Eski Türklerde Askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞI'ndan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir.
Dost ise aynı olgunun farsça karşılığıdır. Lakin şu anki türkçe'de daha tamamlayıcı bir anlam kazanmıştır.
Kısaca arkadaş karşınızdaki aynadır. Dost aynadaki görüntü.
dost senelerce her sıkıştığınızda anında yanınızdadır, bir dakika gecikmez. en zor gününüzde siz kahrınızdan ölürken, o eğlendirmesini bilir sizi. bir arkadaşa anlatmadıklarınızı ona anlatırsınız, sonuna kadar güvenirsiniz çünkü ona. hiç kimsenin gözünüzden düşüremeyeceği dostunuzdur o sizin.. kahramanınız gibidir yani. onun hatalarını görmezsiniz pek, kusursuza yakındır o sizin için. oysa arkadaş..her an yanınızda mıdır? sizi kahırlı gününüzde eğlendirebilir mi? hiç kimseye anlatmadığınızı ona güvenip anlatabilir misiniz? onun hatalarını gözardı edebilir misiniz? *
dostlar insanda iz bırakır size kattıklarını,onun varlığının ne kadar hayati olduğunu ,ondan ayrıldığınızda,uzaklara düştüğünüzde veyahut ilişkiniz bir sebepten ötürü sona erdiğinde anlarsınız.dostlara kendimiz dahil her şeyimizi emanet etmekten çekinmeyiz ama arkadaşlarla arada her zaman bir mesafe vardır.arkadaşlardan ayrılırsınız hayatınıza kaldığınız yerden devam edersiniz, ama dostlardan ayrılırsınız hayatınız o ayrıldığınız yerde kalır.
Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır,
Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır.
Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür,
Dost ise tekrar arar.
Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar,
Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır.