arkadaşın ölmesi

entry167 galeri2
    138.
  1. ailenden kanından birini kaybettiysen, canının bir parçasını buz gibi toprağa veripte hayata bir şekilde tutunduysan eğer hafif bir sarsıntıyla atlatılan kayıptır.
    0 ...
  2. 137.
  3. Her ölüm her acı yıkıcıdır.
    Hiç arkadaşım olmadı.
    Ölümler bana çok tanıdık.
    Acısı milyon kere nefes aldığın her an kendini hissettirir.
    Nefesin sonlanana kadar.
    5 ...
  4. 136.
  5. Lise arkadaşım Ece.
    iyi niyetli candan bıcır bıcır bi kız.
    Kimsenin kötülüğünü istemez yufka gibi bir yüregi var. Lise bitti yaklasık bir sene sonra 3 yıldır çıktığı çocukla evlendi. Düğününe gittim karşılıklı göbek attık. Güzel giden bir evliliği var ara sıra telefonlaşıyor dertleşiyoruz. Bazı bazı buluşup cay kahve içiyoruz.
    Bir gün aradı liseden ulaşabildiğim herkese ulaşıp bı organizasyon düzenleyeyim diyorum ne dersin?
    Bana uyar tatlı şey. Mekan ve zamanı söylemen kafi dedim. Neyse 3 hafta sonra bir yerde yaklaşık 26 kişilik bı grupla bi mekanda kahvaltı yaptık. Kimi evlenmiş kimi nışanlanmış kiminin çocugu var kiminin hala aklı beş karış havada kimi üniyi bitirmiş atama bekliyor falan neyse 3 4 saat sonra ufak ufak dagıldı herkes biz daha samimi olduğumuz için oturmaya devam etti.
    Banaa kızımmmmmmmm galıba teyze oluyorsun dedi.
    Çok mutlu oldum, çokta merak ettim gel test alıp kesin mi degıl mi öğrenelim dedim. Gittik eczaneden bı test aldık baktım doğru teyze oluyorum. Oda mutlu bende. Güzel giden bir evliliği vardı birde çocugu alacak. Derken bir telefon ecenin babası kaza geçirmiş, hastaneye gel ama telaş yapma önemli bişey değil. Baba bu nasıl yapılmaz. Yalnız bırakmak olmazdı hadi kalk gidelim dedim. Yol boyunca ağladı ağladı ağladı hem ağladı hem dua etti. Hastanenin kapısında annesinin feryadını duyduk eyvah dedim sadece eyvah. Ece kendini o kadar kasmıştıki tırnakları kolumu delmişti. Sımsıkı sarıldım, kıpırdamıyordu... şoku anlattığında babam diye bagırışını unutamıyorum. Annesi bir yerde kız kardeşi bir yerde kendi bir yerde akrabaları bir yerde... ölüm işte buz gibi bi ölüm diyecek laf yok elden gelen bir şey yok. Çok geçmedi kanaması başladı, bende aglaya aglaya o hamile diyebildim sadece müdahele eden adamlara.
    Gel zaman git zaman derken aradan 8 ay geçti yara kabuk bağlamaya acının sızısı dinmeye çocuk heyecanı sarmaya başlamıştı.
    Aklıma geldi aradım. Naber kız çerez dedim. Pek iyi sayılmaz arkadaşım ya dedi. Başım agrıyor dünden bu yana belim kopuyor dedi.
    Erken doğum olabılır mi dedim bilmiyorum valla dedi benimki gelsin bi gidicem hastaneye böyle giderse dedi.
    iyi dedim dikkat et kendine görüşürüz yine...
    Telefonu kapattım ertesi gün bize izmirden yatılı misafırler geldi sohbet muhabbet derken aramayı akıl edemedim. Bir sonraki gün dur ya naptı bu kız diye aradım açmadı.
    Bir iki saat sonra aradım, yine açan yok. Allahalla dedim niye açmıyor bu kız telefonu. Akşam 8 gibi misafirlerle oturuyoruz kalktım bi ara odadan cıktım aradım alo diye bir ses. Şükür be kızım dedikten sonra farkettim. Telefonu açan Ercan eşi. Ercan Ece nerde yaw dedim kac oldu arıyorum.
    Titrek bir sesle yogun bakımda dedi...
    Ne oldu Ercan erken doğum mu dedim sanki o hiç yoğun bakım denemiş gibi.
    Ece iyi değil, beyin kanaması geçiriyor dedi.
    Tamam dedim sadece nerdesiniz geleyim.
    Adresi aldım yola çıktım bir iki saat trafikte boğuştum ama ulaştım.
    Daha 7 8 ay önce kocası için feryad eden kadın kızı için yine perişan bi halde yogun bakım kapısında ayakta durmaya çalışıyor. Geçmiş olsun Figen teyze dedim sadece, yüzüme baktı baktı baktı geçsin ve kızım geçsin benim bunada dayanacak gücüm yok dedi. Oturduk bekle bekle bekle saat gecmıyor gece 12 falan. Kapıya cıktım sıgara içmek için eşide oradaydı. Başım agrıyor dediği gün beyin kanaması geçiriyormuş bilemedim akıl edemedim dedi, gözünden yaş aka aka... Böyle durumlarda hiç bir şey Söyleyemiyorsunuz, ece iyi olucak Ercan dedim bırakma kendini...
    Doktorlar odanın kapısına Bile yanastırmıyor. Ben bir iki saat sonra ayrıldım oradan, Ecenin görümcesinin numarasını alarak. Bi kaç ortak arkadasa haber verdım iki gün sonra tekrar gittik hastaneye Ece gözlerini acmaya başlamış inleye inleye sesini çıkarmaya başlamış bir umut mutlu olduk yıne. Geçiçek Ece toparlanıcak iremi kucagına alacak. Umutluyuz... Eceyi hemen sezeryana aldılar. Çocuk doğdu adı irem olucak çünkü Ece öyle istiyor. Çocuk dogru direk yogun bakım ünitesine gönderdiler. Ece sezeryandan çıktığında sapsarıydı 5 10 saniye gördüm.sadece 5 10 saniye.. acilen Bi ameliyat daha? Ne alaka? Noluyor demeye kalmadı başınız sağolsun... hepsi 1 2 saat içinde oldu
    Ece öldü, inanabiliyor musunuz Ece öldü...
    Ve biz daha eceyi gömmeden iremin kalbi durdu haberini aldık...
    5 ...
  6. 135.
  7. lise arkadaşımın trafik kazasında henüz 9 gün önce ölmesidir. sadece lise değil servis arkadaşıydık da. 4 yıl aynı servisle okula gittik geldik, gerçi liseden sonra görüşmemiştik. ancak bir daha görüşemeyecek olmak gerçekten çok üzücü.
    4 ...
  8. 134.
  9. En yakın arkadaşsa hayatında bir boşluk oluşmasıdır.
    0 ...
  10. 133.
  11. arkadaşlar "ölümsüz değillermiş" olgusunu insana en yoğun duygularla yaşatan çok üzücü hadise. Üniversite yıllarımı, notlarımı, evimi ve elbette fikirlerimi paylaştığım arkadaşımı bugün, çok genç bir yaşta kalp krizi sonucu kaybettim. Her ölüm erken ölümdür ama bu bir salladı beni. Sustum, pustum böyle boş bir biçimde ekrana baktım saatlerce. Daha dün bana "özledim gel buralara artık" dedi. Biraz sohbet ettik kapattık, bugün aldım haberi. Yurtdışında yaşayan bu arkadaşımın cenazesine de sikik vize muhabbetlerine katılamıyorum.

