giriş:
bu başlığı taslaklarıma kaydedeli tam 12 gün oldu, 12 gündür yerli-yabancı kaynaklardan birtakım araştırmalar yaptım. umarım boşa gitmemiştir. ayrıca konu hakkında bilgisi olanlar mesaj atabilir. verecekleri bilgileri yazıya ekleyebilirim.
-------------------------------------
arıları, arıcılığı yok etmek suretiyle tarımı tamamen kontrol altına almaya çalışan, insanları gıda yolu ile tamamen kontrol etmeye yönelik çalışmalar yapan şirketlerdir.
öncelikle: petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz...(henry kissinger-abd eski dışişleri bakanı)
her neyse.
arıları biliyorsunuz, bal yapan sevimli uçan hayvanlar.
arılar bizlere bal üretirler, ayrıca kozmetik sektörü için mum elde ederiz arılardan, polen, propolis ve de en değerlisi olarak arı sütü...
ama konumuz bu değil.
arıların insan yaşamı için fevkalade önemi var.
kendileri bal yapmak için uçarken, bitkilerin de döllenmesine yarıyorlar biliyorsunuz.
böylece arılar vasıtasıyla döllenen bitkiler bizlere meyve, sebze olarak geri dönüyor. insanlık besleniyor, milyarlarca insan doyuyor...
einstein'in teorisine göre "arılar yok olursa bir süre içinde insanoğlu da yok olur" tezi vardı.
zira arılar ekolojik yönden son derece önemli canlılar.
çünkü, arılar olmazsa bitkisel üretim yüzde 47 azalır.
gelişen tarım teknolojisini düşündüğümüzde bu çok önemli bir rakam.
eskiden arılara bağımlılık yüzde 75'lerdeydi.
işte burada yazının girişindeki küresel şirketler devreye giriyor.
bu küresel şirketlerin geliştirdiği genetiği değiştirilmiş organizmalar sayesinde artık arılar tarafından döllenen bitkilere ihtiyacımız yok.
zaten üretilen hibrid tohumlar kısır tohumlar.
hiçbir şekilde döllenemiyor, bir seferlik ürün veriyor.
tabi genetiği değiştirilmiş organizmaları kullanmak istemeyen insanlar organik tarım yöntemleri ile konvansiyonel tarım yapıyorlar. çünkü küresel şirketlerin uyguladığı tarım ve hayvancılık yöntemleri insanoğlu için fevkalade zararlı şeyler içermekte.
başta kanser olmak üzere pek çok hastalık yediğimiz, içtiğimiz ürünlerden musallat oluyor insanlara...
ve bu küresel şirketler insanlığın kendilerine daha da muhtaç hale gelmesi, dolayısıyla gıdayı kontrol edip tüm insanlığı kontrol etmek amacıyla arıları öldürüyorlar.
monsanto firması tarafından geliştirilen gdo'lu tohumlardan büyüyen bitkiler, bu bitkilerden polen almak için konan arıları öldürüyor.
gdo'lu tohum ekilen tarlaların yakınlarında bulunan arı kolonileri bal üretmek yerine ölüyorlar ne yazık ki.
bu vaka karşısında monsanto ise dalga geçer gibi robot arı üreteceğini açıklamış.
yahu, robot arı üretsen ne olacak ki?
gdo'lu ürün, hibrid ürün zaten döllenmez ki. zaten kısır olan üründen mi bal üreteceksin?
gdo'lu ürünler ve bu ürünler için üretilen tarım ilaçlarına arıları öldüren kimyasalları özellikle katıyorlar.
--alıntı--
Monsanto, kuşların ve özellikle de arıların onların tekeline çomak sokacaklarını, keza bitkilere polen yayma, dolayısıyla da şirketin “tam egemenlik dahilinde denetim gündeminin” dışında doğal yollardan gıda üretme yeteneklerinin olduğunu biliyor. Arılar bir GDO bitkisine veya çiçeğine polen yaymaya çalışırken, zehirleniyorlar ve ölüyorlar. Aslında arı kolonisinin yok edilmesi, GDO’lu mahsuller devreye sokulduğundan beri gündemdeki bir konu idi.
