gora'nın devamı olan fantastik komedi. daha vizyona girmeden korsanını çıkarmışlar. akabinde ankara oyun havaları cdlerini ittirmişler. böyle saflık olur mu yahu? http://www.haberturk.com/...cat=190&dt=2008/12/03
bu adam bizlere en büyük naniği yapıyor arogdu goraydı rogaydı derken beynimize zıçtı hele o çirkin dişlek gülümsemesi yok mu gördüğüm her an haytımda kaybettiğim saniyeye acıyorum.
kesinlikle recep ivedik'in rekorunu kıracağını düşündüğüm film. belki de sadece düşünmekle kalmayıp istiyorumdur. çünkü; recep ivedik denen saçmalığın en fazla izlenilen film olması türk sineması açısından utanç verici!
bir bütünlük içermeyen; devam filminden ziyade cem yılmaz'ın ülkemizin önde gelen konularını ince mizahıyla espriler halinde film olarak sunmaya çalıştığı bir çeşit şovu. zaten esprileri dışında filmin bağlamı tam oturmamış. gülüp geçtik. kanımca ülkemiz insanlarınca uzunca bir süre yine konuşulacak ve sözlüğümüzde de** başlıkları açılacak pek çok vecizeye sahip potansiyelde yine.
güzel demek istiyorum, ama bir şeyler eksik içimde, diyemiyorum.
gora kadar yarıla yarıla gülmesem de açıkçası beklediğimin yakınını bana vermiş olan filmdi. ilk film ile pek bağlantısı olmasına gerek yoktu, çünkü bu tam olarak bir devam filmi de değildi.
filmin ilk fragmanı olan şu meşhur kulak memesi elleme ve kaynım bana kaydı sahnesinin filmde bulunmayışı beni çok mutlu etti, ancak filmde henüz arif'in çocuğunun doğmamış oluşu acaba o görüntülerin yer alacağı bir üçüncü film olacak mı sorusunu getirdi benim aklıma.
filmle ilgili diğer bir nokta, gerçekten türk sinemasına göre aşmış görüntülerin kullanılmış oluşu. cem yılmaz'ın kıvrak zekası ile birleştirilince bunlar ortaya durup dururken saçma espriler çıkabilmiş, bu noktayı da takdir ettim, komikti çünkü.
ayrıca ilk filmdeki gibi filmlere göndermeler de devam etmiş.aklıma gelenler; eyes wide shut ve dugu'nun bana belirttiği contact göndermeleri ve bunlar izleyenlere yapılan ince esprilerdi.
bazı ucuz espriler olmasının yanında, nil karaibrahimgil filme hiç oturamamış. o kadar usta oyunculukların yanında sadece bacakları ve yüzü güzel olduğu için kadroya dahil edilmesi bana çok itici geldi. film boyunca ısınamadım o yüzden. rıdvan bile 1 saniyelik rolünde daha iyi oynamış*.
genel olarak bakınca yine cem yılmaz güldürmüş, 2 saatten fazla süre gülmek için, hem de öyle sikindirik espriler çok fazla olmadan gülmek için, 10 lira vermek bence hiç anlamsız değil.
rıdvan dilmen sahnesi hariç çok yazık olmuş film. esprileri de aylardır kullanılandan fragmanlardan farklı değil. nil karaibrahimgil'in güzelliği olmasa çekilmezdi.
komik bir film. fantastik komedi diyelim. anlam aramak , dinazorlarla insan arasında ki yılları falan hesaplamak saçma olur. belgesel değil komedi filmidir. yengeç dansı sahnesi en çok kahkahaya boğan sahne idi. arada ince ince laflar sokuldu , ince ince espriler vardı tabi ama küfür bekleyen halkımız çemkirdi ve beğenmedi. birde nil karaibrahimgil vardı ki rezalet rezalet bakınıyordu kameraya. rol yapamıyordu. üzerinde bir acizlik vardı hayırlısı. gülmek isteyenlere tavsiye ediyorum .recep ivedik izlemeyi tercih edenler ise çok üstün zeka oldukları için gitmesinler gülemezler falan. bu arada arif'in komutan logar'ı görüp dur taksi diye bağırıp , taksicinin sopasını alması da gerçekten mükemmel oldu. bu tarz farklı sahneler vardı işte. gidin görün. kıyın anacım paraya.
