Bir başka arakadaş olarak yakında isyan ettirecektir. Hastalıklı takıntılarınızı "şöyle seviyordum, böyle seviyordum" diye meşrulaştırmayın. Ya da gidin duvara falan meşrulaştırın ben dayanamıyorum.
devamlı aynı hikayeyi dinletmektir. dinleyen için sinir bozucu olsa bile o an eski sevgiliden başka birşeyden konuşamayacak kadar beynin onunla kaplıdır.
genelde 2 duble rakıdan sonra ''ahh ulen'' diye homurtularla başlayan büyülü sohbettir. iki tarafın birbirini dinlememsi ivmelerini azaltmadığı gibi büyük bir şevkle önceki tarihi sererler çilingir sofrasına. aslında anlatırken gözleri nemlendiren acı duygusu da sürüklemiyor değildir.
hayatının ondan ibaret olduğunu zannettiğin anları anlatmaktır. maziyi yaşarısn arkadaşına onu anlatırken. hala seviyorsan toz kondurmazsın eski sevgiline. iyi yönlerinden bahsedersin, sonra arada birde 'ah ulan, keşke şurda şöyle yapsaydı, bana şöyle davransaydı' diye hayıflanırsınız. herkesten kıskandığınız, kimseyle paylaşmak istemediğiniz o özel insan , artık arkadasınızla hakkında konuşmak istediğiniz kişi olmuştur. geçen günlere yanarsınız, onu anlatırken duygulanır, karşınızdakine belli etmemek için rol yaparsınız. o kadr büyük bi duygu yoğunluğu olur ki, konuşma bitsede bi gözyaşlarımı akıtsam diye bakarsınız olaya. en sonunda bakarsınız. 'neydim, ne oldum?' aslında bütün acı ve keder bu sorunun cevabında gizlidir.
bir de psikoloji okuyorsanız arkadaşlarınızın sizi aşk ilişkisi şeysileri uzmanı sanması üzerine "bak bak sen iyi bilirsin" le başlayan bir hayli uzun süren ve dallı budaklı hal alan durumdur.
ister psikolog ol ister gönül abla ister aşk profösörü
herkesin diyeceği şey aynıdır işte kardeşim
unut.
eğer arkadaş yeni sevgili adayıysa veya size karşı boş değilse, size daha çok bağlanmasını sağlayacak hadisedir. nitekim ufak kıskanma uyaraçları her zaman işe yarar.
anlatanında dinleyeninde, kafa az güzelleştikten sonra, hiç sıkılmadan yaptığı muhabbettir. biri dertli ötekiside dert ortağıdır. neden kafa güzelleşince muhabbet oraya kayar buda ayrı bi paradokstur.
--spoiler--
onunla tam olarak nerede tanıştım onu bile hatırlamıyorum, deli dolu bir kızdı, benden iki yaş büyüktü, odasının duvarları siyah beyaz fotoğraflarla doluydu, kendi çektiği fotoğraflar, enteldi, ama zarif entel değil, can yücel gibi, sert böyle. güzeldi, çok güzeldi, ama güzelliğini sevmezdi, güzel olmak istemezdi, uzun dalgalı saçlarıyla suratını gizlerdi sürekli, sadece ela rengi gözleri gözükürdü. ben o ela gözlerde boğulurdum.
[ Sözlük'te bulunan "Neden Evlenmedim" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte yaz başında aynı isim ile basılacak. Bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. Anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. Eksper Mental ]