sürekli söyleyip hep vazgeçtiğim konudur. sebebi de, gündemdeki konular, sonra onları değerlendirenler, sonra onu konuşanların algılarının çok aleni neye göre şekillendiği belliyken inatla başka bir kalıba oturtulmaya çalışılmasıdır. bu konuda önce içimdeki irini kusmak isterim.
kemal kılıçdaroğlu ile psikopat katil abdullah öcalan arasında ilişki olduğunu iddia eden bir video birkaç yıl önce dolaşıyordu. video içeriği de şu; kılıçdaroğlu yalçın küçük haksız yere içeride yatmaktadır diyor, sonra yalçın küçük - apo fotoğrafları gösteriliyor. bu sekans aynen bir defa daha tekrarlanıyor*
sonra bu videodan kılıçdaroğlu-apo nun aynı safta olduğunu çıkartan tiplere başbakanın pkk ile görüşmedik, görüşen şerefsiz, bunu iddia eden şerefsiz diye kükrediği ve daha sonraki yıllarda görüştük elbet ama ben görüşmedim benim atadığım memur görüştü laflarını kendi ağzından söylediği iki videoyu gösteriyorsun. bu sefer barış sürecinden, gelmeyen şehitlerden bahsediyorlar.
benim bilmediğim bir histir, çocukluktan beri tanıyıp hala görüştüğüm beni benden iyi bilen dostlarım var. ama ikiz kardeş gibi olduğum bir arkadaşım yok, kimseye sürekli bağlılığım yok. çünkü ben asla en yakınım bile olsa bir insanı haksız olduğu durumda da onun safını tutup savunmadım, neyi doğru bulduysam onun tarafında oldum. ve yukarıda anlattığım ve daha yeni metin feyzioğlu-tayyip erdoğan vakasında da oldu. ve ben o kadar yoruldum ki! çünkü bırakın karşıt görüştekilerle konuşma, uzlaşma ve diyalog kurmayı; benle aynı fikirde olduğunu söyleyip önündeki bir paragraf yazıyı bile okumayan adamlar var. kardeş ben senin dostluğunu ne yapayım, olmasan daha faydalı olduktan sonra? e karşındaki adamlar türkiye cumhuriyeti tarihinin en büyük hırsızlık ve yağmalarından sorumlu başbakanın dengesizliğini kahramanlık sayıyor, feyzioğlu nu karalamak için de cem garipoğlu nun avukatı olduğunu yayıyor. aponun avukatı bile olsa, adam işini yapıyor, diğeri paraları sıfırlarken hangi mesleği icra ediyor acaba? var mı bu sorunun cevabı sizde hırsız avukatları?!
artık konuşmak istemiyorum çünkü belli işte, kimin ne işine geliyorsa onu düşünüyor ve karşıt fikirlere ve gerekçelendirmeye de kimse açık değil. herkes gaza gelmeye açık. ben artık gelmeyeceğim arkadaş, kendi gündemimi kendim oluşturup bu soytarılığa daha da fazla tahammül etmeyeceğim. bozarım bu taahhütümü kesin, ama bu kadar zeka geriliği ve haksızlık fazlaca bilinçli yapılıyor belli. toplum mühendisi kimmiş düşünün bakalım.. dene dene acımaz.