efendim başlık 50 karakter sınırına takıldığından mütevellit kısaltılmıştır.
aslında
"sınıf arkadaşının doğum gününe evden biblo paketleyip götüren çocuk" olacaktı.
genellikle orta okul yıllarında başa gelen bu hadise, masraf düşmanı anneler tarafından gerçekleştirilirdi.
başıma gelen bir olaydan yola çıkarak anlatacağım üzere sırf parasızlıktan değil, üşengeçlik ve zaman kısıtlamasından
kaynaklı bir olayda olabilir.
orta okul 2ye falan gidiyorum tam hatırlamıyorum. ulan ilk kez bir doğum gününe çağırdı kız. hoş bu tipi ben olsam
çağırmazdımda neyse yani...
2-3 gün geçti.. cumartesi yapıyormuş doğum gününü.
ulan o ara para biriktiyorum. yemeden içmeden kesildim şerefsizim. sonra hulki vardı bizim arkadaş.
ikiz değil ama ard ardına doğmuş bunlar birbirlerine çok benzerdi. hakan hulki kardeşler. her neyse bu piçler kanıma girdi bir gün
gel kafeye gidelim kanka dediler. ulan counter strike oynayacaz, ya da gidip zurna kanalında erkek işleticez dedim. yok dedim çıktım işin içinden.
sonra bu piçler ısrarla falan, aklımı çeldiler o ara 17 lira para birikmiş. öğrendimi bu piç kuruları cebimdeki parayı ne. bende üstümde taşıyorum parayı
evdekiler çalmasın diye. kafaya bak kafamı sikim. bunlar görmedi ama parayı içlerine doğdu demek pezevenklerin.
ödetmesine haa dediler. laf arasında tongoya düştüm peki dedim. ulan 3-4 saat oynadık, toplamda 4 kişi.
yenilmişim falan işte. minareyi çalan kılıfını hazırlar kafama sıçıyım. ertesi günde bu kızın doğum günü işte.. 15 lira hesap ödedim bu arada.
neyse akşam oldu. ulan hediye almadık ne bok yicem ben düşünceleri kafamda dönerken, gözüm bi an salon vitrinine kaydı. aa biblolar var lan dur bakiyim dedim.
ulan kız anlar mı, anlamaz mı falan diye düşünmedim hiç. biblonunda kafası kırıkmış yapıştırılmış onu bile görmedim. annemin gelen hediyelerin pakedini sakladığını biliyorum.
gizlice onları aşırdım. bi güzel paketledim. ertesi gün götürdüm. neyse sıra hediye verme sırasına geldi, herkes hediyesini veriyor.
doğum günün kutlu olsun diye bir de not yazmışım, çizgili defter kağıdından koparıp. cahil kafama sıçayım yineliyorum. kız eline aldı anlamadı sandım -aa ne güzel çok teşekkür ederim dedi.
lafı bitmeden tak diye biblonun kafası koptu. amın evladı sanki emaneten duruyormuş. masaya düştü herkes bana bakıyor. aa dedim kem küm ettim falan poşette kırılmıştır falan dedim.
yok ya dedi seni kandırmışlar, kırıkmış bu zaten yapıştırmışlar dedi. aa öyle mi vay çakallar dedim. kıvırdım falan.
neyse hakan ile hulki piçi kıs kıs gülüyorlar ordan. ay çiçeği gibi açmış suratları, nur inmiş ibnelere sanki.
sonra moral vermek adına anlaşılmadı falan deseler de, adım gibi biliyorum anlaşıldığını.
büyük terbiyesizlik. he tabii şöyle bir şey de var; mesela bizim evdeki en değersiz biblo 1 milyon dolardan alıcı bulur, öyle bi şey götürüyorsa tamam.
yoktur kardeşim belkide çocuğun hediye alacak durumu, gittiği doğum gününde de arkadaşlarına mahcup olmamak için en azından annesi evden biblo sarıp vermiştir çocuğa. olabilir yani böyle durumlar. para bu, her istenildiği zaman bulunmuyor.
ortaokul üçe kadar yapılabilitesi mümkün olan, hediyeyi alan arkadaşın suratında bir sövme ifadesiyle "çok teşekkür ederim canııım." cümlesini söylemesiyle son bulan eylem.
ilkokul ve ortaokul döneminin vazgeçilmezidir. birçok biblo alınır ve birçok biblo hediye edilir. hatta bazen orta birde aldığınız bibloyu orta üçte aynı arkadaşınıza yılbaşı çekilişi sonucu hediye etmiş olabilmeniz mümkündür.
bir arkadaşım bu durumla çokça karşılaşmış olmalı ki doğum günü mesajı aynen şöyleydi: " yarın doğum günüm var, hepiniz davetlisiniz. not: hediye alırken seçici olunması ve evdeki biblolardan getirilmemesi rica olunur" hiç mi utanmadı bunu atarken bilmem ama işe yaradığı kesin, hiç biblo yoktu.