    O Sosyal medya hesapları, o eski mesajlaşmalar veya anlık paylaştığı görüntüler. Daha dün ulan! Bakamıyorum şuan.
    Zamanın da yapılmış şakalar, süslenip dışarı çıktığınız o günlerin resimleri. Böyle ağlayamıyorum da, duruyorum sadece. Hani Dünya'nın en büyük soru işaretini görüyorum. Bu hayatı da aşırı ciddiye alıp yaşamamak gerekli. Denge olmalı. Ama kasmadan, zorlamadan.

    Ölüm Allah'tan. Kaderini, ömrünü böyle çizmiş yaradan. Dostlukları Güzel anmalı, güzel hatırlamalı.
    Bu arada unutmadan; ilk defa "dur ulan şu fotoğrafı silmeyeyim, anı kalsın" dediğim resimlere geri döndüm. Ben hiç dönmeyiz, hafıza dolunca sileriz sanıyordum da.

    Öyle olmuyormuş.
    3 ...
  12. 132.
  13. Sene 2012 yazı.. daha fazla devam edemeyeceğim.. mekanın cennet olsun kardeşim.. dostum .. unutmadım.. her gün hatırlamaya çalışıyorum seni.. yüzünü unutmadım hala..
    1 ...
  14. 131.
  15. Sene 2004. Beş senedir beraber okuduğum sınıfımla beraber orta okula başladık. Şöyle hafif soğuk bir kış günü sabah okula gidiyorum. Daha kapıdan girerken hayatımda hiç ağladığını görmediğim sınıf arkadaşım hakan iki göz iki çeşme ağlıyor. Ne oldu diyorum, murat öldü diyor bana birden. Ben ne yapacağımı bilemiyorum tabii. Küçüğüz ve ölüm nedir, nasıl davranılır bilmiyorum.

