ajdar, heijan, arsız bela dinleyen ve ezberleyen kisilerin dünya çapında etkinlikler yapmış, ve ölümünden bugüne hala unutulmamis kisiyi elestirmeleri çok üzücü bu kadar düşmeyin.
şaşırmadığım olay. sadece work, work, work, work diyerek şarkı yaptığında milyonlarca kişi tarafından dinlenen şarkıcıların var olduğu bir dünyada bile hak ettiği saygıyı kazanamadı ki adam! o sanatçı keşke yaşasaydı da hep böyle eğlenceli şarkılar söyleseydi bize. hep birlikte arkadaşım eşek deseydik, domates biber patlıcan deseydik. tabii diğer duygusal şarkılarında da ağlardık içimizden geldiğince.
Genellemelerden uzak bir şekilde yazıyorum; barış manço gibi bir sanatçı daha dünyaya gelmez sizin g.tünüzde boklu bezler varken bu adam şarkı söylüyordu tanınıyordu at gibi birey oldunuz adam vefat etti hala tanınıyor seviliyor allah aşkına siz bu adamı dinlemeyin gidin yeni şarkıcı(!)ları dinleyin bu adamın güzel şarkılarından uzak durunda tadına biz varalım.
muhtemelen sözlerini anlamadan yabancı şarkı dinleyen zihniyetin düşüncesidir. yabancı şarkılarda o kadar aptal sözler var ki. sanki yabancı müzikleri dinleyince anlıyorsunuz da türk şarkılarına laf atıyorsunuz. dünyada hit olmuş bir şarkıyı türkçeye çevirip müziği değiştirmeden yeni şarkı yapsalar yerden yere vurmayı bilirsiniz ama.
Sadece şarkı yapan kişi olarak görüyorsanız o zaman sorun büyük demektir arkadaşlar. O şarkı ile öğrettikleri aktardıkları ve çocuklara verdiği değeri nasıl görmezden gelebiliriz. Ya o dönemde çocuk olmadınız ya da o dönemde daha önemli işleriniz vardı. Yaşamayıpta böyle düşünenlere zaten diyecek bir şeyim yok.
! Barış Manço, Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur.
Karşısında küstah bir spiker vardır ve Barış Manço’yla dalga geçmektedir.
Sürekli “işte Türk, yani barbar, vahşi” vs. demektedir. Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere “Yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar.
Bu soru spikeri şaşırtır ve “Evet var ama ne olacak?” der. Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkarır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir: “Beş Akif-bir saat kulesi, iki kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan”...
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemde Türk paralarının arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...
Barış Manço spikere sorar: “Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kimdir?” Spiker, “General” der. Barış Manço diğer paralardaki kişileri de sorar. Spikerin verdiği cevaplar hep, “Falanca general, falanca amiral, falanca komutan” şeklindedir...
Bu sefer Barış Manço cebinden Türk paraları çıkarır. Spikere şöyle der:
“Bakın bu parada fotoğrafı görülen kişi Mehmet Akif Ersoy’dur, kendisi büyük bir şairdir. Bu fotoğraftaki kişi de Mevlana’dır, bir düşünürdür. Bu paradaki kişi Fatih Sultan Mehmet’tir, adaletin sembolüdür. Bu paradaki kişi ise Atatürk’tür, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen ulu önderimizdir.
Bizim paralarımız işte bunlar. Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık.
Siz Fransızlar asıl kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş yapan adamlarınızın fotoğraflarını basmışınız!”
Barış Manço’nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını keserler ve spikeri programdan alırlar. Başka bir spiker gelir ve canlı yayın yeniden başlar. Yeni spiker Barış Manço’dan ve Türkler’den özür diler, programa böylece devam edilir...
ancak turkiye gibi ortadogu comarlarinin yasadigi ulkede gorulen durumdur.
neyseki amerikada yasiyorum ve boyle sacma sarkilar burada yok.
medeniyet gibisi var mi ya?
adam baskı ortamında çocuk şarkısı yaparken bile inceden gönderme yapıyor (cem karaca açıkca söyleyip yasaklanmıştır) anlamayan mallar da öyle şarkı mı olur diyor. 50 yıl sonra bu beyanı yapan yazarın adını kimse anmazken barış manço şarkıları söylenmeye devam edecektir.