arkadaşın intihar etmesi

entry44 galeri0
    1.
  1. doğalgazı açıp gitmek en kolayı belki, hiç bilmediğimiz yaralarını da gömmek toprağa bedeninle beraber ama hayatı boyunca bu genç ölümü unutamayacak insanlar bırakmak arkada bencillik...
    6 ...
  2. 2.
  3. çok yakın bir arkadaş ise, kişi büyük bir vicdan azabı duyar...

    uzun zamanlar boyunca nedenlerini kendine sorup, kendi kendini bitirir...

    Neden yanında değildim?

    neden ona destek olmadım?

    neden bunu yapmasına hiç bilmesem de izin verdim?

    ve

    neden bunu yaptı?

    neden?

    neden?

    ...
    7 ...
  4. 3.
  5. vardı bir arkadaşım..şeker fabrikasında kaynayan şeker kazanına atladı...kemiklerini bile bulamadılar...kimbilir belki küp şeker oldu belki de toz şeker...haberini aldığımda yıllardır görmemiştim...içine kapanık, iyi bir çocuktu...

    bir an kendimi onun yerine koydum, bu durumda sorumluluğum olup olmadığını düşündüm...sanırım benim bi sorumluluğum yoktu, ama gel gör ki insan üzülmeden edemiyor...
    4 ...
  6. 4.
  7. öldüğü yere habersiz götürülmüşseniz ve size "bizim ilker vardı ya, işte burada başına bi el ateş etti." denmişse ve yerde hala intihardan kalan izler duruyorsa ve rahmetli dağ gibi bir delikanlı idiyse yürek burkan bir durumdur.
    4 ...
  8. 5.
  9. askerdeyken ölmüş diye haber aldığınız vay be öldü ama boşu boşuna değil şehit oldu helal olsun derken sonradan intihar ettiğini duyduğunuzda şok olduğunuz durum.
    5 ...
  10. 6.
  11. dünyadan birçok parçayı alıp yanında götürmesi.bunların başında suçluluk duygusu ve ısdırap dolu kalpler gelmekte.
    3 ...
  12. 7.
  13. bazı bazı mezarının başına gidip cevabını alamayacağı onlarca soru sormasına neden olur insanın...

    nasıl başardın bunu?

    nefret ettiğin halde her gün banklarında oturduğun o parktan nasıl vazgeçebildin?

    seni seven onlarca insan varken nasıl bırakabildin onları?

    o hayran olduğun bir çift gözü nasıl bir ömür yaşlı bırakmaya karar verdin?

    ya annen ve baban? onların üzüntüsünü vicdanında nasıl yok edebildin?

    dostların, yani ben, biz? bizden nasıl kopabildin kendi ellerinle gelip solumuzda acılarını dökerken?

    hatırlar mısın "dolduracaksın acılarını arka cebine ve ellerini ön ceplerine sokup ağzında sığara ile umursamadan hayatı ve insanları umarsızca dolaşacaksın dünyayı, hiçbir karesini hatıra olsun diye saklamayacaksın sadece izleyim o muhteşem manzaraları derin bir nefes çekip ölümünü bekleyeceksin" deyişini? peki neden hayattaki tek isteğini yapmaktan vazgeçtin?

    neydi seni kendinin katili yapan?

    hiç düşünmedin mi o son karar anında sevginin ve seni seven insanların kalbini? hiç aklına gelmedi mi kahkahalar içinde kovulduğumuz cafeler? insanlarla dalga geçişlerimiz? umursamadan kimseyi bağıra bağıra konuştuğumuz yolları? toplu taşıma araçlarındaki çocukça davranışlarımızı?

    hiç düşünmedi mi söyle? hiç aklına gelmedi mi o ilk sevişmen? tapar gibi evdiğin kızı dudaklarından öptüğün an?

    hiçbir şeyi hatırlamayacak kadar mı öldürdün beynini? anlık mutluluklarını anlatırken dolan gözlerinede mi acımadın kapatırken son kez?

    yalvarırım söyle nasıl başardın bunu? neden hiçbir şey söylemiyorsun? bu kadar mı çok nefret ettin konuşmaktan? nasıl unuttun günlerce hiç kalkmadan yaptığımız güncel dünya tartışmalarını?

    tamam sus! knouşmayacaksın yine! biliyorum çok soru sordum neyse unut hepsini ama bu soruma cevap ver lütfen!