    Sınıfa geçince yavaş yavaş herşey ortaya seriliyor. Murat gariban bir ailenin tek çocuğu. Sınıfta arka sıralarda oturan, derslerle ilgilenmeye çalışan bir çocuk. Notları oldum olası kötü olsa da sınıfın yaramaz hile hurdacı çocuğu değil en azından. Hani bazılarının kapasitesi az olur ya öyle birisi. Ama hiç kötülük bilmez. iyidir işte..

    Neyse babası mahallede yapılan inşaatlarda işçi,anne de ev hanımı. Bir gün önce okul çıkışı yakın arkadaşı bekir ile beraber gezip tozmuşlar afacanlar. Sonra murat hadi gel babamın inşaata gidelim oynarız falan demiş ama bekir eve yemeğe gidecem demiş ve ayrılmışlar. Bizim ki sen tek başına inşaata git ve oynarken tehlikeli bir şekilde yaralanmış. Artık devamında ne olduysa o gün muratı kaybettik.

    Çocuğun gülümsemesi, yüz şekli, kendince bize karşı hissettiği ezik tavırları halen aklımda. Severdim kendisini, o da beni severdi herhalde.

    Sonradan öğrendik ki evlatlıkmış arkadaşımız. O durgun haller, özgüvensiz duruşlar o yüzdenmiş meğersem

    Mekanı cennet olsun. Hem başka neresi olabilir ki.. daha defteri bile açılmadan gitti öteki dünyaya.

    Dedim ya ölüm korkusu. Mahallenin camisi bizim evin önünde olmasına rağmen gidemedim cenazesine arkadaşımın. Yanarım da ona yanarım.

    Herhalde bir Fatiha diledi bu saatte. Mekanı cennet olsun.
    4 ...
  16. 131.
  17. bingöldeki hain bombalı saldırıda çocukluk arkadaşım polis özel harekat abdullah bıyık ı kaybettim. ne istediniz lan ne istediniz.
    2 ...
  18. 130.
  19. Hiç başıma gelmeyen bir olay. Fakat muhabbeti geçtiğinde 'ben ölsem ne yaparsın' sorusu yöneltilir. Sanırım kahrolurum hele birde çocukluk arkadaşım ise. Kötü bir psikoloji elbet bir gün öleceğiz ama erken olmasın be.
    1 ...
  20. 129.
  21. sosyal ortamı olan herkesin bir gün başına gelecek olay.
    0 ...
  22. 128.
  23. Bıraktın değil mi oğlum?
    Bıraktın, gittin
    Peki!
    Ama ben buradayım hala
    Ben devam ediyorum
    Peki sen bakıyor musun bana oradan?
    Gülüyor musun bana?
    Sanıyor musun ben aynı şarkıyı söylüyorum?
    7 ...
  24. 127.
  25. Ilkokula giderken bu durum başıma gelmişti. Yanlış hatırlamıyorsam 2. ya da 3.sınıftaydım. Sınıf arkadaşım olan bir kız, sokak düğününde kimin attığı belli olmayan bir kurşunla öldürülmüştü. O yaşlarda ölüm nedir, onu bile pek bilmiyordum. Okula cenazesi getirilmişti, son kez vedalaşmıştık onunla. Çok kötü bir duygu ama ölüm de hayatın bir gerçeği ne yazık ki.
    1 ...
  26. 126.
  27. Bu gece ikinci kez başıma gelen hadise.

    Inanamıyorsun sözlük, kesinlikle kabul etmiyorsun.

    iyi kötü ayırt etmeksizin beraber geçirdiğin en küçük bir an bile dakikalarca gözlerinizin önünden gitmiyor.

    Acaba kalbini kırmış mıydım ?

    Benim yüzümden üzüldüğü oldu mu hiç ? Soruları aklınızdan hiç çıkmıyor.

    Gecenin bir saati onun numarasından gelen vefat mesajına saatlerce bakıp bir cümle dahi kuramamak...

    Yaşananlar, Yaşanmamışlar, bir daha asla yaşanamayacaklar.