Arıların soykırımına kasten yol açtıkları yönündeki suçlamaların önüne geçmek isteyen Monsanto ise, arı kolonilerinin yok olması fenomenini incelemekte olan en büyük arı araştırma şirketi olan Beeologics’i satın aldı.
--alıntı--
monsanto'nun ürettiği kimyasalların vietnam savaşında kullanıldığını ve binlerce insanın bu şirket tarafından katledildiğini daha önce yazmıştık;
(bkz: monsanto/#39117773)
işte bu monsanto'nun satın aldığı beelogics şirketinin geliştirdiği "israeli acute paralysis virus" (israil akut arı felci virüsü)(IAPV) sayesinde 2002 yılından beri arılar sistemli bir şekilde katledilmeye başlandı.
bu iapv virüsü arı felcine yol açıyor, daha sonra da tabi ölüm geliyor.
arıları etkileyen pek çok virüs işte bu küresel şirketler sayesinde geliştirildi.
bu virüsler gdo'lu tohumlara ekleniyor ve gdo'lu tohumdan büyüyen bitkinin üzerine polen almak için konan arı bu virüslere maruz kalıyor.
iapv virüsünden başka, gdo'lu ürünlerde kullanılan arı virüslerinin bazıları;
-Akut arı felci virusu(ABPV)
-Kronik arı felci virusu(CBPV)
-Siyah kraliçe hücre virusu(BQCV)
-Deforme kanat virusu(DWV)
-Arı X virusu
-Arı Y virusu
-Arkansas arı virusu
-Berkeley arı picornavirusu
-Bulanık kanat virusu
-Mısır arı virusu
-Filamentöz arı virusu...
gibi virüsler var. bunlar ülkemizde de var malesef.
bakınız, örneğin bqcv virüsü ne yapıyor biliyor musunuz?
bu virüs özellikle kraliçe arı lavralarını yok ediyor. bu ne demek? bu soykırım demek...
işte bu virüslerin tamamı yukarıdaki 6 küresel şirketin sahip olduğu laboratuarlarda üretiliyor, aynı küresel şirketlerin sahip olduğu tohum firmaları tarafından üretilen tohumlara ekleniyor ve bu tohumlardan üretilen bitkiler vasıtası ile arılar bu virüslere maruz kalarak yok ediliyor.
ülkemizde de bu virüsler arıları yok ediyor malesef.
biz biraz geç uyandık. ama elimizden de pek bir şey gelmiyor. örneğin 2006 yılında akdeniz bölgesinde 33 bin kovan aniden telef olunca bu virüslerin farkına varmaya başlamışız.
ülkemizin 6.5 milyon kovan ile dünyada en çok kovan sahibi olan 2. ülke olduğunu düşünürsek bu arı katliamlarının bizi ne kadar etkilediğini anlamak zor olmasa gerek.
arilar icin zararli bu viruslerden daha zararlisi insan oglunun kendisidir.
baslik sahibi arkadas yukarida einstein'dan alinti yapmis. su cumle ile; "arılar yok olursa bir süre içinde insanoğlu da yok olur"
ben ise einstein'dan daha vahim bir alinti yapacagim; "ucuncu dunya savasinda hangi silahlar kullanilacak bilmiyorum, ama dorduncusu tas ve sopa ile yapilacak"
biz dunya icin en buyuk virusuz. matrix uclemesinin ilk flminde ajan smith'in, morpheus'a soyledigi gibi bir turuz. dunyayi, ekolojik duzeni, dunyadaki diger canlilari bizden daha fazla tehdit eden bir tur kesinlikle yoktur.
adam zaten arastirmis, daha fazla bilgi paylasma cabasina girecek degilim. demem o ki bir gun gelecek ve atmosferin yerinde sera gazindan bir yorgan, denizlerin yerinde ise kaynayan zehirli bir kazan.
