arthur rimbaud

    74.
  1. bütün şiirlerini dört yıl gibi kısa bir zamanda yazmış en büyük aşkı verlaine nin ölümü üzerine şiir yazmayı bırakmış fransız sembolist/sürrealist şairdir. şiirleri farklı dillere çevirilmesi en zor şairlerdendir. sözcükler mühürlenmiştir adeta rimbaud nun şiirlerinde. andre gide onun için;

    'rimbaud şiiri bırakmamış, tamamlamıştır. o sessizliğe ulaşan ilk şairdir' der.

    ...
    denize bir kasırgayla açıldı gözlerim;
    ölüm kervanı dalgaları kattım önüme;
    bir mantardan hafif, tam on gece, hora teptim:
    bakmadım fenerlerin budala gözlerine...

    ...
    o zaman gömüldüm artık denizin şiirine,
    içim dışım süt beyaz köpükten, yıldızlardan;
    yardığım yeşil maviliğin derinlerine
    bazen bir ölü süzülürdü, dalgın ve hayran...

    sarhoş gemi' den
    10 ...
  2. 1.
  3. modern şiirin en önemli öncülerinden biri.kurulu düzenin din ve ahlak kurallarına şiddetle karşı çıkan,geleceğin karmaşasını değişik bir dille haber veren bir şair.şiiri yazmayı on dokuz ya da yirmi yaşında bırakmış.
    9 ...
  4. 20.
  5. CEHENNEMDE BiR MEVSiM

    Aldanmıyorsam bir zamanlar hayatım,önüne
    bütün gönüllerin açıldığı, yoluna bütün şarapların
    döküldüğü bir şölendi.
    Bir akşamdı dizimi oturttum Güzelliği-Terslik
    edecek oldu-iler tutar yerini bırakmadım ben de.
    Bayrak açtım adalete karşı.
    Aldım başımı kaçtım. Ey büyücüler, size ey
    bahtsızlık, ey nefret, hazinem size emanet.
    Azmettim, söndürdüm içerimde insan ümidi adına
    ne varsa. Bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım
    üzerlerine boğayım diye cümle sevinci.
    Cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken
    mavzerlerin kabzalarını. Seslendim salgınlara,
    boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni. Tanrı
    bildim musibeti. Gırtlağıma kadar battım çamurlara.
    Cürümün ayazında kurundum. Hop oturup hop
    kaldırdım çılgınlığı.
    Bana baharın getirdiği iğrenç bir budala kahkahasıydı.
    Derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak
    üzereyim; aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak
    geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim.
    Hayırmış meğer o anahtarın adı-Anlaşıldı ben bir
    düşteymişim.
    "Sen canavar kalacaksın..." falan filan... atıp
    tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan.
    "Ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle
    bağışlanmaz günahın."

    Ah, canıma yetti arttı-Kuzum şeytan, ne olur daha
    bir öfkesiz bakıver de benden yana ufak tefek, yolda
    kalmış alçaklıklar vara dursun, sen ki yazarda tasvir,
    öğreticilik vergilerinin yokluğuna vurgunsun, senin için
    kopardım lanetli gün defterimden bu uğursuz yaprakları.
    5 ...
  6. 7.
  7. sembolist şair. on altı yaşından yirmi bir yaşına kadar, beş yılda, şiirin bütün geleneklerini, yapısal ve zihinsel düzenini parçalayıp altüst etti. Düzyazı şiirleriyle yarattığı dil, günümüz modern şiirinin son sınırları olarak kabul edilir.

    1854'te Fransa'nın kuzeyinde Ardenler bölgesinde Charleville kasabasında, Bourbon Sokağı 73 numaralı evde doğar. Subay olan babası Frédéric, annesi Vitalie'yi genç yaşta terk eder. Vitalie Cuif(Rimbaud)'nun Roche kenti yakınlarında çiftlik sahibi olan varlıklı bir aileden geliyordu. ilk doğan çocuklarına babanın adı olan Frédéric ismi konulur. Ailenin ikinci çocuğu Arthur, üçüncü çocuğu annesiyle aynı adı paylaşan Vitalie, dördüncü çocuğu Rimbaud'nun hayatında önemli rolleri olan Isabelle'dir.

    Annenin genç yaşta eşinden ayrılmasının baskısıyla yaşayan Rimbaud 8 yaşında laik bir eğitim sistemi olan Rossat Okulu'na verilir. Daha sonra Sous Les Alleés sokağına taşınırlar ve Sofu olan annesi tarafından dini eğitimde verilen Charleville Koleji'ne verilir. Din dersleri ve Latincesi oldukça iyi olan Rimbaud'ya okulda "küçük pis yobaz" adı takılır. Öğretmeni Ariste Lheriter'in destekleri üzerine yazdığı şiire daha çok özenir. Charleville'de düzenlenen geleneksel edebiyat yarışmasında birinci olur.

    Henüz 16 yaşındayken evden kaçıp Paris'e gider. Bundan sonra evden savaş ortamında 2 kere daha kaçmasına rağmen, perişan hallerde geri döner. Bu sırada Paris'in meşhur kafelerinde şiirler yazıp, çağın sanatı, siyaseti hakkında tartışmalara katılır ve absinth içip, afyon yutmaya başlar. En son evden kaçışında, mektup ve şiirle dostluğunu pekiştirdiği dostu Verlaine'ın evine sığınır. Bundan sonraki dönemde yazdığı şiirler olgunluk dönemine ulaşır. 1873'te ilk şiir kitabı Cehennemde Bir Mevsim (Une Saison En Enfer) yayımlanır. ilk kitabını annesi para vererek 500 kopya bastırır, fakat Rimbaud Afrika'ya giderken bunların 495 tanesini yakar.

    Fransız halkının, imparatorluğa (III.Napolyon iktidarı) karşı Paris'i kuşatarak devrim yönetimi kurduğu koşullarda yaşayan Rimbaud, imparatorluğun çöküşünü alkışlamış, Devrim Hükümetini mutlulukla karşılamıştır.

    Verlaine'ın eşiyle arasının açılması ve Rimbaud ile eşcinsel ilişkilerinin başlamasıyla; Fransa'da dışlanan ikili Almanya ve Belçika seyahatlerine başlarlar. Verlaine'ın, Rimbaud'yu Brüksel'de bir tabanca kurşunu ile yaralamasının ardından, eşcinsel ilişkileri yüzünden başları belaya girer. Verlaine kürek mahkumu olarak hapse atılır, Rimbaud ise serbesttir. 1875'te stuttgart'ta son kez görüşmelerinden sonra bir daha asla görüşmezler. rimbaud, bu tarihten sonra şiir yazmayı bırakır.

    1878'de Marsilya'dan iskenderiye'ye geçer ve bir süre Kıbrıs Larnaka'da Rum, Türk ve Araplara çevirmenlik yapar. Buradaki şirketin kapanmasıyla Afrika'ya yol alır, Habeşistan Harrar bölgesinde, Mısır'ın işgal altında olmasından faydalanıp; kahve, fildişi, deri, ıtır ve zamk üretimi yapan Vianney Bardey firmasında işe başvurur. Asistanlığın yanı sıra silah tüccarlığına başlar, bu işlerden çok para kazanır. Afrika'da geçirdiği günlerde dinini islam olarak değiştirdiği söylentisi olsa da, somut bir delil yoktur. Daha sonra kalçasında oluşan bir şişlik ve yarayla hastaneye yatar, teşhis Kalça Neoplazmasıdır (bir çeşit kalça kanseri), bu yüzden bir bacağı kesilir. 21 Mayıs'ta annesine yazdığı mektupta hastalığından sinovit, hidrartroz, eklem ve kemik hastalığı olarak bahseder. Bu sırada asker kaçağı olarak arandığı için hasta haliyle zor günler yaşar. Sadece "Jean Rimbaud" ismini kullanır ve kayıtlarda ismi bu şekilde geçer. Aşırı morfin tüketimi ve kanserin yayılması ölümünü hızlandırır. 10 Kasım 1891'de henüz 37 yaşındayken Marsilya'da ölür. Rimbaud'nun 10 yılı aşkın çetin çalışmasının toplam ürünü 36.000 altın franktır, 8 yıl yanında hizmetkarlığını yapan Camii'ye 10.000 frankının verilmesini, Isabelle'e vasiyet eder.

    Hep başka bir yaşam bulmanın hayaliyle yaşayan Rimbaud, ilk gençlik yıllarından itibaren içinde yaşadığı toplumun yıkılmasını düşledi. "Korkunç inat ediyorum, özgür özgürlüğe tapmakta" diyen, şiir ve başkaldırının aynı şey olacağı zamanların özlemini taşıyan fransız şair Arthur Rimbaud'nun yaşamı, düş kırıklıkları, taşraya kin, Paris özlemi ve özgürlük tutkusunun bir bileşkesi.

    (bkz: cehennemde bir mevsim)

    (bkz: sarhos gemi)
    4 ...
  8. 2.
  9. bir haykırışı:'' ben! ben ki ya sihirbaz,ya da melek gözüyle bakmıştım kendime,her türlü aktörden sıyrılmıştım,toprağa geri verildim aramak ödeviyle ve o katı gerçeği kucaklamaya! köylü! aldandım mı?acımak benim için ölümün kızkardeşi mi yoksa?yalanla beslendiğim için özür dilemeyeceğim artık.bırakın beni.ama bir dost el de mi yok!nereye tutunmalı?''
    4 ...
  10. 4.
  11. 5.
  12. deniz görmeden yazdığı iddia eliden sarhoş gemi adlı şiirini cebine koyup paul verlaine ile paris'e gidip aşk yaşayan dahi fransız eşcinsel şairdir.
    3 ...
  13. 3.
  14. (bkz: charles baudelaire) hayranı sembolist şair..hayranı demek sanırım biraz az oldu ona ilahlık derecesi atfeder..
    4 ...
  15. 8.
  16. rembo diye okunurdur. fransız alfa-beta'sının kuralları gereğincedir.*
    ayrıca bu genç yetenek şair, pek de havai ve serseri ruhlu olmakla birlikte az süren şiir sayıklamalarını öyle bereketli şekilde kullanmıştır ki, dünyanın dört bir yanında tanınmıştır. ofelya adlı şiiri en bilinenidir:

    "yıldızların uyuduğu, sessiz,kara
    dalgalarda ofelya iri bir zambak,
    yüzüyor duvaklı, uzanmış sulara...
    avsı borularının ezgisinde bak.

    bin yıl geçti, ofelya yine üzgün,
    uzun sularda kefen gibi akıyor.
    bin yıldır,gündüz gece, deli gönlünün
    hüznünü meltem yellerine döküyor.

    açıp sularda salınan tüllerini
    beyaz göğüslerini öpüyor rüzgar,
    söğütler eğmiş omzuna dallarını
    ağlıyor.uykulu alnında kamışlar.

    yöresinde üzgün nilüferler bazan
    dağıtıyor ofelya kızılağacın uykusunu,
    bir kanat vuruşuyla dallar yuvadan
    salıyor yıldızların altın şarkısını

    sen ey solgun ofelya, kar gibi güzel!
    sulara gelin oldun ergen çağlarda!
    çünkü norveç doruklarından esen yel
    acı özgürlüğün tadını öğretti sana:

    savuran bir soluk gür perçemlerini
    büyüyordu düşlerinin akışında;
    dinliyordun doğa'nın ezgilerini
    ağacın,gecelerin yakınışında;

    çünkü boğuk sesi çılgın denizlerin
    o tatlı, çocuk göğsüne yorgun vuruyordu;
    bir nisan sabahı, yorgun bir atlı senin
    dizlerinde sdessizce oturuyordu!

    gök! aşk! özgürlük! bu nasıl düş deli kız!
    güneç vuran kar gibi eriyip gittin;
    konuşma sus! seviyi bizlere dilsiz
    o mavi gözlerinle çoktan öğrettin!

    ve diyor ki ozan: aydın gecelerde
    ofelyam çiçekler devşiriyorsun;
    hep böyle yüz, ak gelinliğinle suda
    dalgalar beşiğini sallayıp dursun.*
    [çeviri:erdoğan alkan,cumhuriyet kitapları]
    4 ...
  17. 43.
  18. demiştir ki:

    "sonunda usumun düzensizliğini kutsal buldum"
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük