Bir şeye hep beraber inandığınız andır. başarılı bi liseden mezun oldum, bizim okulda mezuniyet gecesinin klişeleri vardı. her sene mezun olan dönemden bir müzik grubu çıkardı mesela, alt grup olarak onlar çalardı. Mezuniyet töreni ve eğlencesi bittikten sonra da mezun olan dönem öğrencileri gece boyunca okul bahçesindeki banklarda falan takılır sohbet ederdi, lise anıları falan paylaşılırdı. E tabi o ara içki içenler de olurdu bahçeden dışarı çıkıp. Bu gibi gelenekler eski müdürümüz zamanında gayet hoşgörü ile karşılanırdı, belletmenler de ses etmezdi eğlenmemize.
Vesselam, bizim müdür değişti, yerine dediğim dedik bir müdür geldi, tam bir yalaka. müfettişlerden falan çok korkardı, acısını bizden çıkarırdı. Neyse efendim, bizim mezuniyet töreni bitti, birbiriyle sarılanlar mı dersin, erkek erkeğe dahi ağlayanlar mı dersin... çok duygu yüklü anlardı anlayacağınız. tam o sırada arkadaşlardan biri geldi, dedi ki ibne x gece dışarda kalmamıza izin vermeyecekmiş, evine gidecekler evlere, yatılı öğrenciler yatakhanelere gitsin diyormuş. o an zaten milletin kafası bozuk, bu yavşak da böyle bi şey diyince iyice tepemiz attı. Sonuçta bizim gecemizdi lan, tek bir gece daha, sonra o okuldan defolup gidicez işte, bi gece izin versen ölür müsün amk ? içeri girmemek için hocalarla konuşmaya başladık, dil anlatım öğretmenimiz vardı tüm bu mezuniyeti falan organize eden. Ona yalvarıyoruz hocam lütfen son bir gece falan diye. Hoca olmaz oğlum diyor müdür beyin ( o.ç.) kesin emri var. Müdürle falan konuşuyoruz anlamıyor o da, katiyyen olmazmış da yok efendim yönetmeliklere aykırıymış da, başımıza bi şey gelirse hesap veremezmiş de. Lan bahsettiğim okul bundan 10 sene öncesine kadar duvarı olmayan okul, ayyaşların taşla sopayla yurda saldırdığı okul.
Hal böyle olunca biz de içeri girmemeye direttik, artık kolumuzdan tuta tuta içeri sokmaya çalıştılar. Tam o sıralarda da gezi olayları patlak vermişti, millet her yerde direniyor falan. Bizim anarşikler de 'toplanın beyler oturma eylemi yapıyoruz' dedi. 1-2 dakika içinde yaklaşık 90 kişilik dönemin 80'i falan futbol sahasının ortasında oturuyordu. Bütün hocalar seferber oldu 'kalkın oğlum lütfen bizi de zor duruma sokuyorsunuz' falan, bizimkiler de yumuşak dille hocaları ikna etmeye çalışıyorlar. Müdür hiç ortalarda gözükmüyordu o sıralar, 5 dakika sonra falan bahçeye indi bu, telefonda birisiyle görüşüyor ' falancı mahallesi filancı sokak evet.' Ben başta şüphelendim ama yok artık o kadar da değil falan dedim. Neyse bu kapattı telefonu geldi yanımıza, ''çocuklar 5 dk içinde kalkıp bahçeyi boşaltmazsanız çevik kuvvet gelicek. yok artık eşeeğin ziki. 80 kişilik öğrenci grubu, gayet masum bi istekte bulunuyor ve çok değerli müdürümüz olayı çevik kuvvete kadar götürüyor. Tabi başta inanmadık falan, telefonda blöf yapıyordur dedik. Şarkılar söylemeye başladık, şu meşhur arkadaş şarkıları, aldırma gönül gibi. 5-10 dakika sonra 2 polis aracı geldi, çevik kuvvet değil, normal ekip otoları. bize, bahçeyi boşaltmamız gerektiğini aksi halde gerçekten çevik kuvvetin geleceğini söylediler, bu yaptığımız eyleme giriyormuş. arkadaşlarım yine polisi ikna etmeye çalıştılar, ama müdürün ortada olmadığı bi zaman polis 'yetkili o abicim, onun istedigi gibi olmak zorunda kusura bakmayın. onun yaptığı da piçlik tabi'. Bunu diyen polisin yanındaki polis de sigara içiyor gayet cool takılıyordu. bizim anarşiklerden biri, polis abi kuralsa kural siz de kurallara uymuyorsunuz şu an, okul bahçesinde sigara içiyorsun bu da yasadışı değil mi ? dedi. cool polis abi sigarasından bi fırt daha çekti bizimkinin suratına üfledi, biz de güldük falan, samimi bi davranıştı açıkçası.
neyse, polisler bizi ikna ededursun, bizim zekilerden birinin aklına bi fikir geldi. '' abi biz 18 yaşının üstünde adamlarız, müdür bize eve gitmemizi söylüyor ama biz istesek okul dışında istediğimizi yaparız di mi '' polis de bunu onayladı. Bizimkiler de yürüyün beyler nidalarıyla okul dışına çıkarttılar tüm dönemi. ben de o zamanlar daha 18 olmamışım, kimlik kontrolü olur da ayrı düşerim diye nasıl korkuyorum. neyse ki kimse kontrol falan etmedi. okulun karşısındaki cafe tarzı mekandaki amca zaten 3'e kadar falan açık dururdu, rica ettik, sabaha kadar açık tuttu bizim için. Hocalar yine birkaç kez geldiler eve gitmemiz için ama kimse geri adım atmadı. Yazının başında bahsettiğim dil anlatım hocamız da geldi müdürün arkasından bi dolu küfür etti, biz de kendisinden özür dileyip helallik istedik. O gece, hayatım boyunca hiç hissetmediğim kadar güzel hissettim. '' isteyen istediğini yapsın, benim 80 tane kardeşim, can yoldaşım var, işte bunlar benim arkadaşlarım'' dedim kendi kendime.
O gece 2 paket sigara bitirdim sabaha kadar, ve aldığım her nefeste, gecenin soğuğunda birbirine sarılıp şarkılar söyleyen arkadaşlarıma baktıkça gurur duydum, gurur duydukça ağladığım da oldu. bizim okulun kızları bu tür konularda çekingendirler, ama onlar bile o gece sabaha kadar bizimleydiler. Kesinlikle ve kesinlikle hayatımda yaşadığım en özel ve en güzel gece buydu, ve belki de hep öyle kalacaktır.
En güzeli de neydi biliyor musunuz ? Sabah saat 7'de okulun kapıları açıldığında dönemce okula girip kahvaltı yaparken müdürün o göt olmuş suratını görmek, bize ' günaydın çocuklar ' dediğinde kimsenin cevap vermeden kendi arasında gülüp eğlenmesine tanık olmaktı.