arkadaş insanın çevresinde bulunan, konuşup yüzeysel şeyler paylaştığı çoğu kişiye denebilir fakat dost çok zor edinilen ve insanın çevresinde sadece bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda belki de daha da az bulunan kişidir.
Sağ odamdaki insanla sol odamdaki insan arasındaki fark.
keyfin olmadığında bunu arkadaşına söylemen gerekir, bazen söylesen de fark etmez çünkü onun keyfi seninkinden daha önemlidir, bozmak istemez. Dostunsa keyfinin olmadığını kapıyı açışından, attığın mesajdan anlayan, keyfin olmadıkça keyfi olmayan yüce kişidir. Elinde en sevdiğin çikolata ve bir fincan kahveyle gelir, yüzünde gerçek bi gülümseme görmeden de gitmez.
Dostun yapmadığın ya da yapmayı unuttuğun şeyleri senin yerine yapar, arkadaşın bunu niye yapmadın deyip kafana sıçar.
Arkadaşını birkaç gün aramasan buz kesilir aranız, buluştuğunuzda konuşulacak bir şey bulamazsınız. Dostun uzakta olsa bile onunla görüştüğünde kaldığınız yerden devam edersiniz. Çünkü dost, her zaman onu düşündüğünü ve konuşmasan bile sevginin değişmiceğini bilir. Bu örnekler çoğaltılabilir tabii ki.
Kısacası, sen çikolataysan, dost kahvedir; salepsen, tarçındır, olmazsa olmazdır.
dostluk bambaşka birşey, dostuz zannederken ise yalnızca arkadaşlık seviyesinde olmak bambaşka bir şey. senelerce yadırgadım çevremdeki insanları bu şekilde kısıtlamayı, sınıflandırmayı ve kategorize etmeyi ama bu bir gerçekmiş ne yazık ki.
arkadaş dediğin kişinin senden anlamsız beklentileri vardır. seni kendine uymaya davet eder. seni uyarmak yerine, 'uyarlamaya' çalışır. oysa ki dost dediğin sana olur olmadık şımarıklık anlarında kırılmaz. senden beklentisi ise en fazla aramadığın sormadığında bile aklında olmaktır - ki öyledir de. seni olduğun gibi her halinle benimsemiştir, eleştirmeye kalkmaz. en fazla akıl danıştığında 'bence böyle' der, 'sana bu gider kafamda' der. "sana yapman gerekeni söylemez. senin için iyi olabileceği söyler." aklına estiği gibi küsmez; kırıldığında ise tamir eder kendini çünkü kendini ve seni çok iyi tanımıştır. ne senin onun kölesi ne de onun senin kölen olmadığını bilir. herkesin ayrı kişilikte olduğunu bambaşka bireyler olduğunun farkındadır.
herneyse... daha da beteri yakın arkadaşla arkadaş; arkadaşla da tanıdık arasında farklar var bu kadar kesin ve ayrı.
karşılıklı beklentilerden kendini arındırabilmiş arkadaşlığa dostluk denir.
beklenti olmazsa hayal kırıklığı olmaz; ki zaten dost dediğin herhangi bir beklentiye mahal vermez seni kendinden biri olarak gördüğü için. kötü gününde ister istemez yanında olur; ''bir şeye ihtiyacın olursa ara'' tarzı laflar yoktur dostlukta. karşı taraf da bunu beklemez zaten, eğer aramadıysa ''geçerli bir nedeni vardır, yarın arar'' diyebilir kendisine.
bu yüzdendir ki sağlam dostluklar her zaman karşı cinsle olan ilişkilerden önce gelir. ama dost senin karşı cinsle olan ilişkilerinde kendini kaprissizce geri plana atmasını da bilir.
pek bi fark yoktur. öyle söylenildiği, sanıldığı gibi dost her şeyden ötedir, öyledir böyledir... yok lan öyle bişe. . ne zamanki gerçek anlamda çıkarlarına zarar veren bir eylemde bulunsanız size de kapıyı gösterecek olan, diğerlerinden tek farkı sizinle sadece gülmeyip ağladığınızda size omuz olabilmiş gerektiğinde de birlikte ağlamış, siz dibe batmışken size yol göstermiş vs vs olandır.