alın işte! dünyadan haberimiz yok. ilmek ilmek dokunmuş, altı kaynaklarla doldurulmuş bir yazı.
ne yalan söyleyeyim ürperdim resmen. dünyanın özeti "kontrol" farkında mısınız? biz, kendi kısır çekişmelerimizde debelnirken, devletler üstü yöneticiler şunlara çalışıyor;
zihin kontrolü, insan kontrolü, nüfus kontrolü...
her silahla insanların üstlerine geliyorlar. savaşla, gıdayla, televizyonlarla, instagramlarla şunlarla bunlarla.
ben, hadi yaşımdan dolayı o felaket günlerin görmem de insan çoluğu çocuğu düşündükçe derin bir endişeye kapılıyor.
Neden sonuç ilişkisinin bir örneği daha.
Hani şu kayıt dışı ekonomi dedikleri safsata varya işte o bu kuresel güçlerin en nefret ettikleri şeydir.
Açıkta süt yumurta meyve sebze vesaire satışı yasak.
Yerli tohum yasak.küresel güçlerin istediği şeyleri yiyip birer robota dönüşeceksiniz.
Ayrıca onların geliştirip yaydığı hastalıkların ilaçları milyar dolarlik ilaç sanayisini besliyor.
Neden sonuç.
Biz siyonizm diye bağrındığımızda kimse kaale almıyordu. Geldi yine dış mihrakçı diyorlar. Yine arkasında siyonizm var. Bunlar hep süpermarketlerden alınan ambalaja girmiş tüm ürünlerin sebebi neticesi.
Milleti mikropla korkutup organik ürünlerin satışını kanunlarla engelletenlerde bunlar ve içerideki ajanları.
Dünyanın her ülkesinde istedikleri gibi at koşturan küresel şirketler dünyanın başına en büyük beladır ve devletler artık sadece bu bela şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedir.
insanın yazdığı konuda, uyarı yaptığı konuda tam tersi gelişmelere şahit olması ne kadar acı...
bakın ne olmuş;
--- spoiler ---
adana'da bilinçsizce atılan tarım ilaçları nedeniyle 4 bin kovandaki milyonlarca arı telef oldu. arıcılar çaresizce gözyaşı dökerken, tarlalara atılan tarım ilacının üzerinde 'arılara, balıklara zehirlidir' yazdığı görüldü.
milyonlarca arı...
ölmelerinin sebebi, dünya tarım piyasasının hakimi olan küresel şirketler.
bu konuyu yıllardır yazıyorum.
insanlığı kontrol etmek isteyenlerin, gıdayı kontrol etmek ve insanları kendi kontrolleri altındaki gıdalarla (gdo) beslemek ve insanlığı kontrol etme amaçlarına dair pek çok yazı yazdım...
ama geçen yıllar içinde bir arpa boyu yol katedemedik.
arıları koruyacak bir yasa değişikliğini bırak, muhalefet de dahil olmak üzere hiçbir siyasetçi bu konuyla ilgilenmedi...
arılar yok oluyor.
milyonlarca, milyarlarca arı, küresel çete tarafından yok ediliyor.
dünyada çin'den sonra koloni varlığında türkiye 2. sırada.
bal üretiminde de çin ve arjantin'in ardından 3. sıradayız.
arılarımız küresel çete tarafından hızla katledilmesine rağmen, azalan nüfuslarına rağmen üretim verimlerini arttırarak direniyor, çalışmaya devam ediyorlar.
arı populasyonu azalırken ülkemiz arıcılığında kovan başına bal üretim miktarının artması demek, arıların çalıştığı, bitkilerin döllenmesine yardımcı olduğu anlamına geliyor.
yani arılar katledilmese, arı populasyonu artsa tarımsal üretimimiz de bu durumdan pozitif etkilenir...
unutmayın, arılar yok olursa, sebze, meyve ve tahıl üretiminde ilk etapta yüzde 25, hatta daha fazla azalma olur ve ilerleyen yıllar içinde bu düşüş tırmanır, insanlar açlığa mahkum olurlar...