ibni haldun tarafından "kitle enerjisi" anlamında kullanılmıştır. ona göre iki türlü asabiyet vardır.
birincisi soya dayalı olan nesep asabiyeti, ikincisi ise bir sebepe dayalı olan sebep asabiyetidir. ibni haldun, sebep asabiyeti ile hareket eden toplumların, nesep asabiyeti ile hareket eden toplumlardan daha gelişmiş olduklarını belirtmiştir. sebep asabiyetine göre kitleler enerjilerini (asabiyetlerini) aynı konu üzerinde yoğunlaştırarak gelişebilirler. özetle; ona göre bir toplumun başarıya ulaşması, o toplumun asabiyet gücüne bağlıdır.
(bkz: açın türkiye'nin önünü sebep asabiyeti geliyor)
ayrıca "Böylece, düşünce tarihinde, siyasal egemenlikle toplum psikolojisi, toplumdaki birlik ve dayanışma dinamiği arasındaki etkili ilişkiyi ilk kez gören bilim adamı ibni Haldun olmuştur." deniyor.
kaynak:http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=1306
- yerel gazetelerdeki köşe yazarlarının belediye başkanlarını yalama yavşaklığı.
- yaşar alptekin nin 15 dakika süren bal reklamları.
- gerçeklilikten uzak veya işlenişi boktan osmanlı dizileri ve filmleri.
- sabahın köründe alacaklı gibi zile abanan sucu.
- bulmacası için alınan gazetenin içinden bulmaca çıkmaması.
- üyesi olunan aboneliklerin üyelik iptali sonrası sık sık arayıp yeni kampanya önerileri. (be kodumun insanları yumurta göte dayanıncamı haberimiz olucaktı bu kampanyalardan)
- şikesi aşina takımların başka takımlara pislik atması. (ulan eşşek kadar adamlarsınız! mevkinize, statünüze bakanda adam sanar. neyin itirazı, neyin desteği.. sikip atmışsınız türk futbolunu hala karşınızda salak var gibi resmi sitelerden falan mesaj yolluyonuz. bu kadar küçülmeyin bari köpekler.)
bu saydıklarıma verilen aşırı tepki bu ismin hastalığının belirtisiymiş. lakin gayet gürbüzüm.
Sinirli ve öfkeli olma hali anlamına gelen arapça bir kelime olup; ibn Haldun siyasi ve sosyolojik teorilerinin temelini bu kelimeyle inşa eder. O bu kelimeyi "mukaddime" adlı eserinde akraba, soy, kavim ve bir grubun arasındaki dayanışması yani aralarındaki bağ olarak kullanır -ki taassup, mutaassıp gibi kelimeler de buradan geliyor, aidiyet bağının aşırı haline işaret ediyor- Onun tarih anlayışında devletler bir devletin yani devleti idare edenlerin asabiyetinin azalıp kopması sonucu çökerler ve yerlerini bu sefer asabiyet bağı güçlü başka gruplara bırakırlar. ibn Haldun'a göre devlet ilk kurulduğu sırada gruptaki bu güçlü bağ paralı askerler ve devşirme kökenli devlet adamlarının gruptaki insanların yerini almasıyla kopar ve devlet içinde bir sefahat, lüks ve ihtişam dönemine evrilir. ihtişamın ve lüksün getirdiği harcamalar halka vergiler yüklenerek aradan çıkarılmaya çalışılır ve bu durum da halkta ve küstürülen grupların ve aile bireylerinin birleşerek devlete karşı bir ayaklanma çıkarmasıyla son bulur. Demem o ki; ibn Haldun döngüsel bir tarih anlayışında devletlerin sürekli doğup büyüdüğünü ve sonrasında tarihin tozlu sayfalarına gittiğini, her şeyin birbirini tekrar eden bir döngüden ibaret olduğunu söyler, evet.