan, islam mistisizminden ve budizmden etkilenmiş ve bunları şiir anlayışı ile eritip bir potada birleştirmiştir. galatasaray lisesi mezunudur ve uzun dönem kütüphanede çalışmıştır. tek kitaba bile fazla gelecek kadar az fakat nitelikli şiirleri vardır. yky yayınları tarafından tüm şiirleri ve makaleleri derlenip yayınlanmıştır.
"her şeyde alay yok mu? kainat bile bizimle alay eder. ben kendi kendimle alay ederim. vakit kalırsa başkalariyle de alay ediyorum. başkası beni ciddiye almyormu. ben onları ciddiye almıyorum ki. dünyada ciddiye alınmayı istemek ayıptır."
ona göre ;'şiirin şiir olabilmesi için ölçü ve kafiyeye gerek yoktur. şiirde musiki yakalandığı zaman şiir olur.'
bu nedenle şiirlerinde ölçü ve kafiye kullanmamıştır.
Osmanlı Bankası, Devlet Deniz Yolları işletmesi nde çalıştı. istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kitaplığında görevliyken yaşamını yitirdi.
şiirlerinin müzikalitesini kurarken daha çok "a" ünlüsünden yola çıkan, "a" aşığı bir şair.
genç veya yaşlı karşılaştığı herkesle "hanımefendi, beyefendi" diye konuşan bir adam. kıymetinin sonradan anlaşıldığı söylenir. en çok bilinen şiirlerinden biri "adımı unuttum" ismini taşır.
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrahim
gönlümü put sanıp kıran kim.