yıllarca umdu, sevdi, bakışlara kandı, bir bakışla mutlu oldu, çalıştı, istedi, hayal etti.
artık umutsuz, öylesine yaşıyor, beklentisi pek yok, geleceği puslu, damarlarında tortusu kalmış ilaç, acılardan kaçan bir adam, aklından kaçan bir adam.
öylesine yaşıyor işte. hiç umut etmeden. nasılsa olmayacak.
umut ettiğimiz şeyler genelde hayal ettiğimiz düşlerimize eşittir. bunların gerçekleşme payı çok nadir olduğu için hayal ederiz, umutlanırız. ama sonucu, çoğunlukla hayal kırıklığı ve acı olup, insana umut etmeyi haram eder. böylece umut etmemeyi öğrenmiş oluruz.