beni bilen bilir değerli kardeşlerim. ben bu tip belden aşağı yazılar yazmaktan zerre hoşlanmayan biriyim. ama ne yalan söyleyeyim bazı hayati mevzular var ki belaltı dahi olsa insanın değinme zarureti hasıl oluyor.
en başta şu minvaldeki yönelimlere teessüflerimi bildirmek istiyorum:
- yav erkan ağabeyciğim, iyi de sen nerden biliyorsun ki iskoç penisini? tenhalarda çok mu itelediler sana keh keh!
sizi seviyeye davet ediyorum değerli kardeşlerim. bir atın hızlı koştuğunu bilmek için illa kendimizi o ata siktirmemiz mi gerekiyor yani? edep yahu.
neyse efendim nihayet bu hayati konuya temas etme safhasına eriştik. değerli kardeşlerim, efendiler! iskoç penisi, asaletleriyle övünen, burnu havada ingiliz halkı nezdinde kabak tadına kavuşmuştur. bu ingiliz aristokrazyası, yıllar yılı iskoç penisini sindirmiş, erekte olduğu her dönemde bir savaş, bir sömürgecilik, bir açık pazar haline getirme, bir kaotik ortam marifetleriyle kalkan iskoç siklerini oracıkta indirmiştir. neden? çünkü ingiliz penisi küçüktür. iskoç penisine karşı garip şekilde kompleks geliştirmişlerdir.
aslında ayıla bayıla izlediğiniz vilyım volıs'ın hikayesi de orijin anlamında bir penis baş kaldırısının tezahürüdür. ancak bahsime konu isyan, gerçek haliyle anlatılsa sinemada gösterilemeyeceğinden ve bundan mütevellit iskoç halkının propagandası yapılamayacağından, isyan uydurma bir zemine oturtularak servis edilmiştir.
özetle, iskoç penisi ingiliz penisinden büyüktür. bu yüzden de ingilizlere kabak tadı vermiştir. 5 çayını siktiğimin lavukları. yes al rayt dankışön!