    Çok zor sözlük çok.
    12 ...
  28. 125.
  29. Bir kez başıma geldi. üniversitede aldım haberini.ilk okul arkadaşım ölmüş. ona dair hatırladığım tek şey "bir gün sen de beni seveceksin" demesiydi. küçücük bir istek halbuki.ama yapmadım işte, okul hayatım boyunca sevmedim. öldü. şimdi seviyorum.
    13 ...
  30. 124.
  31. Arkadaşa göre üzüntü kat Sayısı artar. Evet.
    1 ...
  32. 123.
  33. Hele ki okulun duyuru sayfasından duyarsanız daha bi kötü olursunuz.
    2 ...
  34. 123.
  35. 122.
  36. Benim arkadaşım intihar girişiminde bulundu da canımdan can gitti. Ölümü düşünmek istemiyorum.
    5 ...
  37. 121.
  38. En tuhaf olanı da, artık o anılar acıtacak içimizi. Sevinçler, hüzünler... çocukluk, okul, üniversite, marmaris, kıbrıs. Seninle paylaştığımız tüm hatıralarımız... Gözlerim dolu. Hoşçakal arkadaşım... canımız yandı...
    6 ...
  39. 120.
  40. ulan akşam akşam tövbe tövbe. tamam ölüm bizim için ancak şunu yapma a..

    daha yeni izlediğim dizi de 'sefer' adlı karakter mefta oldu ve dizide arkadaşlarının halleri görünce benim de aklıma direk can dostumun şakasına da olsa söylediği bir şey düştü direk. tamam bu dizi gerçeğinin yanından geçemez (allah korusun) ama beni düşünmeye sevk etti şimdi.

    başına böyle bir şey gelenlere de allah sabırlar versin...

    unutulan edit: dizinin adı bilmeyenler için (bkz: poyraz karayel)
    1 ...
  41. 119.
  42. Birlikte yer aldığınız fotoğraflara bakınca içinizi kahreder. Yine de gülümseyerek o güZel günleri anmak sizi mutlu eder.
    1 ...
  43. 118.
  44. Çok pis koyuyor. genç yaşta toprağa vermek, bir kürekte senin atman koyuyor işte. Gözyaşları damlıyor toprağa hadi kalk gardaşım daha yapacak çok şeyimiz var hayallerimiz var kalk hadi lan diye isyan ediyorsunuz ama elden birşey gelmiyor.. genç yaştaki kayıplar genelde kazadan oluyor. Gençlik işte kan kaynıyor defalarca yapma etme desende vazgeçmiyor. Ve bir gün telefon çalıyor """ hastanede kaza yaptı ağır yaralı iç kanaması var. Apar topar hastaneye gidiyorsun doktor ilk 4 saat çok kritik diyor. Çaresizce dua ediyorsun saniyeler geçmek bilmiyor 2 saat sonra hayatın amina koyan o söz kulaklarında cınlıyor.

    ""Maalesef kaybettik""
    1 ...
  45. 117.
  46. garip bir soğukluk... garip bir ürperti...

    geçenlerde sabahın körü telefonum çalıyor. hayırdır diyorum ama, hayır değilmiş öğreniyorum.

    ağır bir kaza geçirmiş, yolda buluyorlar. apar topar hastane tabii.

    nesi var diye soruyorum. "durumu bayağı ciddi windwardside, kaburgalar kırık, kafatası çatlak, iç kanama ve beyin kanaması var, durduramıyorlar. kötü senaryolar var..." diyorlar.
    düzelse de eskisi gibi sağlıklı olmayacak, bu evrede onu biliyorum. ama düzelsin istiyorum.

    3 gün sonra tekrar telefonum çalıyor. korkarak açıyorum. "başımız sağ olsun, kaybettik." diyorlar.
    olduğum yerde oturup ağlıyorum.

    gözlerimin önünden ayvalık'ta çekim yaptığımız günler geçiyor.
    sabah sizin odanıza girip senin başında "ya sahneleri kostümleri söylemedin bana kalk hadi" diye seni uyandırmalarım,
    dış gece sahnelerinde üşüdüğümde hırkanın iki tarafını da açıp gel işareti yapmaların ve sana sarılıp "Helal be soba yürekli adam" demelerim,
    set olmadığı günlerde sahilde biralamalarımız, otelde rakı içip şarkı söylemelerimiz,
    ismime takılıp benle dalga geçmen...

    sesin kulağımda yankılanıyor hala. fotoğraflarımıza bakıp ölmüş olmana inanamıyorum. çok gençtin, çok çalışkandın, gerçekten çok çok iyi bir insandın.

    kabul edemiyorum, o yüzden seni gömerlerken bakamadım. içim almadı gerçekten.

    gelicez yakında oraya, yazdır bizi de kapıya.
    21 ...
  47. 116.
  48. inanmakda zorluk çekilen acı durumdur.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük