-bacaklarına lastik geçirip "isveç norveç danimarka" diye ip atlayan kızları görememektir.
-15 kişi toplanıp dandik bir topla "istop" oynarken, "fildişi rengi" gibi kimsenin bilmediği renkleri söyleyip diğer çocuklarla dalga geçememektir.
-önce tip top yapıp sonra da tüm sokağı kaplayarak kalabalık bir grup halinde yakan top oynayamamaktır.
-saklambaç oynarken ebe olamamaktır. kimsenin ortaya çıkmaması üzerine "çanak çömlek patladı" diye bağıramamaktır.
-marketten 5-10 liraya leblebi tozu, patlayan şeker, sakızlı sigara alamamaktır.
-sokakta gürültü yapınca yaşlı bir teyzeden bir kova suyun kafanıza dökülmemesidir.
-sabahın köründe çıkıp, akşam ezan okunmasıyla annelerinden duyulan "x gel oğlum eve bak baban kızıyor" bağırtısının üzerine "ya annee daha herkes dışarda biraz daha durayım noolur" diye cevap veren çocukları yerinde bulamamaktır.
-ilaçlama arabalarının ardında bıraktığı o bembeyaz dumanın içinde koşuşturup bir yandan öksürerek arkadaşları bulmaya çalışmamaktır.
-çocuk parklarında salıncak kavgası yapamamaktır.
-sokakta düşüp bacağının yaralanması üzerine evde yatmak zorunda kalıp, balkonda içi giderek arkadaşlarını izleyen çocuğu artık görememektir... acıdır.
kendi küçüklüğümüz ile karşılaştırdığımızda gerçekten de bizi çok üzen bir değişimdir. mahalle maçları, cinci, misket oynamak, bisikletlerimize atlayıp öbür mahallenin çocuklarıyla görüşmek(gerekirse kavga etmek) bizim çocukluğumuzdu ama en çok koyanı da bunlardan bir tanesini bile yaşayabilen çocukların ortalıkta gözükmemesi, onları görüp de flashback olayına giremeyip eski günleri güzelce yad edemeyişimiz belki de.. teknolojinin etkisi gözardı edilemeyecek kadar büyük fakat bizim zamanımızda kapkaç yoktu, çocuk kaçırma yoktu, sapıklar yoktu.. sanıyorum ki hemen her aile, çocuğunu gönül rahatlığıyla sokağa salmak ister çünkü hayatı öğrenmenin ilk aşamasıdır sokak.. eskiden ebeveynlerimizin bizlerle ilgili en büyük korkusu, oyun oynarken kafamızı gözümüzü yarmamızdı şimdi ise 2 dakika bakkala gönderilen çocuğun canından şüphe eder hallere geldiler.. hiç umutlu değilim ama inşallah bizim çocuklarımız da, bizimki gibi bir çocukluğu yaşama şansına sahip olurlar..
annelerin artık çocuklarına 'hadi gel eve' diye seslenmeyişidir. 'anne biraz daha' yalvarışlarının kesilişidir.
artık yoksa sokaklarda oynayan çocuklar, oyun oynamaya sokak çocuklarından yer kalmayışı bunun tek sebebidir.
çocuklar sokağı oyun oynanacak bir mekan olarak göremez ki artık, onlar için orası mezar, onlar için orası hücre, onlar için orası artık hayata bir yerden asılmayı sağlayacak sebeptir.
oyun mu o nedir ki?
saklambaç?
yoksa kap-kaç yaptıktan sonra yaptığım şey mi?
körebe?
polislerle oynadıım oyun bu biliyorum, ben kaçıyorum onlar ebelemeye çalışıyor, çok zevkli...
sokaklar...
bomboş artık,
hantallaşmış yürekler gibi...
nerde hani oyun çığlıkları?
cıvıltılar nerede, hani hayatımızın anlamları?
çocuklar, sesiniz neden kısık?
çocuklar, kalbiniz neden buruk böyle?
çocuklar...
sokaklar neden bomboş,
oyunlarınız, hayalleriniz nerde?
dizleri yara bere içinde olmayan çocuklar var artık. bu iyi bir şey mi?
bakkaldan kibrit alıp, tenha bir yerde gazete yakıp "vuuu" diye şaşkınca onu izleyen çocuklar yok artık? bu iyi bir şey mi?
bir kere olsun tokat yemeden büyümüş çocuklarımız olacak. bu da mı iyi bir şey diye düşünüyorsun?
gugıla "kral oyun" yazıp bizden daha iyi bilgisayar kullanabilen 5 yaşında çocuklar var etrafımızda. hala iyi bir şey olduğunu düşünüyor musun?
sokakta öğrenir çocuk hayatı. dayak yer, yaramazlık yapar, mızıkçılık yapar, iletişim kurmayı öğrenir, başını belaya sokup bir daha yapmamayı öğrenir. orda kurduğu dostluğu hep hatırlar.
birbirinin aynısı, teknoloji yoğun hayatta nefes alıp veren, suya sabuna dokunmadan büyüyen çocuklar var artık. bu iyi bir şey mi?
artık sokakların oyun oynanacak yerler olmaktan çıkması da bir etkendir tabi. apartman denen şeylerde insanlar artık sosyal ilişkilerini en önemlisi güven bağlarını yitirmişlerdir. üst komşunuzun sapkın duyguları mı var, alt komşunuz mafya mı bilemiyorsunuz artık. sokaklar tekin değildir.
diğer bir sebep tabi ki teknolojidir. neyse ki şu teknolojiye pek de maruz kalmadı çocukluğum diyorum. çünkü en azından sokakta oynadığım birkaç oyun anım var. şimdilerde insanlar apartman dedikleri kalelerine kapanmış, bilgisayarda internet denen insanı olmadığı biri gibi göstermekten başka bir işe yaramayan şeye bağımlı olmuşlardır. yazıktır.
Artık sokak'ta oynayan çocukları görmemek gayet normal..
Anormal olan ise onların yerini KÜÇÜK KIZLARA TECAVÜZ EDENLERiN , SAPIKLARIN , OKUL BAHÇELERiNDEKi UYUŞTURUCU SATICILARININ , BALi ÇEKENLERiN , DiLENCiLERiN Aldığı bir dünyada yaşamaya başladığımızdandırki artık SOKAKLARIMIZDA KiMSE YOK Kim güvenipte bırakabilir çocuklarını sizce HiÇ KiMSEE.
PEKi HATALI KiM ? Artık çocuklarını sokağa bırakmayan ailelermi ? YOKSA bu pisliğe rezalete izin veren büyüklermi..
sizce AĞLAYALIM MI ? GÜLELiM Mi ?
ARTIK ÇOCUK SESLERi DUYMAK YOK,,Çünkü bakmışsınızki bir açık olan belediye çukurunda hayatını kaybetmiş bir minik beden var...
Teknoloji geliştikçe dünya kirleniyor... ne kadar hayatımızı kolaylaşırıyor gibi gözükse de yalnızlıklara ortam yaratıyor.. erik çalınan komşu bahçeleri; karanlık olana kadar oynanan saklambaçlar, kırılan camlar, bahçelere kaçan toplar, çalınıp kaçılan ziller, çocukca aşklar, toprakla yapılan yamuk çanak çömlekler, akşam sefalarını sıkıp yapılan yalancıktan meyve suları bunların tek şahitleri hep o unutulan SOKAKLAR... leğenlerde kaymayı özlüyor insan, istemiyor kayak tesislerini, özlüyor sokaklarda saklambaç oynamayı, istemiyor çalışmayı... sokak köşelerinde çocukluğunu özlüyor... şimdi dışarı çıkmıyor çocuklar... korku endişe içinde tedirgin; bilgisayar başında büyüyorlar, oyunlardan mahrum, gün geçtikçe betonlaşan; betondan hapishaneler içinde yaşıyor. ne mümkün motorlu araçlardan sokakta oynamak. evlerde bahçe yoksa, parka gidecekler ve yalnız gidemedikleri için parka kim ne zaman götürürse o zaman.