Cahil adamın trafikteki silahı levye dir. Hastaneye gider doktor döver. Sokakta omuz atar. Karı, kıza sarkar, üç gün içerde, üç gün dışarda bir ömür geçer. Malesef rejim böyle sisli havalar sayesinde kendini koruyor ve ömrünü uzatmak için de huzursuzluk çıkaran elemanlar yetiştiriyor ve onları koruyor. Bu tip adamlar adliyenin bir kapasından girer diğer kapıdan elini sallayarak çıkar.
levyeli değil ama 2 metre yüksekliğinde 3 metre genişliğinde olana denk geldim.
anlatıyorum toplanın:
aslında arkadan çapmadım. unkapanı köprüsünü geçtikten sonra sağdan şişhane/bankalar caddesine ayrılan yolu bildin mi? hani şu sonradan yapılan büyük bir otoparkın olduğu karaköy'ün üstünü diyorum. işte o yola sapınca otoparkın çıkış yolu ile bu yol dubalarla birbirinden ayrılmış haldedir. düz devam etmek istiyorsanız (şişhane metrosuna doğru) dubalar bitince sola geçmeniz gerekir, yoksa ilerideki adadan mecburen sağa dönersiniz ve bankalar caddesinden aşağıya doğru, karaköy sahile inersiniz.
otopark çıkış yolunun olduğu bölüm trafik halinde, benim olduğum taraf (karaköye inecek taraf) açık. arkamda da araçlar var. ulan ben zaten sola geçeceğim çünkü düz devam edeceğim, bari arkamdakiler beklemesin devam etsinler diye düşünerek dubalar biter bitmez kafayı soktum sol şeride. siyah bir ford connect'le yanyanayım. baktım herif halâ zorluyor belli yol vermeyecek, indirdim camı "yol verde arkadakiler beklemesin ben düz devam edicem" diye böğürdüm. bu 45-50 yaşlarındaki lavuk suratıyla "ne diyon yarram" gibi bir hareket yaptı. ulan benim adım educatedtrick, o hareketten sonra bu arabayı senin arabanın üzerine çıkarmaz mıyım orospu çocuğu. kafayı soktum iyice, lavukta hala basıyor, tam geçecek, çarpma pahasına yüklendim gaza, hafif sürttü ön taraf lap diye atladım önüne.
neyse, ben troll gülüşü yaparken aynaya bi baktım anasını sikeyim büyük bir şey geliyor. çok büyük ama. elinde levye falan yok ama olmasına da gerek yok zaten. herif bana bi vursa yeminediyorum anında beynimin suyu akar. tabi hemen kombat çakıma davrandım ama tehlike çok yaklaşmıştı arabadan inemezdim, hemen kapıyı kilitledim. dedim camı kırarsa direk saplayacağım boğazına, nevrim döndü yeminle. sonra dirseğiyle cama sağlam bir darbe vurdu cam boyut değiştirir gibi şöyle bi gitti geldi ama bi sik olmadı. sağ elimde çakıda(sustalı) hazır bekliyor, montun altında. herhalde lavuk farketmiş olacak ki, fazla uzatmadan geri vitese taktı. inip götüne bi tane saplayıp orda allah ne verdiyse yüzünü yumruk yağmuruna tutsam mı diye düşünürken "siktir et amk" dedim yoluma devam ettim. araba zaten yüklü, iş güç var. uğraşamam yani. ama adrenalin tavan yapmıştı, güzeldi.
bizzat başa gelinmiş olaydır. Olaylar şöyle gelişti. Bir gün maltepe sahilde ilerlerken , öndeki araç onun öndeki araca saniyede 22 kere selektör yakıyordu sanırsam dunya capinda bir rekor.Neyse öndeki araçdaki adam çıldırmış olsa gerek birden ani fren yapıp arabadan fırladı ama arabanın durup adamın kapıdan inmesi 0.80 saniye sürdü.allahtan öndekiyle aramda 5 metre vardı motorun verdigi iman gücüyle olay yerinden uzaklaşırken adamla göz göze gelmemle panikle 1.viteste 60 yaptım.Lakin önümdeki adamın son durumu hakkında bir bilgiye ulaşmam söz konusu degil. Aynadan baktıgımda adamın kapısı açık bizim levyeli kahraman ise arabanın içinde depiniyordu...
kelime-i şahadet zamanının geldiğini bildiren işarettir. arabaya çarpan kişinin hayatı gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçer, kişi bu duruma altına yaparak, kaçarak ya da heykel gibi donup kalarak tepki verebilir. olay yerinden hızla kaçmak tarafımdan önerilir.