sahille beşiktaş'la falan alakası olamayan bir arnavutköy var istanbul'da. çarpık kentleşmenin zirve yaptığı, itin kopuğun kol gezdiği yanıbaşındaki ormanından faili meçhul cesetlerinin eksik olmadığı bir semt. gece geç saatlerde arasokaklarında yürümek yürek ister. zira gırtlağınıza bir çakı dayanma ihtimali istatistiksel olarak yüksektir. şehir kültüründen bihaber ve kökten cahil tonla adamın uğrak yeridir.
televizyon dizilerinde istanbul'un hep kızkulesini, galata köprüsünü, boğaza tepeden bakan hisarlarını, emirgan'daki çay bahçelerini falan seyredip, şehre göç ettiğinde ise boktan bir kenar mahallede çamurlu elbiselerini çitilemek zorunda kalanların hayalkırıklıklarının adıdır arnavutköy.
yazının başında da ifade ettiğim gibi
boktan bir yerdir.
nüfusun büyük çoğunluğunun orta anadolulular ve kürtler oluşturur, birçoğu tekstil işçiliği yapar, inanılmaz bir hızla çoğalırlar, sosyoekonomik durum içler acısıdır. uyuşturucu kullanan birine rastlamak sizi şaşırtmamalıdır. boğazdaki arnavutköye ne evleri, ne insanları, ne de hikayeleri benzer.
bebek ve ortaköy arasındakibedrettin dalan tarafından yapılmış kazıklı yol la bilinen,çileği,balıkçıları,delileri,manzarası meşhur semt.bir tatlı huzur almak için birebir.
cananın semti hacı. arnavutköy çok lüks yaa. ulan şöyle zeytinburnu falan olaydı ya.* bakalım ne kadar sürecek, ayrı dünyaların insanlarıyız resmen...*