bir dağ karakolunda kışın ortasında dışardaki ve içerdeki domuzlarla birlikte buz gibi yemeksiz duşsuz ısınmasız geçirilen sürgün yerine gönüllü gidilen bir askerlik dönemi gelir.
nasıl ki giresun fındığıyla
ordu fatsa sıyla
izmir kızlarıyla
konya etli ekmeğiyle
rize başbakanları ve yobazıyla
anılırsa artvin de adamıyla anılırdı bir ara, taa ki artvin e uygulanan bitirme politikasına kadar.
demek o kadar da adamımızla falan ünlü değilmişiz. şimdi bakıyorum da biraz da objektif olmak lazım.
Bir şehir nedır, iki neden buraya kurulur. Şimdi efendim Artvin deyince aklımıza herşeyden önce oraya varmak için geçilen yollar gelir. Engebeli yolları kaldırımı olmayan sokakları gelir. Çağın 30 sene gerisinden gelen bu şehirde bir insan neden yaşar ki sorusu gelir bir de..