işlevsellik açısından recep ivedik, maskeli beşler serisi, son dönem hababam sınıfı serileri, kutsal damacana vb. filmlerden farkı olmayan film. işlevsellikten kasıt; böyle filmler ne ülke sinemasının gelişimini tetikler ne de çok büyük oyuncular, yönetmenler ortaya çıkarır. sadece bazı kişilerin cebine iyi para indirir.
günlerce programdan programa gezen cem yılmaz'ın kafasında bazı soru işaretleri kalmış olmalı ki yoğun bir çekim temposundan sonra bir de program gezme işine girişmiş.
son olarak, ntv'nin birçok filmin galasını canlı yayınla herkese gösterme alışkanlığının recep ivedik 2 filminde de devam etmesini umuyorum ve bekliyorum. zira, dediğim gibi aralarında fark yok.
arog'u vizyona girmeden izledim. Güldüm; gayet de iyi hissettim kendimi. Ki valla öyle de moralim bozuktu ki...
Bugün sinemaya gidip tek başıma film izlemek istedi canım; Velhasıl gittim de...
Kapıdan döndüm.
Damağımdaki AROG tadını bozmak istemedim...
Ama film müziklerini yine sagopa yapsa süper olurdu. işte o zaman gönülden bir "budur!" derdim...
hala recep ivedik ile nasil kıyaslanabildigine şaşırdıgım film. yuh diyorum artık ya. iki mayo bir snorkel ile çekilmiş filmi; cem yılmaz ve ekibi + 10 milyon dolarlık bütcesi kıyaslayabilen insana ben daha ne diyeyim ki!
cem yılmaz'ın yaptığı en güzel iş. dünyaya getirmek esprisi ile başlayıp yine yep yeni tap taze güzel espriler barındıran film. gidin sinemadan soğutmak suçtur çünkü.*
cem yılmaz'ı babamın oğlu kadar seven biri olarak, gora flilmini bütün haksız eleştirilere karşı kendi filmimmiş gibi savunan biri olarak, bu tarz absürt komedi tarzı yapımları seven biri olarak, arog'un biletini aylar öncesinden ayırtan biri olarak. yani herhangi bir önyargım söz konusu değil. ayrıca filmi beğenenleri de kınayla kınıyorum.
şimdi arkadaş neresinden tutarsam elimde kalıyor. oysaki ben bütün gelecek planlarımı bu film üstüne kurmuştum. hani gülmekten altıma sıçacaktım.? ortada sıçan biri varsa o da cem yılmaz'ın bizzat kendisidir. filme rezervasyonun başladığı ilk gün bilet aldım. en arkadaki sevgili koltuğunda yengeniz ve ben müthiş bir gün geçirecektik. karnımız ağrıyıncaya kadar gülecek ve o mutlulukla birden sevişmeye başlıyacaktık. plan buydu. yalnız bileti o kadar erken almışım ki, film vizyona girene kadar sevgili kişi oldu eski sevgili. elinde 2 bilet olan bir sap olarak kaldım ortada. zorunluluktan ötürü sevgili koltuğunda erkek arkadaşım vardı yanımda. erkek olmasını bırak, pek tipim de değildi zaten. aslında etrafta yiyişen çiftleri görüp "ortama ayak uyduralım mı" gibisinden bir cümleyle elimi tutana kadar gayette mutluydum. hakkını yememek için söylüyorum, gece boyunca en çok güldüğüm an da bu sapık espriydi.
film çok kötü. yani hakikaten kötü. anlatılacak birşey olmadığından ötürü cinsel hayatımdan bahsediyorum. entry boş gitmesin diye. tamam absürt komediyi seviyoruz ama bokunu çıkarmak başka birşey. konusu ve diyaloğu olmayan, komik mertebesine ulaşamamış kısa kısa skeçlerden oluşan, insanı bayan, geren, güldürmeyen bir filmimsi. özellikle filmin ilk ve ikinci yarısı çok berbat. üçüncü yarı diye birşey yok zaten.
berbat ulan işte berbat, cem yılmaz hayranıyım ama berbat. arkadaşla sevişseydim eminim günüm daha güzel geçerdi. olmamış diyor ve 1000 üzerinden 253 veriyoruz.
