sanırım sadece türklere özgü bir davranış. ya da bilmiyorum, bana özgü.
sene 2005.
yer istiklal caddesi. saat 00:20 suları.. kızılkayalar'dan çıkmışım, yolum harbiden çok uzun. cebimde beş kuruş para yok. taaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa karaköy'e yürüyeceğim.. telefon elimde, biriyle konuşuyorum..
her neyse, karşıdan biri geliyor. yanındakileri seçemiyorum ama o herifi tanıyorum. hangi dizide oynadığını falan şu anda hatırlamıyorum fakat dönemin bilinen artistlerinden biri.
telefonda konuştuğum arkadaşa söylüyorum böyle böyle, lavuk geliyor karşıdan diye.. kız inanmıyor. lan inanmazsan fotosunu çeker yollarım diyorum ve kapatıyorum. kararlı bir ses tonu ile elemanın yanına varıp azıcık da sarhoşluğun etkisi ile sendeleyerek selam veriyorum. elimdeki telefonu büzükteşlerinden birine veriyorum ve ''hacı bi fotomuzu çeker misin, bi kız istiyor da.'' diyorum. adam çekiyor çekmesine de, olmuyor. beceremiyor. bir kez daha, bir kez daha, bi'daha bi'daha derken 5 poz falan çekiyoruz ama alayı bok gibi. elimdeki telefonun kamerası o kadar çok kötü ki, kendimi seçemiyorum.
hişş diyorum, bi' imza verir misin?
veremem şimdi imza mimza diyerek tersliyor beni.
ben de direkt olarak kavgaya hazır halde horoz misali diklenip ''havan kime aga?'' diyorum. sonra biraz itiş kakış oluyor, ''artistlik yapma laaaaaaaaaaan'' diye bağıra bağıra uzaklaşıyorum oradan. bıraksalar döverdim gibiydi. hem alkol hem de fotoğrafı çekememenin siniri ile..
her neyse, oksimoronluk yani. sonuçta adamın işi artistlik. sen gidip bir manava; ''sebze meyve satma laann'' diye bağırabilir misin?
yemin ediyorum ağzına ağzına verir küsküyü..