tarihin tozlu sayfalarında kalmış rise of nations oyununda teknolojiyi ilerletip uzay çağına geçildiğinde artık düşmanlara uzun menzilli nükleer füze gönderebileceğiniz bir teknolojide iken savaşlar en ateşli haliyle sürerken nükleer füzeyi düşman ülkeye atmanızla birlikte monitörün sağ köşesinde aniden beliren bir geri sayım sayacı geri sayım bittiğinde oyun da biter iştahınız kursağınızda kalır.
incil'in vahiy bölümünün 16.bölümünde bahsedilen isa'nın kötülüğü yeneceği yer. evanjelik hristiyanların bugün bütün gayri insani tutumlarının, dünyayı siyonizmle iş birliği içinde kan gölüne çevirmelerinin, sömürü düzenin dünyaya hakim olmasının nedeni , kudüste yıkılan tapınağı yerine inşa edebilmektir. tamami ile mitolojik öğelerle süslü vahiy bölümü okunduğunda bugün dünyada olup bitenlerin dünyevi ganimetten ziyade sonsuzluğun ganimetine talip olmakla ilgili olduğu , ve oğul bush'un ilk başkan seçilmesinin ertesinde protestan klisesine bağlı olduğunu neden açıklama gereği duyduğu anlaşılacaktır. bu savaşın akabinde dünyada bin yıl boyunca barış yaşanacağı akabinde de iyilerin yani isa'nın yanında olanların cennete diğerlerinin yani "kötülerin" cehenneme gideceğine inanılır.
bölüm okunduğunda, pagan inancının hakim olduğu romaya bağlı topraklarda böyle mitolojik kurguların yapılmasıda bunlara inanılmasıda normal olabilir. zira tahrif edilen kutsal kitap ancak tabanın genel bilinç düzeyiyle değiştirilebilir. ana tanrıça isis'in kucağında savaş tanrısı bebeğiyle resmedildiği figür, hristiyanlığa meryem ve isa bebek ikonu olarak geçmiş , savaş tanrısının doğum günü olan 27 aralık , noel olarak hristiyanlığın itikat kaidelerine kaydedilmiş, başlangıçta incilde isa tarafından hor görülen meryem bile zamanla "meryem ana" oluvermiştir. romanın ve yahudilerin zulmünden kaçan ilk hristiyanların kendilerini korumak için inşa ettikleri yer altı şehirlerine bakılırsa tek tanrı inancının, imanlılarının başına ne belalar açtığı tahmin edilebilinir. pagan inancı ile temelinde tevhid inancını taşıyan hristiyanlığın , uyuşma gösterebilmesi için tanrılarını birden üçe çıkarması, elle tutulabilinir gözle görülebilinir bir tanrı var etmesi sonucu doğaldır.
öyle ki tanrı taht üzerinde oturan yanında oğlu isa ve yirmi kadar ihtiyar heyeti olan bir objeye çevrilmiştir. ve sözde kıyamet yuhanna'ya ilham yolu ile bildirilmiştir.
bu güdük kıyamet anlayışı maalesef amerikan film endüstrisi tarafından bir çok filmle insanlara empoze edilmeye çalışılmaktadır. ve yine maalesef dinler arası diyolog gibi
buram buram siyaset kokan açılımlarla bilerek ya da bilmeyerek siyonistlerin ve evanjeliklerin ekmeğine yağ sürülmektedir.
kendi kutsal kitabını kendi dilinde okumaktan yıllarca soyutlanmış olan bu toplumun diğer dinlerin neden lağv edildiği gerçeğini bilmek kaygısında olmalarını beklemek hayal perestlik olabilir yine de görsel efektlerle dolu amerikan filmlerine bakıp sadece "vay be adamlar ne film yapmış" deme gafletini göstermeyen uyanık bir nesil hayal ediyorum.
Eleme usulü yapılan satranç maçlarında eşitlik bozulmayınca Siyahın 5 Beyazın ise 6 dakika aldığı oyun tarzıdır. Beraberlik durumunda beyaz maçı kaybetmiş sayılır.
dünya ya yaklaşan bir taş parçasını yok etmeye giden petrol arayan şirkete bağlı olan insanların uzayda canlarından geçip dünyayı kurtarmasını konu alan film.
Neo-Conların, siyonist-haçlıların "kıyamet savaşı" olarak addettikleri son büyük savaş. Bu güruh bu amaç doğrultusunda dünyaya yön vermeye çalışmakta ve planlar yapmaktadır.
Ayrıca armageddon Bir hadis-i şerifi de akla getirmektedir: "Müslümanlar ile Yahudiler Savaşmadan kıyamet kopmaz!"
Sonuna kadar olumsuzlukların hüküm sürdüğü bir yapım. Senaryosu bir yere kadar hazırlık sonra harekete geçme olacakken, bir dönem hazırlık sonrasında bir türlü harekete geçememe ve aksilikler silsilesi halinde geçiyor. Haliyle ben de dahil seyirci de yok artık bu kadar da değil diyor. Amaçları izleyenlere umutsuzluğu aşılayıp bir anda birşeyi patlatıp bize heyecan vermek olsa gerek. Ancak içine sıçmışlar, pek olmamış. 1-2 mantıksızlık var. Ama Emmerich filmlerinde ki komiklik derecesinde değil. O yüzden bunlardan bahsetmeyeceğim. Filmin çok dağınık olduğundan da bahsetmeliyim.
Oyuncular beğendiğim oyunculardı. Tabii Ben Affleck dışında. Bana çok itici gelen bir oyuncu, sevemedim bir türlü. Liv Tyler ve Bruce Willis'in yanında iyi kotarmış o kadar. Bunun dışında atmosferi çok hoşuma gitti. Ara ara tüm dünyadan (hatta nasıl olduysa ülkemizden) görüntüler verilip o gerilim ve heyecan aktarılmaya çalışılmış. En azından bu bir artıdır. Dünya sadece Amerika'dan ibaret değil.. Göktaşlarının düştüğü şehirlerde ki görüntüler harikaydı. Yani filmde kısaca atmosfer, oyunculuk ve konu sıkıntısı yoktu.
Diyeceğim şudur ki bu tür doğa felaket türlerinde kesin bir beğenen/beğenmeyen kısım mevcut değil. Beğeneni de oluyor beğenmeyeni de. Ben bu filmi de pek beğenmedim orası ayrı.