    güldün mü son kez dünyaya ve baktın mı gökyüzüne sırıtarak o alaycı tavrınla?
    22 ...
  14. 8.
  15. kıştı geceydi, kör bir vaktiydi gecenin. 03.02 idi camıma bir kuş iki kere gagasını vurdu yarı uykulu idim uyandım. sigaram bitmişti; biraz daha yatakta kalayım uyurum dedim. 20-25 dakika döndüm durdum yatakta. sonra kalkıp benzinliğe dogru sigara almaya giderken bir kalabalık gördüm ara bir sokakta. agaçta sallanan bir gençti; polis yeni gelmişti. ağlayan arkadaşları vardı. arkadaşım değildi tanımıyordum; kim olduğunu arkadaşlarından öğrendim. kız meselesi yüzünden asmış kendini. sonra kız arkadaşı geldi çığlık çığlığa. Tanrım ne arıyordu orada? yaşam boyu zihnin kıvrımlarında akacak bir görüntüyü görmek neden? ve çocuk sen neden kıydın kendine? üzerinde montun vardı. ölüme giderken üşümeyi istememek hala kafamı karıştıran. ve bir başka hüzün, camımı tıklayan kuşun sesiyle kalkıp sigara almaya gitsem o çocugu kurtarabilirdim. bu da benim zihnimin kıvrımlarında yaşamım boyu akacak düşünce olacak.
    9 ...
  16. 9.
  17. artık hatıraları cafe, bar ya da evler de değil de bir mezarlıkta hatırlatıp yad ettirir...

    - üzerini örten toprakta söndürdüğüm sıgaranın ateşini hisseder misin o toprağın beş karış altında? canın acır mı hiç? peki hiç gözlerin yaşardı mı? saatlerce mezarının yanında saçmalayıp giderken ben arkamdan baktığında?
    7 ...
  18. 10.
  19. hayatınızdan bir kişinin daha gitmesidir. gece oğlanın eski kız arkaşından duyarsınız haberi ulaşamıyorum, bir şeyler yapmış olabilir kendine çok korkuyorum.... daha uyku sersemliği ni atamadan kendine mi gelmeye mi çalışırsın, olayı anlamaya mı, onu sakinleştirmeye mi? uzun aramalar sonunda ulaşırsın ailesinden bir yakınına ufak bir umutla ama...
    garip gelir insana daha iki gün önce msn de kanka moralim bozuk la şöyle oldu böyle oldu diye derdini paylaşır, sen moralini biraz düzeltmeye çalışırsın... demek ki yeteri kadar düzeltememişsin.....
    kendi kendine dersin neden lan neden değermiydi? artık sadece o eğlenceli güldüğümüz fotolar da varsın...
    5 ...
  20. 11.
  21. Hayatta, ölmesini kabullenemediklerimizden bir tanesidir dostlar. hele bunu kendi öz iradesi ile yapıyorsa. telefonlaşıp konuşuyorsun, bir yerlerde oturup sohbet etmek için saat ayarlıyorsun. buluşup hoş vakit geçiriyorsunuz. her şey gayet normal görünüyor sizde hiçbir şeyden şüphelenmiyorsunuz çünkü karşınızdaki insan yıllardır beraber olduğunuz acı ve tatlı her şeyi paylaştığınız biri. biliyorsunuz ki bir sorun varsa sizinle paylaşacak bunu. ama öyle olmuyor sizin canım dediğiniz insan sizden ayrılıp kafasına silahı dayıyor daha on beşindeyken. hiçbir şey söylemeden, tek veda etmeden sizi öylece bırakıp gidiyor. başta kabus sanıyorsunuz. hergün sabah her şey normale dönmüş o hayattaymış gibi başlıyorsunuz ama öyle olmuyor. o geri gelmiyor. vicdan azabı ve yalnızlığınızla sizi bırakıp ardına bakmadan gidiyor üstelik daha on beşinde. acaba diyorsunuz acaba, ben mi çok kördüm de onun yaşadıklarını göremiyordum, acaba daha duyarlı olamazmıydım engelleyemezmiydim diyorsunuz. ama bunlar onu geri getirmiyor. siz üzüldüğünüz ve her gün onun dostluğunu arayıp özlemenizle kalıyorsunuz o da yaşanacak onca güzel şeyleri, yılları onca güzel duyguları yaşayamadan bu dünyadan gitmesiyle.. kendine iyi bak oralarda, üzme canını bir gün mutlaka bende yanına geleceğim o zaman bol bol özlemimizi gideriz hem belki beni neden terk edip gittiğinide anlatırsın kim bilir hayattayken paylaşma ihtiyacı duymdan uğruna çekip gittiğin şeyi.. hoşçakal dostum..
    3 ...
  22. 12.
  23. Üniversitede aynı ortamı paylaştığınız, çoğu zaman hayatı sizden daha çok sevdiğine inandığınız insanın birden yaşamla bağlarını koparmasıdır. Yaşamın böylesine ince bir çizgide oluşu sizi şaşırtır. inanamazsınız bazı şeylere.
    0 ...
  24. 13.
  25. öncelikle (bkz: intihar)... ne demiş sevgili insanlar bu başlıkta; yok aciz insanlar, yok kendine saygısı olmayan insanlar, yok psikopat, yok aptal, yok yok yok. abuk subuk genellemelerle bu intihar eden insanlara ithamlarda bulunmuşlar, peki neden? çünkü insan en iyi yapmadığı şeylerle ilgili tespitte bulunur. e malum burada entry yazdıklarına göre de hala hayatta oldukları için, intihar denen şeyi kafalarında tasarladıkları gibi yazarlar ve bu eylemi gerçekleştiren insanlara kafalarına göre etiket yapıştırabilirler. ama bunun böyle olmadığını en iyi bir arkadaşınız intihar ettiğinde idrak edersiniz.
    intihar eden insan, hakkında çok fazla genelleme ve sallamaların yapıldığı insandır. evet insandır, en nihayetinde insan...
    peki böyle midir gerçekten bu insan, böyle aciz, böyle çaresiz; kesinlikle değildir. çünkü ben birini tanıdım onlardan ve arkadaşımdı beş senelik arkadaş ki; onu tanımlamaya yeter bu süre. zamanında birlikte gülersiniz, birlikte ağlarsınız, kimi insan arkadaşını olmayan sevgilisi, kimi insansa olmayan babası yerine koyar, kimi olmayan annesi, kimi olmayan kardeşi vs. vs. boşluklar doldurulur, sırlar paylaşılır, işte böyle güzel bir olaydır arkadaşlık. sonra bir gün gelir arkadaşınızla bir konu da ama herhangi bir konuda çelişip ters düşersiniz. bir daha da onu aramaya dahi gerek duymazsınız.
    ama bir tarafınız onunladır, hep duyarsınız bırakıp gittiğiniz o şehirde kalan arkadaşınızın yaptıklarını başka arkadaşlardan, kimi zaman kafasına esmiş gitmiştir başka şehirlere, kimi zaman sağda solda olay çıkartmıştır, kimi zaman eski sevgililerin peşi sıra sürüklenmiştir. derdini dinlemeye tekrar görüşmeye gerek duyulmaz, "bana kattığı bir şey yok ki artık" mantığıyla bakılır. taki bir gün yaşadığınız şehirde karşınıza çıkıncaya dek.
    işte ben de böylece ikinci kez karşılaştım arkadaşımla, ikinci kez tanışmış gibi sanki. bir öğrenci lokantasında bol ekmek, az çorbayla karnını doyurmaya çalışıyordu. "ne işin var burda" diye sormadım bile gerek yoktu çünkü, ne zaman nerede olacağı belli olmazdı. hiç bir şey yokmuş gibi kaldığımız yerden olmasa da, eskisi kadar sıcak olmasa da bir şekilde devam ettik muhabbetimize. evlere gidildi, evlerde kalındı, eskiler anıldı, sonra yine eski hale dönüldü. melankolik, depresif, asabi hallerden bıkıldı. "görüşürüz" dendi. bir daha görüşmemek üzere.
    ve bir ay sonra alındı haberi, doğduğumuz yere, bıraktığım, ama bir tarafımın da hep orada olduğu şehire gitmiş,uzun bir aradan sonra gitmediği evine gitmiş, kapısının önüne çıkmış, kim bilir belki de son kez gökyüzüne bakmıştır, belki ilk kez solur gibi çekmiştir havayı, hani şu hep sorun çıkaran ciğerlerine, belki seviştiği kızları düşünmüştür son kez, belki de hayal meyal hatırladığı babasının yanına gidip gitmeyeceğini, ya da ne bileyim işte; belki de birlikte marinanın çimenlerine yayılıp denize karşı içtiğimiz köpeköldürenleri düşünmüştür ya da sevdiği bir şarkının solosunu son kez geçirmiştir aklından...
    çıktı kapının önüne hakan, silahı dayadı kafasına ve tek kurşunla kısa hayatına son verdi. hiç kimseye sormadan öylece çekip gitti. geride ne bir not, ne bir söz, ne de arkadaşlarına bu dünyadan bıkkınlığını belirten bir sır... dedim ya işte öylece gitti... hiç unutmam bir gün yine böyle içerken bir şarkı istemişti hakan benden o şarkının sözleri gelir hep aklıma bir de onu anınca;
    vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni
    değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez
    ...
    vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
    seni yalnız komak var, o koyuyor adama...

    bir ay önce onu öyle bırakmasaydım, dertleşmeye çalışsaydım bu durum değişir miydi? onu biraz tanıyorsam tabi ki hayır. ama ben de kalan bu sızı, elinden geleni yapamamanın bıraktığı vicdanımdaki sızı belki olmazdı. hem zaten elimden geleni de yapardım buna eminim. şimdi ne zaman hatırlasam adını, yüzünü ya da yaptıklarımızı, hep kaşınır o yara, kanar, sonra da sızlar işte bir arkadaşın intihar etmesi böyle bir şeydir.
    7 ...
  26. 14.
  27. bir insanın yaşayabileceği en acı olaylardandır.

    arkadaşın ben artık oynamıyorum, sıkıldım demesidir. eğer intihar eden kişi çok yakın bir dostunuzsa işte o zaman taze sıçılmış bok gibi kalırsınız hayat denen oyunla başbaşa.
    0 ...
  28. 15.
  29. hayatın ağır gelmesinden kaynaklanan, acıların zirve yaptığı anlarda kişi çözümü intiharda arar bazen. güçsüzlükten, aptallıktan değil; ama öyle işte...
    bazıları bunu sadece düşünür, bazıları ise uygulamaya geçer...

    arkadaşın intihar etmesinden daha da kötüsü, aynı arkadaşın ikinci kez intihara kalkışmasıdır. ölmek için elinden gelini yapması ve sizin çaresizce sadece 'yapma, etme noolur, yalvarırım...' diyişlerinizdir...
    daha sonrası için iki ihtimal var. birincisi: cenazesine gitmektir. onun, canınızın, biricik arkadaşınızın üzerine toprak atarlarken görmek falan tarifi imkansız bir şey olsa gerek, ahh felaket işte o kısım... ikincisi, kurtulma ihtimali: bu çok iyi bir şeydir, diğer ihtimali düşününce. sonra gidersin hastane odasına, ziyarete 'naaptın sen ya deli, yapılır mı bu banaa!' dersin, gözlerin(iz) dolar. ama aslında bunu yapmak da cesaret ister. orada arkadaşınızı görmek, bitkin suratını, yorgun gözlerini ve ona konduramazsınız orada oluşunu, bunu yapışını. paramparça olur içiniz...

    yaşadım bunu hemde iki farklı canda, iki dostta; toplamda üç kez hemde. evet, çok acı bir durum. kafaları yedirten bir şey. hayata küfrettiren, küstüren, günlerce deli gibi ağlayıp sızlayıp ortalıkta gezdiren bir durum... ikisi de yaşıyor. üçümüzde yaşıyoruz ama nasıl bir yaşamaksa, bu olanlar hatırlandıkça her gün küfrederek yaşamak. 'hayat, her şeye rağmen güzel' demek, gerçekten pollyannacılık. ama intihar da bir çözüm değil, bunu da biliyoruz tabi...

    kimsenin başına gelmemesi ve arkadaşların da bir an önce akıllanması dileğiyle...

    yazarın notu: seviyom seni bir tanecik arkadaşımmm, aksiyon arama kendine allasen.
    3 ...
  30. 16.
  31. cinnet anı intiharı değilse olay, çok koyar adama, o kadar çok ki...
    aslında incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerin onun kozasında o kadar farklı boyutlarla olduğunu görürsün ki aklın şaşar. şaşırıp kalırsın giden tabutun ardından.
    konduramazsın ki daha dün geleceğe dair planlar yaptığın adama. yok olamaz daha dün bir şey yoktu. lan yaz okulu dedik, seneye dedik, nasıl ya? ne ya? derken olup bitiverir her şey.
    daha kavrayamadan aslında olan biteni taziyeleri kabul ederken bulursun kendini.
    hele bir de hayat neşesi yok mudur o adamın? lan dersin bunca gülücük boşuna mıydı? hissetmiyorsan neden mutlu numarası yaptın? derdini açman çok mu zordu? bu kadar mı samimiyetsizdi aramızdaki her şey cümleleri kemirirken beyinleri yok oluverir gözünüzde insanlığa, dostluğa hayata dair her şey. mezuniyetinizin bağlı olduğu sınavı siktir edersiniz mesela ya da kodumun dünyası ya neyi paylaşamıyoruz der en lanet ettiğiniz adamı sevmeye başlarsınız.
    zordur, ağırdır, hele bir de acılı bir ölüm tercih etmişse. ölüm değildir zaten beyni yoran, tercihinin ölüm olmasıdır bir de gencecik yaştaysa.

    ee be kardeşim, ee be canım, ahh ulan rıza derdik ya geyiğine bu sefer harbiden ah ulan rıza!
    şimdi sen bunu yaptın ya en içimi rahatlatan aktivitede karalarımı bağlayacağım artık.
    beynimi kemiren tüm neden, nasıl, keşkeleri bana bırakıp gittin ya, artık rahat uyu.
    2 ...
  32. 17.
  33. günlerce intihar edeceğini söylediği halde yok lan intihar edecek adam söyler mi deme gafletinde bulunma sonucu en acı şekilde vicdan azabı çekilecek durumlardan biridir.( dikkat: intihar edecek adam ben intihar edeceğim diye bi çok kez söyler toplumdaki yanlış kanının tersine ).
    3 ...
  34. 18.
  35. şimdi arka balkona çıkınca yine hatırladığım arka balkona her çıkışta aklıma düşen olay. arkadaş değil belki ama sonuçta yan komşunun oğlu, aynı yaşta olduğun, zaman zaman bakıştığın, gizliden gizliye hoşlandığın, sevgilisini eve getirdiğini görünce triplere girdiğin yakışıklı çocuk diyelim biz şuna. tanıdığından beri yani 15 yaşından 24 yaşına kadar sen ben gibi olan bi insanı uyuşturucunun nasıl yok ettiğini izlemek. sonra yine her geceki gibi bir kavga ve 6. kattan betona çakılan gencecik bir insanın kan içindeki bedeni. *.
    2 ...
  36. 19.
  37. hayatı durdurur. nefes alamazsınız. sadece o vardır aklınızda. nedenler, nasıllar aklınızda uçuşur. artık her şey, çektiği acılar daha nettir. hala konuşup gülebilen insancıklara haykırmak istersiniz "susun artık susun, bizim yüzümüzden öldü o". zaman geçer, zaten unutmaya can atan insanlar unutur. ama bir şarkıyla gözünüzde canlanır her şey. keşke daha iyi tanısaydım seni, keşke bilseydim diye düşünür insan. ama artık hiçbir şeyin faydası yoktur. ondan geriye sadece okul dergisinde kalan fotoğrafı vardır, bir de ansızın çalan bir şarkıyla canlanan anılar.
    2 ...
  38. 20.
  39. 21.
  40. salak bi arkadaşım boktan bi sebep yüzünden gözümün önünde yiyodu o haltı, diğer ev arkadaşlarım ve ben ayıldık bayıldık zorla kurtardık gerizekalıyı, aklıma geldikçe hala sinirlerim bozulur. bir hafta psikolojimiz bozuk gezdik onun yüzünden ya yine yaparsa diye, şu anda ki aklım olsa ben atardım onu 5. kattan.
    1 ...
  41. 22.
  42. uzaktan yakından alakadar olabileceğimi sanmadığım durum. ulan nerde yaşam sevinci yüksek sefa pezevenkleri alayı arkadaşım.
    1 ...
  43. 23.
  44. Telefonuma son gelen mesaji buraya yapistiriyorum:
    Bu sikinti ve bunalmayla daha fazla vakit kaybetmenin bi anlami yok canim. Benden artikin tamamen kkurtuluyon hatta herkez kurtuluyo :3 elveda canim kendine cok iyi bak seni uzdugum her an için fazlasiyla uzgunum ve ozur dilerim. Hakkini helal et ve umarim istedigin seylere ulasabilirsin. Başaranilicegine inaniyorum :3
    Bir daha da hic birimiz haber alamadik. Hic de intihara cesaret edebilecek biri degildi oysaki. Kesin bir yerlerden cikar diyesim geliyor. Bekliyoruz hala.
    0 ...
  45. 24.
  46. bazılarının nedenlerim intihar edecek arkadaslarının bile olmamasıdır.

    not: arkadaşlarım var ama sanırım uykusuzluk kafa yaptı bunalıma girmek istedim.
    0 ...
  47. 25.
  48. ölümden korkmadığını mı ispat etmek istedi. çok mu yalnız kalmıştı. sonra bir telefon sesi.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük