Türkiyenin bel kemiği firmalarından birisidir
bu sene personellerine bayram için televizyon verdi iyi hoş ama fabrikada bulunan taşeron işçilerine ki bunlar 50 60 kişi hiç bir şey vermedi bunun üzerine reklamı beni güldürüyor 40 bin küsür yurt dışı çalışanı varmış bilmem ne ''ver du yu vörking?'' ''arceliiiiik'' diyor ablamız gururla, tamam anladım ama sen fabrikandaki çalışanını daha doğrusu vatandaşını ayırırsan ne anlamı kalır? bilmem kaç tane yurt dışı çalışanının olması onlara arceliiik taşerona ne? hani aşkla yapıyorduk işimizi hani kuşlar ağaçlar?
yaklaşık üç sene önce buzdolabısını aldık bu firmanın. kendilerine fırsat buldukça lanet okuyorum çünkü aldığım buzdolabı üç seneyi zor gördü ve direk motoru bozuldu. çok afedersiniz ama aldığım günü ayrı, alman markası almayan aklımı da ayrı ..kmek istiyorum.
müşteri temsilcisini aradım. "yaz aylarında çok karşılaşıyoruz bu sorunla" vs. gibi bir cevapla karşılaştım. "eğer yaz aylarında sizin buzdolaplarınız bu kadar çabuk bozuluyorsa demek ki sorun biz de değil sizdedir" dedim. "şu aralar çok yoğunuz, en kısa zamanda size teknik servis göndereceğiz" dedi bana.
ürünlerinin ne kadar kalitesiz olduğunu kabul etmezler. benim buzdolabı içindeki besinlerimin bozulmasından dolayı maruz kaldığım maddi zararı kabul etmezler. bir sürü et, içki, süt ürünleri, meyve, sebze vs. vardı lan o buzdolabının içinde orospu çocukları. pişmiş kelle gibi "çok yoğunuz" demesini iyi biliyorsunuz. çok yoğunsan eğer demek ki senin ürettiğin buzdolaplarının çabuk bozulduğundandır.
çok afedersiniz ben bir .arak yedim başkası yemesin, almayın arkadaş bu şirketten bir şey. hatta sadece arçelik markasından da değil bu şirkete bağlı Beko, Altus, Elektra Bregenz, Bloomberg, Arctic, Leisure, Flavel ve Tirolia vs. gibi markalardan da almayın çünkü bunların üreticisi de arçelik. ha alırsın almasına da 2-3 seneye kalmaz teknik servis görürsün.
ne güzel bosch, siemens gibi dünyaca ünlü, kale gibi sağlam ürünler üreten alman firmaları var. biraz pahalı ama en azından aldığın ürünü uzun yıllar kullanırsın. bizim şark kurnazı türk firmalarının sattığı ürünler gibi 2-3 seneye bozulmaz en az 10 sene dayanır. sonuçta almanlar bir şeyin sanayisine girişiyorlarsa onu dört dörtlük yaparlar. bizimkiler gibi yarım yamalak yapmazlar. bozulursa da utancından o ürünü alır sana yenisini verir. sırf isimlerinin vermiş olduğu güven duygusu zedelenmesin diye. yukarı da söyledim bir daha söylemek istiyorum;
şu sıralar çok enteresan bir reklama imza atan markadır. neymiş efendim? normalde 3 saatte* soğuyan su için, mucizevi bir şekilde 15 dakikada suyu soğutan bir bölme yapmışlar. la buzluğa atınca da 15 dakikada soğuyor zaten? neyin kafası? harcadığınız reklam parasına yazık.
Pakistan'da Dawlance markasıyla dayanıklı tüketim mallarının üretim ve satışını yapan şirketleri 243.2 milyon dolar bedelle satın alacağını açıklamış firma.
Gövde şişmesi sebebiyle çöp olduğu aktarılan 4 yıllık dolabımı ürün bedelinin %40'ini (1200 küsür lira) ödeyerek yeniledik. Ürün bir buçuk ay sonra elimize ulaştı.
Yeni gelen yani 3 aydır kullandığım buzdolabı içine su akıtıyor. Servis elemanı gelip tahliye deliğini açtı ve sorunun çözüleceğini söyledi. Bu esnada çekmece ray sistemi de değişti. Bundan sonra da su akıtma sorunu devam etti ve hala ediyor. Bugün servis elemanı gelip arka kapağı değişeceğini söyledi. Getirdiği kapak dolabın içindekinden farklıydı. Nedenini sorduğumda iyileştirme yapılmıştır dedi. Sonrasında kapağın oturmadığını gördüm. Adama söyleyince sinirli ve çirkin bir tavırla ben takmıyorum bu kapağı deyip bizi dinlemeden ukalaca çıkıp gitti. Arçelik firmasından ürün aldığımdan beri tüm ürünlerle sorun yaşıyorum. Buzdolabımın sorunları devam ediyor. 4 ay bile kullanmadığım dolap sorunlu, parça değişimine gelen servis atarlı, müşteri hizmetleri ilgisiz.
Bangladeş beyaz eşya pazarında faaliyet gösteren Singer Bangladesh şirketinin yaklaşık yüzde 57'sini 75 milyon dolara satın almak için anlaşma imzaladığını açıklamış şirket. https://www.sozcu.com.tr/...i-satin-alma-4076260/amp/
Saat ücretliyle aylık ücretli arasında (beyaz yaka - mavi yaka) ciddi ayrımcılık yapan şirket. Yıl sonu eğlencesi düzenlerken saat ücretlilerinkini kolalı kuruyemişli bilgisayardan müzik çalarak kutlarken, beyaz yakalılarına şaraplı, biralı, votkalı, pastalı, çikolatalı, konserli eğlence düzenler.
Geçen yıl beylikdüzü'ndeki fabrikasını çerkezköy'e taşıdı. Üretimde vardiyalı çalışanlara 1 yıl servis koydu (5 bölgeden) ve sonrasında çerkezköy bölgesine taşınmayı şart koştu. Sabah çalışan beyaz yaka çalışanlarına ise 11 bölgeden servis sağlıyor ve bu sürekli olacak. Yani beyaz yakasına taşınma şartı yok. Bu sebeple binlerce kişi işinden oldu. Bu ayrımın nedenini sorduğunuzda "kış aylarında yol sorunlu, risk alamayız" diyen bir ik yöneticileri var. Çevre mühendisinden zaten ancak o kadar ik yöneticisi olabilir, adı Nurten'di galiba. Sürekli servis sağlanan beyaz yaka çalışanlarınız kışları aynı yoldan işe gelmiyor çünkü. Şirketin Taşınanlara bile destek paketi farklıydı, taşınan çalışanlarında mavi yakaya 1 yıl aylık 800 tl kira yardımı yapıyorken, beyaz yaka çalışanlarına 1 yıl aylık 1000 tl kira yardımı vermişti.
Birde üretimde bir yöneticileri var ibrahim adında. Ciddi adam kayıran bir tip. Kendi adamlarını terfi ettirir, onun adamı değilseniz isterseniz ağzınızla kuş tutun sizden kötüsü yoktur. Ağzı bozuktur, tehdit eder, hakaret eder. Etrafına korku salar, kaotik ortam yaratarak korku politikasıyla iş yürütür. Mesaiye kalmayan çalışanları işten çıkarır falan. Bir bakışları vardır ki sorma gitsin. Yanına çiçek koysanız iki günde solar yani daha nasıl anlatabilirim ki. Bu korku politikası sayesinde altında çalıştığı 5 6 takım liderinin hiçbiri kendi kararlarını ona sormadan alamaz, bülent hariç. Çünkü bülent onun altında çalışıyor olsa da kankasıdır, rakı sofrası arkadaşıdır, eski dostudur.
içlerinde özellikle bir takım lideri var ki iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz, konuşmayı bilmeyen, ekibiyle diyalogu resmen sıfır olan bir mühendis. 2 yıldır yönettiği takımın üretim atölyesinin yerini kendi başına bulamayan, 3 yıl yönettiği takımdaki ustabaşının adını öğrenemeyen biri. Bu insan nasıl kendi kararlarını alsın, konfeksiyon atölyeniz olsa ortacı olarak bile işe almayacağınız biri arçelikte takım lideri olabilmiş. Ne büyük şans. Muhtemelen yukardaki tanıdıkları desteklemiştir.
Bir de vardiya amirleri var, tüm işi çevirip düzene sokan, hem üretim ve kalite sıkıntılarıyla uğraşıp hem personeli memnun etmekle görevlendirilmiş günah keçisi arkadaşlar. Saat 17:30 sonrası 3 vardiya sabaha kadar şirketin tek sorumluları. Her sıkıntı onlara akseder, doğal afetinden iş kazasına, bayılanından kavgasına kadar. Verilen yükü yıllarca omuzlarında taşıyıp tek seferde sebep bile göstermeden "artık seninle çalışmak istemiyoruz" denip işten çıkartılıverirsiniz. Özetle arçelik dışarıdan çok başka görünür, içine girmeden bilemezsin neyin ne olduğunu. Şirket olarak iyi işler de yapar, hiçbir zaman maaşını aksatmaz, hakkını verir. içeride çalışanlar arasında çok iyi iletişim ve dostluklar kurulur. Çalışanını eğitir, öğretir, sertifikalandırır. Ne var ki yönetici koltuklarını hak etmeyen kişilere verirsen yönetimsel güç yanlış sonuçlara sebep oluyor. Bunu düzeltebilecek veya denetleyebilecek bir kontrol mekanizmaları yok. Anketler vs düzenleniyor olsa da ters giden işler "işimden olurum korkusuyla" dile getirilemiyor. Performans değerlendirmeleri iş performansına göre değil koridor fm performansına göre verildiği için doğru sonuçlar alınamıyor. Allah içinde çalışan ve ayrımcılığa uğrayan tüm çalışanlarının yardımcısı olsun.