babanın zoruyla masaya gelinir fazla açsa birkaç lokma yenilir değilse tribe kaldığı yerden devam edilir gece herkes yattıktan sonra gizlice yemek yenilir. burada bile gurur yapıyorum kahretsin ki.
o gece nasıl geçer diye düşünür durur. hadi şimdi artislik yaptıkta, bu artisliği devam ettirmek lazım. yemekten kalktıysak, biraz sonra mutfağa gidip yüzsüz gibi tıkınamazsın da. e gece yatmalarını beklesek, biri tesadüf tuvalete neyim kalkar, tıkınırken görür, sonra bir ton rezillik, gitti karizma. hayır bari iki lokma daya yiyeydim de öyle yapaydım artsliği, diye pişmanlığa sürükler insanı.
artist mi artist ne arar la sofrada şeklinde düşünmek yersizdir. zira her gencin başına gelebilecek bir şey olduğu barizdir.
keşke en azından çorbayı içtikten sonra artistliği yapsaydım diye düşündüren süreçtir.
sofradakilerin yemeği bitirmesi beklenir. tabi o sırada akıl sürekli yemeklerdedir. diğer aile fertleri yemeği bitirip odaya geldikten sonra tek kelime edilmez onlarla. bir süre daha geçtikçe sinir yerini açlık duygusuna bırakır. sürecin bitmesi aç kalma eşiğine kadardır. yavaş hareketlerle kalkılır, ardından o mutfağa gidilir ve tabağa bir şeyler konur. mümkün olduğunca sessiz bir şekilde yemek yenir. o öfkeden artistlikten eser kalmamıştır. gözlerdeki acizlik belirtisi mi? anlatılmaz, yaşanır.
ben terkettikten sonra kimsenin tadı kaçmadan şapur şupur mis yemekleri götürdüğünü görünce bidaha yapmamam gerektiğini anladığım hadise. valla olan sana oluyo. aç kaldığınla kalıyosun. önce adam gibi ye sonra atarsın tribi..
atarlı, ızdıraplı, duygusal, 180 derece dönmeli, geri tepmeli, komik bir süreçtir. artisliği yutmanın verdiği azap ise daha fecidir. bu süreci destekleyecek ve sonuç alınabilecek yegane şey ölüm orucudur.
(bkz: ölüm orucu)
- iyi ettim biraz içleri acısın değerimi anlasınlar
- kimse sallamıyo lan beni hala yiyolar!
- bi kaç gün sofraya oturmam ben
- yemekte güzeldi ha
- kapının önünden geçiyim belki çağırırlar
gibi bir süreçten sonra sofraya oturmakla biter.