saatlerce bir "cafe"de yalnız başınıza oturup, önünüzde duran tavlanın hep kapalı durduğunu gördüğünüz...
sokaklarda herkes gruplar halinde ikili üçlü gezerken, sizin yalnız başınıza birşey yapamayacak olduğunuzu farkettiğiniz, ya da yapmak isteseniz de içinizden gelmediğini anladığınız...
telefonunuza gelen tek mesajın/mesajların operatörden veya abidik kubidik mağazalardan geldiğini gördüğünüz...
aklınıza gelen bir-iki arkadaşınızla görüşmek/buluşmak için onları aradığınızda işlerinin olduğunu öğrendiğiniz...
derdinizi paylaşmak için kimseyi bulamadığınızı farkettiğiniz...
tatil planı için aklınıza hiçbir şeyin gelmediği duygusuna kapıldığınız...
herhangi bir sebeple ağlamak isteyip de gözleriniz dolduğunda, hıçkırarak ağlamak için evinize gitmek istediğinizi farkettiğiniz...
iki gün boyunca evden sadece bakkala gitmek için çıktığınızı anladığınız...
gittigi zamandir. butun bos zamanlarinizi birlikte gecirdiginiz en guzel vakitlerde birlikte eglendiginiz arkadasiniz evine donerken arkasindan dolu gozlerle baktiginiz andir. zaten yabancisi oldugunuz bir ulkede ilk defa yapayanliz ve kimsesiz hissettiginiz andir.
en zor zamanlarımızda sığınmazmıyız onlara hani bir telefon kadar yakındırlar bize... ağlarken güldürebiliyorsa seni,muhabbetine doyum olmuyorsa, aynı şeyleri defalarca yaptığınız halde hala yaptığınızda eğlenebilitorsanız, o zor bir dönem geçirirken siz onun yanında yada sizin zor döneminizde o yanınızda ise, hasta olduğunuzda size baktığında, son kuruşunuza kadar paylaşabildiğinizde,arada ufak dargınlıklar yaşayıp bunlarıda atlatıp hiç bişey olmamış gibi kaldığınız yerden devam edebiliyorsanız ve daha bir sürü sebeple beraber yıllara meydan okuyabiliyorsanız o arkadaş yada arkadaşlar sizin için önemlidir.
arkadaştan kasıt dost ise öneminin anlaşıldığı tek an zor zamanlardır. güçlüyken yanınızda birçok arkadaşınız olur, zayıfken ise sadece gerçek dostluklar ayakta kalır.