artı değer

entry34 galeri0
    7.
  1. daha önce belirttiğim gibi artı değer ile emek gücü-emek arasındaki organik bağa dikkat çekmiştim. şimdi bazı noktaları irdelemeye yönelirsek şu sonuç çıkıyor karşımıza; emek fazlalığı artı değerin ana noktasıdır.

    eleştirilere değinmek gerekir mi, bilmiyorum fakat şüphesiz bilimsel sosyalizmin yapması gereken şeyi ona karşı yöneltilen suçlamaları dikkate almaktır.

    serbest piyasa ekonomisinin kapalılığına dikkate alırsak, termodinamik yasalarının genel yansıması olarak bir sistemin sahip olduğu enerjinin üstüne çıkamayacağı sonucuna varırız. (ki aslında termodinamik buna benzer bir şey söylemez ama böyle ifade edilebilir) işte bağın izinden yola çıkarak ekonomik ilişkileri toplumun kendisinden ayrı tutarız. ekonomi son derece soyut bir kavrammış gibi görülebilir. fakat bunu hayata bakarak yalanlamak sanırım doğru bir davranış olacak. ekeonomik ilişkiler toplumun kendisinden soyutlanamacağı gibi tek bir değere dayandırılamaz. eğer öyle olsaydı toplumların evrimleşmesi mümkün olmaz ve biz sonsuza kadar feodal bir toplumda yaşardık. halbuki sıçrama gene toplum içinden gerçekleşir ve ekonomik ilişkilere yansır. o halde termodinamik yasasının ekonomiye uyarlanması doğru bir tutum değildir.

    termodinamik yasalarının ekonomiye gerçek halde uyarladığımızı düşündüğümüzü varsayalım. o halde bu serbest piyasa ekonomisinin ana kaynağı gene emek gücü olurdu. çünkü ekonomik bir ilişki hammade ile değil metanın üretimi ile gerçekleşir. hammadeye sahip olmak demek metanın üretilmiş olması anlamına gelmez. çünkü o hammadenin dahi işlenme sürecinden ortaya bir emek gücü ortaya koyulur, ki buradan ana değerimizin gene emek olduğu sonucuna varırız.

    "işçi sıınıfı mı, robot mu?" tartışması toplumun belli bir kesminin göz ardo edilmesi anlamına gelir. diyelim kapitalist üretim süreci tamamen robotsal bir sürece geçti. bunu ancak üretim sektöründe yapabilir, kaldıki üretim sürecindeki robotlaşma kısmi bir robotlaşmadır ve çok yavaş bir şekilde artmaktadır. hizmet sektöründe artı-değer kuralnın işlemeyeceğini düşünmek ise şüphesiz kör olmaya eşdeğerdir. yani kafa emeğinin sömürüsü gene vardır. kapitalizm sömürüyü gene devam ettirir. bir sosis fabrikasında üretici bir işçi yerine özel okulda öğretmeni düşünecek olursak bu süreci daha iyi göreceğizdir. ayrıca bu robotlaşma bir süre sonra yedek işçiler ordusu olan işsizliği besleyecektir.(kapitalist bir toplumda herkesin üretim sürecine dahil olması zorunlu değildir, çok az kişi yeteneğine göre eğitilmiştir çünkü) bir süre sonra bu kişilerin elinde sermaye azalacağından para piyasada dolaşamacayak, daha kötüsü tüketimin azalması üretim fazlasına neden olacak ve derin bir kriz yaşanacak. işte bu sebeple sermayedarlar tam bir robotlaşmaya geçmek istemez. fakat toplumun tüketimin üstüne kurulmadığı ve eğitimin yeteneğe göre( en yeteneksizi dahi olsa) olduğu bir toplumda robotlaşma keskin bir süreçtir ve kafa emeği ile kol emeği arasındaki farklılaşmayı sağlayacak yegane çözümdür.
    2 ...
  2. 6.
  3. pek çok iktisatçının, ekonominin işlemesini anlatmak için kullandığı teori. buna göre bir şeyin fazlalılığını anlatabilmek için kullanılır artı değer. marks'ın ortaya attığı artı değer teorisinin farklılığı ise emek gücünün ile emek arasındaki farkın yarattığı emek fazlasının ne olduğunu söylemektir. yani ödenmemiş emeğin ne olduğu sorusu artı-değer kanunda anlaşılır.

    emeğin sahibi üretici kişi hür ve özgür bir birey olarak emeğinin tamamını satmaz. çünkü emek ile insan arasındaki özdeşleşme ve benliğe işleme ilişkisinden yola çıkacak olursak; üreticinin elindeki tek meta emek gücüdür. yani bir metanın üretiminden kazandığı ücret. emek ise üreticinin sahip olduğu potansiyelin tamamıdır, yeneteğidir.

    bu farklılıktan doğan artı emek, bir değerir doğurur, buna artı değer adını veriririz. örnek vermek gerekirse. bir gömleğin üretimi 5 dakika sürüyor olsun. bir kişinin günlük üreteceği 100 gömlek var diyelim. dikkat edersek bu süreç 500 dakika sürüyor. şimdi burada emeğin karşılığının alınması gerekmektedir. fakat sürekli büyüme ve kar etmeye dayalı serbest ekonomi günlüm 100 gömlek yerine 101. gömleğin üretiminden sonra artı bir değer elde etmeye başlar. işte bu noktada sömürü dediğimiz kavramın somutluğunu elde edersiniz. ama diyelim 99 gömlek üretildi. işte o zaman 100 gömlek üretilmesi gerekiyorken, eksik üretimden dolayı belli bir fiyat kırılması yaşandı ve sermayedar zarar etti ki bu onun gücünün azalmasına denek gelir. 500 dakikalık süreç içinde üretim zamanın artırılması ile birlikte gene artı bir fazlalık yaratır. işte görülen artı değer zaman- emek gücü arasında saklıdır.

    nispi artı değer ve tam artı değer diye ikiye ayrılır bu kavram. birbirinin tam dersi olan bu kavramlar emek gücü- zaman ikilisinin incelenmesidir. tam artı değer için, sermayedar üretim zamanını arttırır. fakat tüm çabalara karşın günlük artış 24 saatle kısıtlıdır. yani sonsuz bir artış sağlanamaz ve tam artı değer sonsuza kadar artamaz, bir noktada tıkanır. aynı şekilde nispi değer ise üretim zamanını azaltıp emek gücünün kısımına gider, fakat özgür bir birey olan emek sahibinden izinsiz yapsa bile sonunda sıfıra kadar bunu indiremez. o zaman bu emek sahibini köle yerine koyacak ve tüketimi sağlayacak kitleler azalacağı gibi satın alınacak bir emek kalmayacak. bu kalmayınca para bir değişim aracı olarak piyasada gezemeyecek( gezse bile en alt seviyede kalacak) ve bir ekonomik darboğaz yaşanacak. üretim kaynakları ve piyasının doyması ayrı bir etken olunca kapalı olduğu söylenen ekonomi sürekli bir düzensizleşme yaşayacak. her iki durumda da kendi paradoksuna yakalanacak ve bir kısır döngüye tabi olup, üretimi gelişteremeyecektir. bu ise tüketimin gelişmemesi anlamına gelir, sonuçları ise korkunç bir yağmadır.

    işte bunlardan yola çıkarak oluşturulan teorinin eleştirilerine daha sonra dikkat etmek gerekiyor, ama önce anlamamız nokta emek gücü ile emek arasındaki temel farklardır diye düşünüyorum.
    2 ...
  4. 5.
  5. Artı değer teorisi karl marxtarafından geliştirilmiştir. üretilen malların değeri ile bu malların üretimi için ödenen ücret arasındaki fark artık değerdir. örneğin, işçi 8 saatlik bir çalışma süresinin 4 saatlik bölümünde kendi değerini yeniden üretirken, geri kalan 4 saat boyunca da karşılığı kendisine verilmeyen bir değer parçası daha üretir. Karşılığı ödenmeyen bu değer parçası kapitaliste gider ve artı değer (artık değer) olarak adlandırılır.
    (bkz: Marx ın değer teorisi)
    (bkz: Artı değer oranı)
    2 ...
  6. 4.
  7. kapitalist ekonomide metaların fiziksel-maddi niteliklerindeki farklardan dolayı kullanma değerinde de farklar vardır. bu yüzden emek tek üretici değildir, tabii kaynaklar olmadan uygulanamaz.

    Marksist teori de metaların içerdiği emek, onların değerini belirlemez, değerinin özünü oluşturur!

    değer emeğin ürünü olarak da tanımlanabilir. bu sebeple toprak, sermaye veya doğal kaynaklar değer yaratmazlar. verimli olan emektir ve verimli topraklarla, sermaye, doğal kaynaklar emeğin verimliliğini yükseltirler.

    kapalı sistem veya diğer adıyla kapalı ekonomi yargısına gelirsek eğer, fizik kanunları çerçevesinde kapalı sisteme verilen enerjiden daha fazlasını geri alamama durumu söz konusu olsa da bu o makinanın * satışında herhangi bir değer düşüşüne sebep olmayacaktır çünkü kar zaten bir metanın değerine satılmasıyla elde edilmiş olur!!

    yani aslında tüm bu kafa karıştırıcı teorik safsataların altında söylenmesi gereken şey şudur: artı değer dediğimiz nokta: haksız kazançtır! ve bu haksız kazanç emekten elde edilen kazançtır!

    hangi doğal kaynak kendi kendine kullanılabilir hale geliyor? onu kullanılabilir hale getirmek için ihtiyaç olan kaynak emektir!

    diyelim ki;

    bor'un bulunduğu toprağı satın almak için ödenen paradan kısılıyor mu? hayır!

    bor'u çıkarmak için gerekli alet, ekipmana ödediğin paradan kısıyor musun? aman şu kepçeyi de kullanmyayım kendi kendine çıksın bor, diyebiliyor musun? hayır!

    metanın fiyatını hesaplarken masraflarını + kar'ınla birlikte meta'nın emek değerini de işin içine katmıyor musun? evet, katıyorsun!

    ama nedense emek değerini işçilerine paylaştırmıyorsun!

    şimdi canım kardeşim bi düşün bakalım: emek değerini kim yarattı? emekçiler!

    tüm teknoloik ekipmana rağmen insan emeği * * olmadan o mal işler hale gelir mi? * gelir sen bekle!

    zaten olay; marx'ın bu kolay denilen bakkal hesabını anlaması değil, herkes bildiği halde kralın çıplak olduğunu dayanaklarıyla ispatlama cesareti olması!

    e, şimdiye kadar kralı da kimse giydiremediğine göre... marx giydirmiş!!

    bundan ibaret!
    3 ...
  8. 3.
  9. 2.
  10. yatirimlarin devami icin bir sermaye birikimine gereksinim vardir, buda yaratilan arti deger sayesinde gerceklestirilir.
    3 ...
  11. 3.
  12. 2.
  13. artık değer olarak da kullanılır. üretilen malın fiyatı ile üretim için ödenen ücret arasındaki farktır.
    5 ...
  14. 1.
  15. karl marx'ın ortaya attığı bir teoridir.işçinin kapitalist tarafından sömürüldüğünü kanıtlamayı amaçlar.
    örnek olarak ; bir işçi ayda 1000 birimlik üretim yapar.fakat bu üretimden kendi kazancı 300 birimdir.dolayısıyla 700 birimlik artı değer kapitalistin cebine girmektedir ve sermaye olarak artmaktadır.
    (bkz: marksizm)

    edit: bu entry bu kavramı ilk defa duyan birine genel bir fikir verme amacıyla basit bir örnekle açıklanmıştır.daha detaylı bilgiler aşşağıdaki entrylerde verilmiştir, verilecektir.
    17 ...
© 2025 uludağ sözlük